HAFTANIN SORUSU

*- HAFTANIN SORUSU

Son yıllarda dikkatimi çeken en önemli çevrecilerden, ya da kent âşıklarından biri de Dr. Ahmet Güler…

Birçok önemli olayı ve gelişmeleri öncelikle kendisinden öğreniyorum…

Şimdi de bir soru sordu;

‘Mimar Muslihiddin 600 sene önce 1300 metre uzunluğunda köprü yapıyor.

Ergene nehri ise sadece 30 metre genişliğinde.

50 metre köprü yeter artardı bile.

Acaba o zamanda mı yandaş Mütahitler vardı?

Zaten ‘padişah ödüyor!’ diye malı mı götürmüşlerdi?

Yoksa Mimar Muslihiddin, ‘Bu dere taşar, köprü yıkılır, insanlar zarar görür, doğa ile savaşılmaz, doğaya uygun bir köprü mü yapalım demiş?’  Neden acaba?’ diyor…

Ayrıca görüntüler de koymuş, sorusuna!

Bir yandan bilgi veriyor, diğer yandan meraklandırıyor ve tabii ki düşünceye sevk ediyor…

‘Şüphe’ var ya, şüphe…

İşte o da bu sorunun içinde…

*- SAYI ARTIYOR

İnceledim;

İlk anda 18 kişi yorum yapmış…

Bir yazıyı en fazla beş kişinin yorum yaptığını ya da görüşünü belirttiğini düşünürsek ne kadar ilgi gördüğü ortada…

Bir iki örnek de vereyim.

Neriman Güllüdağ Orçunus, Dr. Ahmet Güler’in sorusuna şu yanıtı vermiş:

‘Bugünkü insanlar sadece para kazanıyor!

İnsanları geleceğini hiç düşünmüyor.

3 katlı bina sel ile beraber yürümüş, inanılacak gibi değil!

Sel evi sürüklüyor ve bu nasıl inşaattır?

Tabii ki hataları büyük dere yatağına ev yaptırdılar insanları oturttular!’

Neriman Hanım güncellemiş olayı…

*- SEL ALIR!

Şükrü Gacar’ın yanıtı ise söyle;

‘Bu nehirde taşmış ama yatak geniş ve içerisinde ev olmadığı için zarar yok. Büyüklerimiz şöyle der.

‘Çay kenarına ev yapma sel alır,

Yar kaşına ev yapma yel alır!’

*- BEN DE ANIMSADIM

Yurdanur Salkın da bir başka örnek veriyor:

‘İstanbul’daki Ayamama köprüsünü hatırlattı bana.

16 gözlü köprü,yü her gelen yönetim küçülte küçülte yanlış hatırlamıyorsam 4 göze düşürmüşlerdi.

Sular taştığında fabrika işçilerini taşıyan servis sele kapılmıştı…’

*- DAYANIKLILIK ESASTIR

Bir de Kenan Kader’e kulak verelim:

‘Köprülerin suyla ilgili dayanıklıkta zayıf noktalarının, suyun derinliği değil, akış şiddeti olduğu, suyun akış şiddetinin ise dar yerlerde yüksek olduğu, bu nedenle köprülerin, derelerin/nehirlerin en geniş yerlerine yapılması gerektiği ve eski köprülerin bu nedenle, en geniş yerlere yapıldığı iddia edilir.

Şimdikiler ise en dar yerlere yapılıyor.’

Aslında o kadar ilginç yanıtlar var ki, her biri ayrı ayrı değerlendirmeye alınmalı.

Yazımı yetiştirmek için sadece ilk gözümü çarpanları paylaşıma aldım..