İÇİMİZDEN BİRİ!

Tatil günleri, özellikle bugün olduğu gibi Pazar günlerinde, güzelliklerden ve keyif verecek konulardan söz etmek isterim…

Ama olmuyor işte, olmuyor!

Baksanıza; yine bir canavar çıktı karşıma…

Ama ondan önce ‘müze haftasını’ geçtik ya, biraz bunlardan söz edeyim…

Sonra şu canavara döneyim…

Bu canavar içimizden biri…

Hani bir zamanlar ‘Van Gölü Canavarı’ vardı ya, onunla ilgisi yok…

O zamanlar Van’ın valisi, belediye başkanı, balıkçıları ve tüm halk birlikte olmuş ‘Canavarı gördük!’ demişlerdi…

İşin aslı sonradan ortaya çıktı..

Meğer ilgi çekmek ve turist getirmek için böyle bir hikaye yazmışlar…

Aslında, yani görüntüler de var…

Ama hepsi tabiat harikasından başka bir şey değildi…

Hatta ben de Gazeteci Muzaffer Tezel ve Ünal Tümin’le Van’a gidip, onların meşhur inci kefalini yerken, ‘Şu canavar nerede?’ diye sormuştum…

Herhalde Muzaffer Tezel ile Ünül Tümin’de görüntüleri vardır.

Benim fotoğraf çekmekten, fotoğrafımı çektirmek gibi bir merakım ve özelliğim yok…

Belki de bu büyük hatam ve eksikliğim…

Herkesin bayılacağı ne kadar güzellikleri yaşadım ama hiç ama hiç aklımdan görüntümü aldırmak geçmedi.

İnanılacak gibi değil ama usta gazeteci Okan Yüksel bir bakıyorsunuz, benim bile haberim olmayan bir fotoğrafımı arşivinden göndermiş, sürpriz yapmış…

 

*- DEĞERLERİ BİÇİLEMİYOR

Son zamanlarda ‘moda’, ‘sanat’ ve ‘yaşam’dan söz etmeye çalışıyorum.

Bugün de, emekli öğretmen Nurten Yelken ile torunu TAKEV’in öğrencilerinden Bertuğ’un isteği üzerine, ‘Dünyaca Ünlü Müzeler’ e göz atacağım.

Her biri insanlık tarihinde kısa bir yolculuğa çıkaran müzeler, günümüze kadar ulaşmayı başarmış en eski tarihi kalıntıların korunduğu ve bizlerle buluştuğu yerlerdir.

Bizim birkaç saat içerisinde gezip dolaştığımız bu yapıların tamamlanması için yıllarca süren çalışmalar yapılmıştır.

İnternetten ya da kitaplardan gördüğümüz eserlerin vücut bulduğu bu mekanların büyülü atmosferi her daim insanlığı etkilemiştir.

Arkeologların özverili çalışmalarıyla ortaya çıkan eserlerin ve kalıntıların uygun koşullarda saklanarak korunması için müzelerin varlığı çok önemlidir.

Kendimizden belki de binlerce yıl önce yaşamış dünyaları keşfetmenizi sağlayacak ve sizleri keyifli bir yolculuğa çıkartacak bazı müzeleri tanımaya hazır mısınız?

 

*- PERGAMON MÜZESİ

Berlin'in Müze Adası'nda yer alan beş müzeden biri olan Pergamon Müzesi'nde sergilenen eserler, Alman arkeologların Osmanlı topraklarında etkili oldukları 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarındaki kazılarda ortaya çıkarıldılar.

Bergama Müzesi adını Pergamon'daki Zeus sunağından alıyor. Helenistik dönem yapısı olan ve İzmir Bergama'da yer alan Zeus sunağı 1910 yılında Almanlar tarafından gün yüzüne çıkarılıp Berlin'e götürülmüş.

Müze binası, mimar Alfred Messel tarafından tasarlandı.

Ludwig Hoffmann yönetiminde 1910 yılında başlayan inşaat I.Dünya Savaşı döneminde de devam etmiş ve 1930 yılında tamamlanmıştır.

Geri almak için yıllardır büyük mücadele veriyoruz.

 

*- LOUVRE MÜZESİ

Dünyada en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan Louvre Müzesi’ni fotoğrafını görür görmez tanıyabiliriz.

13.yy başlarında Viking akınlarından korunmak için Philippe Auguste tarafından ilk şekliyle inşası yapılan saray, 1793 yılında müze haline getirilmiştir.

Müzenin içinde konferans salonu, eğitim bölümü, zengin bir kütüphane, eserlerin incelendiği ve yenilendiği laboratuvara eşlik eden sanat tarihi ve müzecilik eğitimi veren Louvre Müze Okulu da bulunuyor.

Müzede heykel, resim, doğu sanatları, Mısır ve Yunan sanatları gibi dalların yer aldığı bölümler mevcut.

 

*- MADAME TUSSAUDS MÜZESİ

Ünlülerin balmumu heykellerinin sergilendiği ve geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da da bir şubesi açılan Madame Tussauds London Müzesi Londra’nın en çok ziyaretçi çeken müzeleri arasında yer alıyor.

250 yıl önce ilk olarak Londra’da açıldığı günden beri milyonlarca insan tarafından ziyaret edilen ve bugün hala popülerliğini koruyan dünyanın en ünlü Balmumu Heykel Müzesi geçmişten günümüze birçok ünlünün arasında eşsiz, duygu yüklü bir yolculuk sunuyor.

Müzeye adını veren Marie Tussaud, Fransız bir heykeltıraştır.

 

*- MISIR MÜZESİ

Mısır’ın başkenti Kahire’de bulunan müze, Osmanlı döneminde Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından eski Mısır Medeniyetinden kalan eserlerin ticaretinin yapılmaması ve yağmalanmaması için kurulmuş bir müzedir.

Antik Mısır'ın farklı dönemlerine ait baş yapıtlarını sergilendiği müze, heykeller, rölyefler ve küçük sanat objelerinin yanında taş lahitler ve Mısır mimarisinin anıtsal eserleriyle MÖ 3000'den Romalılara kadarki dönemin tanıklığını yapmaktadır.

 

*- RİJKS MÜZESİ

Hollanda tarihine ışık tutan bu müzede özellikle Rembrandt ve Jan Vermeer’in tablolarını görebilirsiniz.

Ulusal Sanat Galerisi adıyla 1800 yılında hizmete açılan Rijksmuseum daha sonra Kral Louis Bonaparte (Napolyon’un kardeşi) tarafından Amsterdam’daki Kraliyet Sarayı yerine taşınmıştır. Restorasyon çalışmaları sonucunda 2013’de tekrar açılışı yapılmıştır.

Müzenin adı Kraliyet Müzesi / Devlet Müzesi anlamına gelmektedir.

Şimdi günümüzün gerçeğine geliyorum:

 

*- VAHŞİCE KATLETTİ

‘Bir El Bir Nefes!’ isimli bir dernek var!

Dün öğle saatlerinde gönderdikleri mesajda şöyle diyorlardı:

‘Merhaba Yaşar, Edirne’de, 4 yavrusu olan bir anne köpeği, başına 4 kurşun sıkarak öldüren kişinin cezalandırılması için kampanya başlatıldı. Aynı zamanda avcı olan kişinin silah ruhsatı olup olmadığının araştırılmasını ve eğer varsa ruhsatının iptal edilmesini talep eden kampanyayı imzalamak isteyebileceğini düşünerek seninle paylaşmak istedik.’

Nasıl ‘hayır!’ diyebilirim…

Tabii ki; Edirne’de, 4 yavrusu olan anne köpeği silahla öldüren kişi tutuklansın…

 

*-  İNSAFSIZ ve VİCDANSIZ

13 Mayıs 2021 tarihinde Edirne Merkez Karaağaç Mahallesi’nde K.U isimli kişi, bir anne köpeği kendisine ait bir tüfek ile vahşice katletmiş. K.U. kendisini ’çocuğuma saldırdı’ şeklinde savunmaya çalışsa da olayın yaşanış biçimi ve görgü tanıklarının ifadeleri göz önüne alındığında bu cinayetin planlı ve canice duygularla işlenmiş olduğu ortadadır.

Karaağaç Mahallesi’nde olayı gören pek çok kişi tarafından ifade edildiği şekilde, K.U. köpeğini gezdirdiği sırada sahipli olan bu can ile kendi köpeği birbirlerine havlamışlardır.

Hayvanların doğası gereği iki köpeğin birbirlerine havlamaları doğaldır. Ancak K.U, bu olaya sinirlenmiş ve evine dönerek kendisine ait olan pompalı tüfeği alarak arabası ile evinden uzak bir bölgede olan köpeğin yanına gelmiş, onu durdurmaya çalışan ve tepki gösteren insanları da tehdit ederek vatandaşların ve orada olan küçük çocukların gözlerinin önünde anne köpeğin başına 4 el ateş ederek katletmiştir.

Daha sonra bu şahıs, sanki bir çöpmüş gibi katlettiği anne köpeği sürükleyerek olay yerindeki çöp konteynerına atmıştır.

Mahallelinin tepki göstermesi üzerine olay yerine polisler gelmiş, ancak şahıs gözaltına alındıktan sonra adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış.

Şu an bu katil aramızda gezmektedir. Bu kişi aynı zamanda bir avcıdır. Silah ruhsatının olup olmadığı da bilinmemektedir.

 

*- YETKİLİLERDEN İSTENEN

Bir hayvan hakkı savunucusu ve bir vatandaş olarak, ‘‘Bir El Bir Nefes!’ isimli dernek yöneticileri bizim adımıza şunları istiyor:

‘K.U’nun silah ruhsatı olup olmadığının araştırılması, Silah ruhsatı varsa iptal edilmesi, avcılık belgesinin iptal edilmesi, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu gereğince sahipli bir anne köpeği öldürdüğü ve henüz anne sütü emmek zorunda olan 4 yavruyu annesiz bıraktığı için gerekli cezayı alması, Ayrıca topluma açık bir alanda ve özellikle çocukların gözleri önünde meskûn mahalde silah attığı için kanunun ilgili maddelerince cezalandırılması…’

Ve, şu an o mahallede yaşayan ve olaya tepki gösteren mahallelinin de can güvenliği bulunmadığından dolayı K.U’nun tutuklanması ve hak ettiği cezayı alması…

Son söz şöyle:

‘Bu şahıs kamu vicdanında mahkûmdur. Dilekleri;  adalet önünde de mahkûm olmasıdır.’