Değerli okurlar, Teyyareler gök kubbede uçmaya başladığında İngiltere Başbakanı Churchill şöyle demiş: “Dünya 20 kat küçüldü.”
O bu sözü söylediğinde ben henüz dünyada yokmuşum. Fakat öğrendiğim yıllardan itibaren bu cümle beni çok etkiledi.
Dünya hakkındaki düşünme serüvenim sürekli değişti. Gücümün yettiği tüm paradigmaları yıktım. Zamanla, dünya küçüldükçe küreselleşeceğini, sınırların kalkacağını, bu adil olmayan demokrasi sisteminin yok olup yerini “azınlık olan zekilerin, düşünmeye gerek duymayan çoğunluğu idare ettiği” bir sisteme bırakacağına inandım. Ama kimseleri inandıramadım.
Bu düşüncemi daha da pekiştiren şey, Antik dönemde icat edilen demokrasinin bugün kullandığımız demokrasiyle aynı olmadığını öğrenmem oldu.
Yaşarken, olaylar geliştikçe, zaman zaman demokrasiye yönelik eleştiriler de kulağıma geldi. Mesela Aysun Kayacı’nın sonradan vecizleşen sözü: “Canım benim oyumla dağdaki çobanın oyu aynı mı?”
Bu ve benzeri çıkışlar, düşüncelerimi besledi.
Sevgili dostlar, kıymetli okurlar, benim bu inancım artık günümüzde dünyada hızla hayata geçirilmeye başlandı.
Bugün dünyada derin düşünenlerin yönlendirdiği dört büyük dijital şirket harekete geçti. İkisinin ismini hatırlamıyorum ama diğer ikisi Palantir ve Meta. Palantir, Yüzüklerin Efendisi film serisinde “dünyayı gözleyen küre”nin adıdır.
Bu şirketler, dünya genelinde gözleme dayalı güvenlik, algoritmalara bağlı yargı ve yönetim planları üzerinde çalışıyor. Yani klasik bildiğimiz faşizmin dijital versiyonunu kurguluyorlar. En doğru yönetimin “teknokrat ve bürokrat yönetimi” olduğunu savunuyorlar. Hatta bu dört şirketin CEO’larına askerî rütbeler bile verilmiş; hepsi “albay” yapılmış durumda.
Dertleri, çoğulculuğa karşı azınlık olan “zeki insanların” iktidarı ele alması. Onlar için iktidar uğruna her şey mubah. Hatta çoğunluğun etkisiz hale getirilmesi bile sorun değil.
Değerli okurlar, sevgili dostlar, yine kürre-i arz sallanıyor ama biz hâlâ eşekler gibi uyuyoruz, vesselam.
YORUMLAR