Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

RUHUMUZU TEMİZLER…

Hoş geldin Ramazan!

Milletimize; sağlık, huzur, bolluk ve bereketli olsun inşallah!

Şimdi yazıma geçiyorum:

Bu ilgiyi ‘hürriyeti arama’ olarak nitelendiriyorum…

Ya da ‘hapisten kurtulma’ olarak…

Çelikten yapılmış kelepçelerden kurtulmanın ilk adım…

Çünkü insanı yaşatan güzellikler vardır..

Doğa yasaları da diyebiliriz…

Düşünün bilmem kaç yıl evinizde hücre hapsindesiniz…

Bunu biraz daha büyütürsek mahalle veya kentinizde..

Ne yapacaksınız?      

Nasıl yaşayacaksınız?

Bırakın günün 24 saatini dakikalarınız nasıl geçecek?

İşte sizi bu tutsaklıktan, yeknesaktan kurtaracak bellidir…

Konuşacağınız bir canlı..

Ama küçük bir kuştur, ama bir çiçek…

Yaprak ile konuşanlar da vardır…

Kitaplara da konu olmuştur bunlar filmlere de…

Şimdi dünya klasiklerinden söz edecek değilim…

Eminim ki birçok kişi bunları hemen anımsamıştır…

Bazen yalnız kaldığımızda nasıl bir şarkının sözlerini fısıldayarak söyler ya de terennüm ederiz ya öyle…

Görüntüler de gözümüzün önene gelmiştir…

Hastane odasında, yaşamın sonunu bekleyenleri anlatan hikayeyi anımsıyorum…

Bir yaşlı kadın, bir sonbahar günü, sararan son yaprağın düşmesini beklemektedir…

O yaprak kendini yere bıraktığında kadıncağız da onun gibi toprak olacağına inanmaktadır…

Ama bir türlü o yaprak düşmez…

Neredeyse tüm organları iflas etmiş olan bu yaşlı kadın da direnmektedir, yaprak gibi, toprak olmamaya…

Meğer; ağır bronşit olan, ciğerleri başta olmak üzere tüm vücudu iflas etmiş koğuş yatak komşusu olan ressam, o uyurken dışarı çıkmış ve karşı duvara bir ağaç ve hiç düşmeyecek olan o sarı yaprağı resmetmiştir.

Bu konuda çok şey yazılabilir, söylenebilir.

Ve ben bunun en güzel örneğini İzmir’in Kuzey ilçelerinden Aliağa’da görüyorum…

 

*- 6 GÜNDE 12 BİN BAŞVURU

Daha önce de yazmıştım:

Aliağa Belediyesi, ‘Balkonda Bahar Var” projesini başlattığını yazmıştım.

Kısa süre içinde, ‘Bana da… Bana da!’ diyen kaç kişi oldu?

Söyleyeyim:

Başvuru sayısı 6 günde 12 bini aştı!

Evet artık Aliağa’da balkonlarda bahar havası esecek…

Darısı diğer belediyelere…

Şimdi sıra saksıda bodur bitki ya da ağaç fidanlarında…

Artık bütün dünya kentlerinde bu sistem uygulanmaya başlandı…

Betondan, asfalttan ancak bu şekilde kurtuluruz…

Tabii ki, balkondaki ya da evlerdeki çiçek saksıları içinde değil…

Çok daha büyüklerinde…

Boy boy olacak saksılar; küçükten büyüğü doğru… Bidon şekli ile bitecek..

Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar’ın sosyal medyadan ‘Aliağamızı hep birlikte güzelleştiriyoruz’ mesajı ve ‘Çiçek gibi Aliağa’ mottosuyla duyurulan Projede Aliağalılar, Belediyenin https://bahar.aliaga.bel.tr adresinden başvuru yapabiliyor.

Bununla birlikte vatandaşlar, ‘Hizmet Birimindeki Başvuru Noktalarında’  form doldurarak çiçek talep edilebiliyor.

İlk etapta 10 bin balkon için 20 bin çiçek dağıtımı planlanırken 6 günde 12 bin başvuruyla Aliağalıların yoğun talebini göz önünde bulunduran Aliağa Belediyesi, çiçek taleplerini almaya devam ediyor.

Aliağa Belediyesi, proje kapsamında Sarmaşık Sardunya, Sarkık Petunya ve Bodrum Papatyası çiçekleri talep eden vatandaşların evlerine teslim edecek. Vatandaşlar Sardunya, Petunya ve Bodrum Papatyasından oluşan 3 tür çiçekten toplam 2 adet seçebiliyor.

Ben bu talepleri, ‘hürriyet aşkı!’ olarak nitelendiriyorum…

İnsanların özlemlerini dile getirdiğini, yaşama bağladığını da.,,

Buradaki en önemli nokta şu:

‘Sıradan’ her kese ezbere dağıtım yapılmıyor…

İsteyene… Bakabileceğine inananlara veriliyor…

Birkaç kez yine yazmıştım;

Düğünlerde, toplantılarda, kokteyllerde, tanıtımlarda bugüne kadar yüzlerce, binlerce fidan dağıtıldı..

Hangisi bir arpa boyu büyüdü…

Nerede bunlar?

Herkes hevesle ve ‘bedava mağribi’ gibi dağıtımı yapanlara saldırırcasına, birbirlerinin üzerine yığılarak çıkarak aldılar…

Sonra hepsi çöpe gitti…

Bu dağıtım planlı, programlı olur…

Nasıl yetenekli ve bilgili insanlar ayırt ediliyorsa bu sistem de aynan böyle insan ayırarak yapılır…

Laf olsun, torba dolsun sistemiyle değil…

 

*- DAVET İLE KONUŞMANIN ANIMSATTIĞI

Hafta sonunda, görüntülerine yani çektiği fotoğraflara birçok kişi gibi hayran olduğum usta foto muhabirlerinden Esat Erçetingöz telefonla arayarak, ‘Pazartesi günü (Bugün) ben belediyenin davetine uyarak Enginar toplamak için Urla’ya gideceğim. İstersen seni de alayım, birlikte gidelim’ önerisinde bulundu.

Teşekkür ettim, pandemi nedeniyle kesinlikle kurallara uyduğumu ve evden çıkmayacağımı söyleyince, ‘Ben sana görüntüleri gönderirim’ dedi.

Aynı şekilde, bana göre Türkiye’nin en iyi spor yazarlarından olan Lebib Timor ile de telefon görüşmesi yaptık…

Lebib Timor ile birçok milli maçı izledik, görüntüledik…

İstanbul’da bir Almanya maçını takip etmiştik…

Tek kare çektim…

Çünkü olmayacak oldu, praktica marka fotoğraf makinamın kare çeviren kısmı kopmuş…

İsmet- Hilmi Gümüşdere kardeş foto muhabirlerinden rahmetli Hilmi Ağabey çift makinasından biri ile arka arkaya 10-15 poz maç görüntüsü çekti ve ‘İzmir’e boş dönme!’ diye kasetini verdi.

Ama ne oldu?

Karanlık Odacı (sonra foto muhabiri oldu) benim çektiğim tek karelik filmi yıkadı ve o karede maçın tek golü vardı…

Bir İzmir Gazetesinde yarım sayfa golümüz yayınlandı…

Türkiye’de hiçbir gazetede bu gol resmi yoktu…

Lebib Timor ile Esat Erçetingöz’le konuşmam bu anımı anımsattı…

Tabii ki foto muhabirlerinin dayanışması ile rahmetli Hilmi Gümüşdere’yi de anımsamış olduk…

Gelelim Urla’ya…

Urla’nın ünlü sakız enginarları ve ‘Enginar Festivali’ne…

 

*-  TARLADAN EVİNİZE

İki gün önce 20 yıldır alışveriş ettiğim Urlalı üretici Mehmet Dönmez’den söz etmiş, sipariş ettiğim enginarları aldığımı ve anında lezzetle yediğimi anlatmıştım…

İsteyen internetten kendisine ulaşır…

Şimdi Urla Belediyesi bir de bülten yayınladı:

‘Festivalin Gastronomi Turizmine katkısı nasıl oldu?’ deniliyor ve özetle şu bilgi veriliyor:

‘Enginar Festivali için yola çıkarken, festivalin genel amacı; Urla’nın tarih, tarım, kültür ve gastronomi alanındaki zenginliklerinin ‘Enginar Festivali’ ile tanıtılarak kentin turizm potansiyelinin arttırılmasıdır.

Her yıl Nisan ayının son haftası gerçekleşen Enginar Festivali’nin bu yıl 7.’si gerçekleşiyor.

Pandemi dolayısıyla geçtiğimiz yıl dijital ortamda yapılan Festival, bu yılda 22-25 Nisan 2021 tarihleri arasında dijital olarak yapılacaktır.

Urla’nın her kesiminin ve yaşayanların katkı koyacağı, dayanışma ve iletişimin güçleneceği, agroturizm ve gastronomi turizmi farkındalıklarının artarak ortak amaç etrafında buluşulmasını sağlayacak bir faaliyetler dizini gerçekleştirilmesidir.’

Dün akşam Nuray Hanım telefonla ‘Festival iptal’ haberini verdiğinde, ‘Nasıl olur?’ diye düşünmüştüm…

Meğer geçen yıl gibi ‘dijital ortamda’ yapılacağından, önceki yıllardaki gibi düşünmüş…

Üretici ile halk bir araya gelecek bilgi alışverişinde bulunulacak, lokantalarda sadece enginar yemekleri ve tatlıları olacak…

Ünlü aşçılar yemek tarifleri yapacak, gezginler ve gurmeler hatıralarını anlatacak..

Şunu da ekleyebilir, söyleyebiliriz:

‘Urla Sakız Enginarının Festival ile taçlandırılması kararının ilk yıllarında bölgenin tarımsal ve kırsal kalkınması amacıyla yola çıkılmıştır. Ancak her geçen yıl artan ilgi, yerel halkın katılımları ve ilçenin kapasite artışı ile birlikte artık yalnız tarım ve kırsal kalkınma değil tüm ilçeyi kapsayan ve tüm değerlerini öne çıkaran bir festival içeriği geliştirilmiştir.

Enginar başlığında ekolojik çeşitliliğimiz, tarımsal ürünlerimiz, mutfak kültürümüz ve geleneklerimiz ayrı ayrı işlenmiştir.’

 

*- NURAY HANIMLARLA RENK KAZANIR

Festival katılımcısı bireylerin salt eğlenip ve tüketmek yerine yerel üreticileri destekleyerek, tarımsal üretici ile diyalog geliştirerek, yerel halk ile kültür paylaşımı içinde olarak, Urla’nın ritüelleri, misafirperverliği ve ağırlama gelenekleri, mutfak ve gastronomi çeşitliliğini birinci ağızdan öğrenerek ve bölgenin zengin turizm potansiyeli açığa çıkarılmaktadır. Urla’nın bir agroturizm markası ve gastronomi değeri halinde gelmesinde önemli bir mihenk taşıdır.

Umarım önümüzdeki yıl Nuray Hanım ve onun gibi düşünenlerin olduğu ve katıldığı bir festivali yaşarız.

 

*- 1945’DEN BU YANA GELİŞİYOR

Urla’da 1945’li yıllardan bu güne ticari üretimi yapılan ve son beş yılda dikili tarım alanları büyük artış gösteren ‘Urla Sakız Enginarı’ bölgesel coğrafi işaretlidir ve tıpkı yarımada gibi tüm dünyada kabul görmüş özel bir gastronomi ürünüdür. Pek çok farklı şekilde işlenebilen enginar tarihi arka planında hikâyeleri ve kalp olarak isimlendirilen iç bölümü, şık taç yaprakları ve mor çiçeği ile mutfak sanatları yanı sıra pek çok tasarım için de yaratıcı bir objeye dönüşmektedir.

Bu özel nitelikleriyle hem göze, hem ruha hem de damaklara hitap Enginar Urla’ya gelen ziyaretçileri tarihten tarıma, gastronomiden sanata ve kültüre her alanda doyurabilmemiz için bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Bu kapsamda Urla’daki enginar üretim alanları ise 150 dekardan 3300 dekara yükseldi.

İlçenin toplam üretimi 450 bin enginar iken 10 milyona erişti.

Bu veriler ışığında 3150 dekar arazi tarıma, ekosisteme kazandırılmış ve 9 milyon 500 bin enginar ilçeye tarımsal gelir, ülkemize katma değer ve tüketicilerine sağlıklı yaşam kaynağı olarak katkı sağladı.

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 − 1 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ