Bu duyuruya hayret ettim!
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Ramazan’da iftar sofralarına konuk olacakmış!
Hangi ‘iftar sofralarına?’
Kimler yine devlet ya da üyelerinin sırtından, ceplerinden bir kuruş harcamadan şatafatlı iftar davetleri verecek?
Demek ki bunlar aralarında şimdiden sıralama yapmışlar bile…
Önceki yıllarda bunları gördük…
Yüzleri hiç kızarmadan davetler veriyorlardı, sanki masrafı kendileri karşılıyor, gibi…
Şirketler de vergiden düşüyor…
Yani bir noktada devleti zarara sokuyorlar…
Yoksa bu iftar sofraları için yaptıkları masrafı vergi olarak verecekler ve sonuçta bundan memleket ve insanlarımız yararlanacaklardı…
Şişirme faturalar bile yakalanmıştı namuslu vergi denetmenlerimiz tarafından…
Arşivlere bakın!
İzmir’de bir ara valiler ve yöneticiler açıklama yapıyorlardı, aynen Yılbaşlarında olduğu gibi…
Yeni yıla girilirken, ‘Sakın değerli hediye almayın!’ deniliyordu üst yöneticilere ve yetkililere…
Ramazan öncesinde ise, ‘Şatafatlı iftar sofralarından kaçının, bizi de sakın davet etmeyin’ denilerek, fakir fukaraya ‘iftar paketleri’ dağıtılmasını önerirlerdi.
Benim de önerim şu:
Belediyeler şu anda tam gaz Ramazan ayına hazırlanıyor…
Camiler de temizlendi…
Ama Bakanlık toplu namazları yani teravih namazlarının camilerde değil evlerde kılınmasını önerdi…
Ama İlahiyat Fakültesi öğretim elemanlarının konuşmacı olduğu İftar Sohbetleri isimli bir program dizisi hazırladıklarını söyleyen DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, ‘Pandemi koşullarında belki de iftar sofralarında bir araya gelemeyeceğiz. İftar programımız sayesinde her akşam sofranıza konuk olmayı istedik’ dedi.
Bu nasıl ola
Herhalde ben yanlış anladım…
Yani sosyal medyadan belki de dini konularda konuşma yapılacak…
Yoksa bugün şu korumun, yarın diğer kurumun iftar programlarını yapmalarını kabul etmiyorum…
Bu arada merak ettim;
Acaba Dokuz Eylül Üniversitesi’nin televizyon ya da yayın yapan radyo istasyonu var mı?
Umarım bugün olmazsa yarın olur…
*- ‘FELAKET’ UYARISI!
ABD'li istihbarat uzmanları tarafından yayınlanan yeni rapora göre Corona virüsü pandemisi ve köklü sistem ve kurumların karşı karşıya kaldığı sorunlarla mücadele eden dünyayı, önümüzdeki 20 yıl içinde daha da zor bir dönem bekliyor.
İstihbarat uzmanları, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana küresel olaylara egemen olan kurum ve sistemlerin; iklim değişikliği, hastalık, mali krizler ve sürekli gelişen teknoloji gibi ‘arka arkaya gelen küresel zorluklara’ yanıt vermekte zorlanacağını öngörüyor.
‘Bu zorluklar; toplumların, devletlerin ve uluslararası sistemin dayanıklılığını ve uyum sağlama becerilerini defalarca sınayacak, çoğu zaman mevcut sistem ve modellerin kapasitesi aşılacak’ denilen raporda, yaşanacak bazı gelişmelerin ‘felaket’ olabileceği tahmininde bulunuluyor.
*- KIRILGAN DURUM
Raporda, ‘Covid-19 pandemisi, dünyaya ne kadar kırılgan olduğunu hatırlattı ve karşılıklı bağımlılığın yüksek düzeyde olmasının beraberinde getirdiği riskleri ortaya koydu. Uluslararası sistem, giderek yoğunlaşan ve birbiri ardına gelen küresel zorluklara yanıt verme konusunda zayıf kalıyor’ ifadeleri yer alıyor.
*- ‘EN CİDDİ FELAKET İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ’
Raporda tanımlanan en kritik sorunlardan biri, iklim değişikliği. İklim değişikliği sorununun önümüzdeki 20 yıl içinde kademeli olarak yoğunlaşacağı ve tüm ülkelerde daha yüksek hava sıcaklıklarına, deniz seviyesinin yükselmesine, kasırga, hortum ve sel gibi aşırı hava olaylarının artmasına neden olacağı öngörülüyor.
Rapora göre yoksul ve gelişmekte olan ülkeler, iklim değişikliğinden en olumsuz etkilenecek ülkeler olacak.
Bu ülkelerin hükümetlerinin meselelere yanıt verme ve uyum sağlama becerisi gösterememesi ise yeni göç dalgalarına yol açabilir.
Bu durum, göç dalgalarının hedefi olan ülkelerin kaynaklarını ve kapasitelerini baskı altına alabilir.
*- KÖTÜ SENERYO
En kötü senaryolardan biri de gıda kıtlığı ve söylentilerin dünya genelinde liderleri ve rejimleri deviren şiddet dalgalarına yol açması, bunun da zenginlik ve kaynakların paylaştırılmasında radikal bir değişime neden olması olarak gösteriliyor.
YORUMLAR