‘Adam kazanamadı!’
Evet yıllardır ilk kez kazanamadı!
Hatta oyları geriledi…
Kılıçdaroğlu atak yaptı…
Tarihi oy rekoruna ulaştı…
Hem Erdoğan’ın hem de Kılıçdaroğlu’nun hesabı tuttu.
Nefes nefese geçen ‘Başkanlık seçiminde’ 15 gün sonra ‘Büyük Sürpriz’ yaşayabiliriz bazılarına göre…
Bana göre bir gün değil bir saatin bile önemli olduğu siyasette, 15 gün o kadar uzun ki, buna ‘Hayır’ diyecek bir kişi, Erdoğan’ın ifadesine göre ‘Babayiğit’ yok…
İş motivasyon…
İş moral…
Şimdi herkes daha doğrusu birçok yorumcu ve siyasetçi ‘Parlamento seçimlerini’ öne sürüyor…
Geçin kardeşim geçin…
Hangi milletvekilinin en ufak bir gıdım etkisi var…
Ya da partinin…
Bu sistemde ‘Reis’ ne derse o olur?
İlk kez bir seçimi kazanamayan Recep Tayyip Erdoğan oylarını toparlayabilir, yani düşüşü yükselişe çıkarabilirse, her şey onun dilediği gibi olmaya devam edecektir.
Ama yerini Kılıçdaroğlu’na vermek zorunda olursa o zaman ne olur?
‘Millet ittifakının’ adayı Kemal Kılıçdaroğlu ne derse o olur?
Yani Parlamentoda ‘Cumhur ittifakı’ milletvekilleri ne derlerse desinler olmaz, yerine gelmez…
Bir kanun hükmünde kararname ile işler biter…
Yöneticiler değişir…
Tayinler olur…
Denetimler artar…
Yani şu anda her şey nasıl, bir kişinin başkanın ağzından çıkacak lafa talimata bağlı ise bundan böyle de böyle olacaktır.
Ama Erdoğan’ın ama Kılıçdaroğlu’nun dediği olacaktır.
Bu da halkın vereceği oylara bağlıdır.
Yani şu anda galip yoktur…
İlk akla gelen nedir?
İlk kez bir seçimi kazanamayan Erdoğan ikinci turda galibiyete yani seçimi kazanmaya daha yakındır.
Öyle ki, nineler ve büyük dedeler bile sandık başına getirildi.
Bakalım bu kişiler ‘Yeter! Benden bu kadar!’ diyerek sandığa tekrar getirilebilecekler mi?
‘Ekmeğimden olurum!’ düşüncesiyle oy kullananlar yine aynı tarafa oy verecekler mi?
Büyük patronların çalışanlarına sözleri geçecek mi?
Örneğin;
Deprem bölgesindeki çalışmalarda, CHP’li belediyeler ‘Biz çadırları söküyoruz, aşevlerini kendi şehrimize götürüyoruz!’ derlerse ne olacak?
Ya da, Kılıçdaroğlu şimdi oyunu kuralını göre oynayıp, ‘Seçimi alınca tercihini bizden yana kullananlardan evleri hemen bir kuruş almadan teslim edilecek, Diğerleri ise kuraya girecek!’ gibi el altından söylenti yayarsa ne olacak?
Çünkü gördük ve yakalandılar:
CHP logalı sahte bildiriler dağıttıklarını…
Yani 15 gün neler duyacak, ne iddialar duyacağız…
‘Bel altı’ yani kural dışı, etik dışı olaylara rastlayacağız…
Ama partilerden ama gönül verenlerden…
Peki kim kaybetti!
‘Adam kaybetti!’ diyen…
Yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmeyen!
Ya da ‘kabuğunu beğenmeyen civciv!’ örneği…
‘Herkesten önce CHP’liydim!’ diyen ama adaylıktan çekildiği an bile ‘Adam kazanacak!’ gibi lafını tekrarlayan Muharrem İnce…
Ben ‘Salladık, yıkamadık!’ diyenleri anımsıyorum…
Bu söz herkes için geçerli…
Erdoğan ‘sandığa gömeceğiz!’ diyen Kılıçdaroğlu’nun nefesini ensesinde hissediyor.
Bakalım bir adım daha atıp ipi göğüsleyebilecek mi?
Oylarını, seçmenini tekrar fire vermeden sandığa götürebilecek mi?
Bakalım; Kılıçdaroğlu bir şekilde sandığa gidemeyen yüzde 12’nin gönlünü okşayıp, coşturup sandığa götürebilecek mi?
Her şey ama her şey olur…
Bakalım son saniye, daha doğrusu uzatmada golü kim atacak?
Şunu söyleyeyim:
Sandıktan çıkan son oy kayda geçmeden hiç kimse ‘Kazandım’ da diyemez, ‘Atı alan Üsküdarı geçti!’ de diyemez…
Hak, hukuk, adalet her zaman kazanır…
Düşünün;
İzmir, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde, partiler sandığa gitmeyen seçmenlerinin gönlünü yapıp sandığa götürürlerse seçimin sonu başka yerlerden ‘kemik oylar’ gelmeden sonuç alınır.
Yani seçimi kazanmak o kadar zor değil…
Çalışan, koşan kazanır…
*- YALANDAN VAZGEÇİLMEZ!
Yazımı A.i. S.’nin sözüyle kapatayım.
‘Yalan söylediklerini biliyoruz!
Yalan söylediklerini biliyorlar!
Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar!
Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyorlar.
Ama halâ yalan söylüyorlar…’
Bir de Ömer Hayyam’ı dinleyelim:
‘Celladına aşıksa bu millet,
İster ezan ister çan dinlet,
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,
Müstahaktır, ona her türlü zillet!’
*- AKLIMIZDAN ÇIKARMALIYIZ, BÖYLE DÜŞÜNCEYİ…
Söylemeden edemeyeceğim…
Bazı insanlarımız bakın yüzde 60’ları, 70’leri ve şenlikleri, sevinç gösterilerini sosyal medyada görünce, neler yazıyor?
‘Bundan sonra bunlara yardım falan yok!
Kendi başlarının çarelerine baksınlar.
Ne kadar üzüldük, kıyamadık!
Meğer onlar kutlama yapacak kadar iyi durumlardaymışlar…
Onlara bakacaklar, bakanlar varmış baksanıza…’
Ben bu sahneyi önceki yıllarda başka şehirlerde gördüm…
Gördük…
Ama yine de sinirle, kızgınlıkla karşılamamak lazım…
‘Neden?’ sorusunun yanıtını aramak lazım…
Bu düşünce bizi kamplara ayırır…
Bazıları da bunu istiyor, zaten…
News
