Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

AĞLAMA ÇOCUK AĞLAMA!

Haberci Selin Sabit’ten görüntüleriyle birlikte öğrenince, ağzımdan, hayret ifade eden ‘Yok canım!’ diye bir laf çıktı…

İnanılacak gibi değil…

Geçen hafta, İzmir’in gururu çocuklardan, Narlıdere Belediyesi’nin ‘Narlıdere Çocuk Senfoni Orkestrasını’ anlatmaya çalışmış ve bu çocukların, aynen ‘Kurye Piyanist’ Muharrem Can İncir gibi ödüllendirilmesini istemiş, dilemiştim.

Belki duymayan olmuştur;

19 yaşındaki, hiç eğitim almadan, yani imkânsızlıklardan, ancak kendi çabası ile internetten gördükleri ile piyano çalmasını öğrenen ‘gizli yetenek’ Kurye Piyanist Muharrem Can İncir, ünlü uluslararası piyanistimiz Gülsin Onay’la binlerin önünde sahneye çıktı.

Ve Mozart’ın bilinen ‘Türk Marşı’ eserini çalarak dakikalarca ayakta alkışlandı.

Gülsin Onay, ‘Biraz çalıştık, devam edeceğiz!’ dedi…

‘Sosyal Medyada’ yayınlanan bir piyano görüntüsü ile milyonların sevgilisi haline gelen Muharrem Can İncir şu anda tüm insanlarımızın gönlünde taht kurmuş durumda….

Peki İzmir’deki çocuklarımızın, yani büyük ağabeyleri Muharrem gibi müziğe sanata aşık, büyük yetenek ‘Narlıdere Çocuk Senfoni Orkestrası’ nı oluşturanlar çocuklarımız da televizyona çıkınca, başlarına ne geldi?

İnanılacak gibi değil!

Okuldan, eğitimden atıldılar?

Nedeni ise ‘CHP’li bir belediyenin orkestrasında nasıl yer alırlar?’

İçimden geleni söyleyeyim:

‘Olmaz, böyle olmaz!’

Çok yıllar önce, bizim çocukluğu üzerimizden attığımız dönemde, gençler sokaklarda şu marşı söylerlerdi:

‘Olur mu böyle, olur mu?

Kardeş kardeşi vurur mu?’

Sonraki yıllarda da zaman zaman kirli eller, kirli insanlar, iç ve dış gerçek düşmanlar yüzünden gördük ve bu marşı anımsadık;

‘Olur mu böyle olur mu?

Kardeş kardeşi vurur mu?’

Bu marş yalnız solcuların, ya da sağcıların değil hepimizin aklımızdan çıkaramayacağımız bir marş olarak kalmalıdır…

Ama vurmak, yalnız silahla, aletle şunla bunla olmaz…

Eğitimle olur…

En büyük yıkıntıyı da bu verir…

 

*- İSTEMİYOR, AMA YAŞATILIYORUZ!

 

Ne demek bu?

Neymiş efendim, İzmir’in en güzel, saklı Cennetlerinden Narlıdere’mizde, büyük ve başarılı işler yapan CHP’li Belediye Başkanı Ali Engin, semtlerdeki yetenekle, becerikli, meraklı çocuklarımızı toplayarak, bunları Narlıdere Atatürk Kültür- Sanat Merkezi’nde eğitime alırmış?

Kutlamalarda gördük ve yaşadık, nasıl ikiye bölündüğümüzü…

Son olarak bu filmi bize ‘İktisat Kongresi’nde yaşattılar.

Konuya hiç girmedim, gerçek İzmirlileri ve yurtseverleri üzmemek için…

Ama 9 Eylül Üniversitesi’nin aldığı bu son ‘acil karar!’ artık görmezden, duymazdan gelinecek gibi değil…

Düşünün çocuklarımız Narlıdere’den yapılan bir canlı televizyon yayınına çıkıyor ve güzellikleri, çalışmaları, övünülecek, gıpta edilecek durumları Türkiye’ye, dünyaya duyuruluyor…

Tesadüfen ben de izliyor ve milyonlarca kişi gibi gurur duyuyorum…

Şimdi yine tesadüfen öğrendim;

Hem de İzmir değil, Ankara CHP’li bir milletvekilinin verdiği soru önergesinden…

Aynı zamanda Narlıdere ile Balçova’nın yanı CHP’li İzmir belediyelerinin misafir ettiği, birçok ihtiyaçlarını da yine CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi sayesinde gideren Dokuz Eylül Üniversitesi’nin hangi yöneticisinin, hangi kafadaki bir ya da birkaç kişinin, ‘özel kararı’ ile aynı zamanda kendi okullarında eğitim gören yaşı küçük ama yetenekleri büyük, geleceğimizin dünya starlarına kapılarını kapatıyorlar…

Çocuklar, mutluluklarını paylaşmak için sevinçle okula gidiyorlar ve yaşamlarının ilk ‘Sürprizi!’ ile karşılaşıyorlar;

‘Okula giremezsiniz!’

Ne yapmışlar?

Suçları ne?

CHP’li bir belediyenin, Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’in büyük emeklerle kurduğu kurslara katılmışlar…

Bunu nasıl ‘kan davası!’ gibi kabul edebilir, eğitim kurumunun yani kendilerinden çok şey beklediğimiz ama şu ana kadar bir başarı yakaladıklarını bilmediğimiz kişiler yapabilir…

Nasıl günahsız ve bir o kadar da, ileride bizi, yani Türk milletinin yüzünü güldürecek, uluslararası alanda büyük yankı yaratacak çocukların eğitim ellerinden alınır.

Gurur duyulacak olaya, böyle siyasi bakarlar…

Bunlar Türklüğün ve Türk gençlerinin önünü kestiklerini bilmiyorlar mı?

Bunlar bazı art niyetle, Türkiye düşmanı kişilere bilerek ya da bilmeyerek hizmet ettiklerinin farkındalar mı?

Ben İzmirli bir vatansever olarak böyle düşünüyorum…

Aklımdan çok daha fazla düşünceler geçiyor…

 

*- MUTLULUĞUMUZ İÇİN

 

Ziynet – Faik Atilla çifti anımsatıyor;

‘Her gün hatırlamamız gereken olan; mutluluğun başka yerde değil, sadece kendi yüreğinde olduğudur.

Çünkü huzurun kaynağı dışınızda değil, içinizdedir!’

Doğru söze ne denir?

Ama bazıları huzursuzluktan, karışıklıktan, bozgunculuktan geçiniyor!

Bunların iyilikle, güzellikle, gelecekle, mutlulukla işleri olamaz…

Bunları pirincin içindeki taşları olduğu gibi içimizden temizlememiz lazım, mutluluğumuz için…

Bu arada aklıma geldi, bazı tipler ve mutluluğu ‘gerici’ görüşlerde bulan ve Türkiye’yi de öyle yapmaya çalışanlara anlatmak için, şunu onlara anımsatayım:

‘İran’da Güney Azerbaycan Türk’ü Zehra Haşimi, önce tecavüze uğratılacak sonra da idam edilecek!’

Bundan dünyanın haberi var, sizin var mı?

Neden buna bir tepki göstermiyorsunuz?

Suçunu da belirteyim;                                           

İran Gizli Servisi elemanlarından biri gözünü kestirdiği belki onlarca İran Türk kızlarımızdan birine yaptığı gibi tecavüz etmek istedi.

Layığını buldu…

Nereden başladık, nereye geldik?

Ben en iyisi mi, 1948 yılında bir cinayete kurban giden Sabahattin Ali’nin ağzından, aklımca moral vermeye çalışayım;

‘Aldırma gönül aldırma!’

Ya da ‘Aldırma çocuk aldırma! Senin önünde çok başarılı yıllar olacak, çok güzel günler göreceksin!’

‘Aldırma Gönül’, yazar ve şair Sabahattin Ali tarafından halk dilinden yararlanarak 1933 yılında yazılmış ünlü bir şiir ve şarkıdır.

Şairin, beş şiirinin sonuncusu ve en bilinenidir.

Aldırma Gönül adı ile meşhur olan şiir, toplam beş dörtlükten meydana gelmektedir.

‘Başın öne eğilmesin,

Aldırma gönül aldırma,

Ağladığın duyulmasın,

Aldırma gönül aldırma…’

‘Aldırma çocuk, ağlama çocuk ağlama!’

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

eleven − nine =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ