DOLAR 32,9949 -0.11%
EURO 35,8195 -0.26%
ALTIN 2.528,010,83
BITCOIN 22360642,65%
İzmir
33°

AÇIK

üst menü altı
Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel ile A'dan Z'ye: 'İktidarımızda CHP'nin belediye başkanı olmak ayrı bir gurur olacak'

Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel ile A'dan Z'ye: 'İktidarımızda CHP'nin belediye başkanı olmak ayrı bir gurur olacak'

ABONE OL
22 Nisan 2022 12:30
Başkan Filiz Ceritoğlu Sengel ile A'dan Z'ye: 'İktidarımızda CHP'nin belediye başkanı olmak ayrı bir gurur olacak'
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Selçuk’un adının Efes Selçuk olması için verdiği mücadeleden de tanıdığımız, İzmir’in 4 kadın belediye başkanından biri olan Filiz Ceritoğlu Sengel, yerel yönetimde sergilediği dikkat çeken uygulamalarıyla adından sıkça söz ettiren bir kadın siyasetçi olarak, empati-vicdan-adalet ile hareket etmekten asla vazgeçmeyeceğini belirtiyor. Makamların kendisine sunduğu olanaklara karşın bu üçlüyü yaşamında da siyasette de başkanlıkta da uygulamakta kararlı olduğunu belirten Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile makamında söyleştik.

DEMOKRAT GÜNDEM- Samimi ve başarılı bir yönetim sergilediği görülen Başkan Sengel, pandemi sürecini, nasıl bir yönetim anlayışı olduğunu, hayallerini, müjdelerini paylaştı.

BELEDİYE BAŞKANI BİR KENTİN SOSYAL DOKUSUNU DA İNŞA EDER

Efes’i, Efeslileri, Efes Selçuk’un çıkarlarını gözettiğini vurgulayan Filit Ceritoğlu Sengel, görev süresinin 3 yılını, ‘Rüzgar gibi geçti’ şeklinde nitelendirip, “Belediye başkanları yollar, köprüleri değil sosyal yaşamı da inşa eder aslında. Kentin sosyal dokusunu da inşa eder. Aynı zamanda tanınırlığını da yükseltmeye çalışıyorsunuz” diyerek hayata ve başkanlığa bakış açısını özetledi.

80 milyona yakın bir borçla devraldığı belediyenin mali durumunu toparlamak ve çalışanların ücretlerinin zamanında yatırılmasını önceledikten sonra bu kez pandemiyle süreciyle karşılaştıklarını ve turizm geliri öncelikle kent esnafının ve kendilerinin zor bir 2 yıl geçirdiklerini anlatan Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, yeni döneme dair hazırlıklarını da paylaştı.

Dünya Kültür Mirası anlamında da büyük öneme sahip olan Efes Selçuk’taki güzergahların tur rehberlerinin listesine eklenmesi için 2 hafta önce TURSAB yetkilileriyle görüştüğünü, İzmir’e gelecek kruvaziyer sayısının artmasının da olumlu etki yapacağını kaydederek, bu yıldan ‘umutlu’ olduklarını söyledi.

""

TURSAB YETKİLİLERİYLE GÖRÜŞTÜM VE…

Sengel, yaşanan zorlu dönemi, “İki yıldan beri gerçekten büyük bir hezimet içindeydik. Gelir kaynaklarımız daha çok turizme dayalı. Çok sancılıydı. Burada sanayi yok biliyorsunuz. Tarım ve turizm üzerine kurulu bir sistem var. Sezonun açılmasını alkışlarla karşılıyoruz. Türsab yetkilileri ve acentelerle biraraya geldim geçenlerde. Efes Selçuk’a daha fazla turist çekmek adına, konuştuk. İki hafta kadar önce. Onlar da Efes Selçuk içindeki bu değerlerin farkındalar ve yeni gezi güzergahları üzerinde çalışıyorlar. Bu da doğal olarak ilçe içerisindeki yerele para kazandıracak bir şey” şeklinde aktardı. 

EMPATİ-ADALET-VİCDAN ÖNEMLİ

Nasıl bir belediye başkanı ve insan olduğunu tariflemesini istediğimiz Başkan Sengel, “Hayata bakış açım, ben ne isterdim üzerine kurulu. Ben ne hissederim, ne isterim üzerine kurarım her şeyi. Empati duygusu önemli. Bu başkan olmakla değil insan olmakla alakalı bir şey. Neyden rahatsız oluyorsam insanların da ondan rahatsız olduğunu düşünürüm. Empati-adalet-vicdan. Benim vicdanımın yaptığım her işte rahat olması önemli. Tabi ki her yapılan işte eleştiriler olacaktır. Ağzınızla kuş tutarsınız bazen, onu bile beğenmeyebilirler. Buna da saygım var. Ama neden ve niçin ve nasıl sorması lazım insanların. Neden yapıyor, ne yapıyor ve nasıl yapıyor? Bunlar önemli üçlemeler. O yüzden benim vicdanım rahat olduktan sonra hiç düşünmeden hareket edebiliyorum sanırım. Bu başkanlığın bana kazandırdığı bir şey değil ama hayatım böyleydi zaten. Ki başkanlık mesleğim değil. Mesleğimi icra ederken de bu böyleydi” ifadelerini kullandı.

""

HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRMEZSEM…

İkinci dönem takdirinin halka ait olduğunu vurgulayan Efes Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel, “Efes Selçuk’a dair daha çok hayallerim var. Hayallerimi gerçekleştirmezsem çocukluğuma çelme takmış olurum gibi düşünüyorum. Daha yapacağımız çok iş var Efes Selçuk’ta” dedi.

RÖPORTAJIN TAMAMI AŞAĞIDAKİ METİNDE:

DEMOKRAT GÜNDEM:  Görevdeki üç yılınızı nasıl değerlendirirsiniz? 

FİLİZ CERİTOĞLU SENGEL: Rüzgar gibi geçti aslında. Efes Selçuk başkanı olmak 36 bin nüfuslu bir kent. Nicelik olarak küçük bir kent olarak görülebilir ama nitelik olarak aslında büyük bir kent. İçerisinde Artemis, St. John, Meryem Ana, İsa Bey Cami, 11 kilometrelik kesintisiz sahili, doğal güzellikleri olan bir yerden bahsediyoruz. Kentin hafızası çok güçlü, iyi bir belleği var. Kozmopolit bir yapıya sahip. Yüzde 60 göçmen nüfusunu barındırıyor. Ben 4 yaşındaydım Selçuk’a taşındığımızda. İzmirliyim. Hem tam 35’im hem Efes Selçukluyum diyorum soranlara. Çünkü bütün hayatım burada geçti ve burada da yaşamaya devam ediyorum. 

Çok kolay bir kent değil. Turizm ve tarım endeksli. İkisi de birbirinden kıymetli. Tarım anlamında önemli, Küçük Menderes havzasındayız. Meyve sepetinin içinde yaşıyor gibiyiz. Ayvasından, narından, incirinden, şeftalisine, üzümüne kadar. Kıymetli bir toprakta yaşıyoruz. Bu kadar değeri birarada tutup bir anda ortaya çıkarmaya çalışmak, tanıtımını arttırmak gibi bir sürü misyonla buraya geldim, belediye başkanı oldum. 

Efes Selçuk’un markalaşması ve bir bütün olduğunu anlatmak için de uğraştım. 250 bin kişi o antik kentte yaşıyordu. Kentin içinde müthiş tarihi değerlerimiz var bizim. Bir sürü hayalle belediye başkanı oluyorsunuz. Gelecek vizyonunu koymak istiyorsunuz. Günün 24 saati yetmiyor. Klasik belediyecilik hizmetleri var. Belediye başkanları yollar, köprüleri değil sosyal yaşamı da inşa eder aslında. Kentin sosyal dokusunu da inşa eder. Aynı zamanda tanınırlığını da yükseltmeye çalışıyorsunuz. Bu 3 yıllık serüven böyle geçti, aslında biraz zorluydu da. 

‘EFES SELÇUK MÜCADELEMİZ CİMER’LE BÖLÜNDÜ AMA SONUNDA…’

D.G: Efes Selçuk artık biliniyor. Çabanız önemli…

F.C.S: Bütünlüğü sağlamak adınaydı o mücadelem. Herhangi bir esnaf dükkanına Efes adını koyar. Selçuk’u tanıtırken, Efes var ya onun olduğu ilçe deriz. Aslında bizim öyle şapkadan tavşan çıkardığımız yok. 1989 yılında Selçuk Belediyesi’nin logosu meclis onayıyla geçiyor. Efes Selçuk Belediyesi diye bir logo alıyor. Hala o logoyu kullanıyoruz. Ben sadece logoyu okudum aslında. Evet artık oturdu. Yer isimlerinin değiştirilmesi mevzusu mevzuatlara tabi. Biz zaten öyle bir noktadan gitmedik. Sanırım birisinin CİMER’e şikayeti üzerine başlayan bir durum vardı. Kentimizin ismini değiştirdiler diye. Yok aslında böyle bir şey. 1989 yılındaki logo. Biz Efes başka bir ildeymiş gibi düşünülür. Oysa Efes Selçuk, İzmir ve Türkiye’nin çok önemli bir değeri. 

‘ÖNEMLİ OLAN NE İÇİN, HANGİ ARGÜMANLA MÜCADELE ETTİĞİNİZ’

D.G: Sonunda verdiğiniz mücadeleyi kazandınız. 

F.C.S: O mücadele aslında şöyle birşeydi. Biz Efes Selçuk Belediyesi deyince CİMER ile başlayan süreç soruşturmayla devam etti. Tabi ki çok şaşırdım. Yani yıllardır biz hepimiz Selçuk Efes deriz hiçbir şey olmadı, Efes Selçuk deyince bir şey olur hale geldi birden bire. Sonrasında şundan emindik, bir yer değişikliği yok, resmi yazılarımızda böyle bir şey yok zaten. Bizim bunu marka ve tanınırlığı anlamında yaptığımız çok belliydi. O anlamda cezai mesuliyeti olmaması nedeniyle, soruşturmaya itirazımız kabul edildi. Ama düşünüyor muydum bu noktaya gelmesini. O kadar masumane bir şekilde o bütünlemeyi sağlamak istemiştik ki. Sonuç itibariyle bu topraklarda yaşıyorsak, bu toprakların her türlü değerine sahip çıkmalıyız. Helenistik dönemine de Selçuklu, Aydınoğlu dönemine de sahip çıkarız. İsa Bey Cami burdadır, hamamlar burada, mescitler buradadır. Bunların hepsi bir bütün. Hangisinin ismi daha yoğun geçiyorsa onu öne çıkarmamız gerekiyor. Yani o noktada da o bütünlüğe bütün değerleriyle birlikte sahip çıkmak istedik. 8600 yıllık kesintisiz bir tarih var burada. Bunun içerisine herşeyi dahil edebilirsiniz. Çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dine geçişe kadar her biri çok kıymetli bir dönem. Hepsine birden sahip çıkmaya çalışıyoruz. Kendi kentimin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğime ve masumane olduğuma çok eminim. Önemli olan ne için mücadele ettiğiniz. Hangi argümanlarla mücadele ettiğiniz. Bizim için en önemli şey hukukun esaslarını uygulayabilmek. Danıştay’dan geri dönmesi bizim için sevindiriciydi. 

""

D.G: Pandemi sürecinde tüm dünya eve kapandı. Bu en büyük gelir kalemi turizm olan ülkemizi ve elbette Selçuk’u da olumsuz etkiledi. Bu yıl turizmden beklentiniz, hazırlıklarınız neler? 

F.C.S: Pandemi bitti derken savaş nüksetti. Ukrayna ve Rus turistler Antalya’yı çok etkiler demiştik. Şu anda veriler güzel görünüyor. Kuşadası limanına yaklaşacak olan kruvaziyer ve gemi sayılarının yüksek olduğunu biliyoruz. Efes sadece Türkiye için İzmir için değil dünya için de önemli bir yer. Meryem Ana’nın da burada olması tabi bir vesile. Bir taraftan Artemis bir tarafta Meryem Ana var odamızda da. Bu değerlerin hepsine sahip çıkıyoruz. Ben inanç turizmi değil inanç kardeşliği diyorum. St. John’un mezarlığı da var. Önünüze baktığınızda da kocaman heybetiyle İsa Bey Cami’ni, hemen akabinde Meryem Ana’yı görürsünüz. Yani bu kadar her şeyin bir arada olabildiği bir yerde yaşıyor olabilmek çok kıymetli. Çok şanslı bir kentte yaşıyoruz. 

‘TURSAB YETKİLİLERİYLE GÖRÜŞTÜM VE…’

İki yıldan beri gerçekten büyük bir hezimet içindeydik. Gelir kaynaklarımız daha çok turizme dayalı. Çok sancılıydı. Burada sanayi yok biliyorsunuz. Tarım ve turizm üzerine kurulu bir sistem var. Sezonun açılmasını alkışlarla karşılıyoruz. Türsab yetkilileri ve acentelerle biraraya geldim geçenlerde. Efes Selçuk’a daha fazla turist çekmek adına, konuştuk. İki hafta kadar önce. Onlar da Efes Selçuk içindeki bu değerlerin farkındalar ve yeni gezi güzergahları üzerinde çalışıyorlar. Bu da doğal olarak ilçe içerisindeki yerele para kazandıracak bir şey. Kahraman bakkal, süpermarkete karşı gibi bir durum var. 90’larda böyle değildi, sırt çantasını alan turist buraya gelirdi, buradaki esnaftan alışveriş yapardı, yerlerdi içerlerdi. Ev pansiyonculuğu vardı, oralarda kalırlardı. Şimdi herşey dahil ve acente sistemi var. Turisti oradan oraya yetiştirme telaşı içinde. Tursab yetkilileriyle bunları da konuştuk. Hazırlığımız başladı. Pamucak sahilimiz var. Orasını koruyabilmemiz çok zor. Hem dışarıdan çok fazla misafirimiz geliyor hem de orada büfelerimiz yok. Bu süreç içerisinde pandemi döneminde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurduk ve yerlerimizi kiraladık. Artık personellerimiz orada olacak, insanların duş ve lavaboları olacak. Büfemizin yakında açılışını yapacağız ama 4 tane daha yerimiz var. Çünkü 11 kilometrelik bir sahilimiz var. Bir tane yetmesi mümkün değil. Yavaş yavaş diğerlerini de yapacağız. Rekreasyon alanımızı yapıyoruz. Yine Pamucak Sosyal Tesislerimiz var, orasının da bakım ve tadilatını yapıyoruz. Efes Müzemizin önünde çok kıymetli bir yolumuz var. Uğur Mumcu Sevgi Yolumuz. Müzeye de giriş sayısı çok önemli, kentin tam göbeğinde. Geçen sene önündeki parkı düzenledik. Ferahlı Parkı’nı. Şimdi yolunu düzenliyoruz. Yürüyüş güzergahlarının hepsini düzenliyoruz. Orta refüjümüzden tutun da insanlar buraya geldiğinde burası hafızada yer edinebilecek bir yer dedirtmeye çalışıyoruz. Umarım muvaffak oluruz. 

D.G: Hedefiniz var mı turist sayısı açısından?

F.C.S: 2019 yılında 2 milyon turist gelmişti. Umarım o hedefi yakalayabiliriz. Eskide yaşanan katma değeri yüksek turist hedefliyoruz. Kruvaziyer gemileri de gelecek. Ama herşey her an olumlu ya da olumsuz olabilir. 

‘KENDİ SÖKÜĞÜMÜZÜ DİKMEYİ ÖĞRENDİK’

D.G: Belediyeyi devir aldığınızda nasıl bir tablo vardı, gelir-gider durumu açısından? Şu anda ne durumda? 

F.C.S: Çok iştah açıcı bir durum yoktu. Bütçemiz 73 milyondu, 70 milyon borcumuz vardı. Aradan bir zaman geçti, geçmiş dönemlerde açılan bir dava kesinleşti, 8 milyon daha geldi borç eklenmesi. İcra dosyalarımız vardı geldiğimizde. Resmen koyun pazarlığı yaparak taksitlere bağladık, imzaları attık derken, mali durumumuz felaket idi. Bu geçen pandemi süreci olmasaydı oldukça kendimizi toparlayabilirdik. Bundan yüzde 100 eminim. Ama buna rağmen önce emekçinin hakkı deyip, onların parasını ödemeyi önceledik. Sonrasında da dışarda verdiğimiz sözleri yerine getirdik, borçları ödedik. Güveni yeniden tesis ettik. Şu anda bir vergi borcumuz yok, bizi şu anda en mutlu eden şeylerden biri. Vergi borcunu gelir gelmez halletmiştik. Hala borcumuz var, yalan değil. Olmaması mümkün değil. Borçsuz insan kalmadı. Kredi kartı olan bile borçlu şu anda. Kısıtlı imkanlarla büyük işler yapmaya çalışıyoruz aslında. İşte bunun için kendi söküğümüzü dikmeyi öğrendik. Dayanışmayla halletmeye çalışıyoruz birsürü şeyi. 

""

‘ABORJİNLER GİBİ DAYANIŞARAK YAŞAMAYI ÖĞRENİYORUZ’

Bu anlamda halkın bu dayanışmaya ortak olması çok önemliydi. Tablet topluyoruz, buğdayımızı ektik ekmek yaptık dağıtıyoruz, kara kış geliyor, ekmeğimizi bölüşelim mi dediğimizde hep karşılığını gördük. Kentli kendisine, kentine baksın diye bir liderlik yapmanız gerekiyor. Sadece halkı organize edebilmekten geçiyor bu da. İşte Efeslim Kartı veriyoruz. O karta yüklediğimiz parayla esnaftan alışveriş yapıyoruz. Kooperatiflerimize destek oluyoruz. Sadece Selçuk’taki değil bütün kadın kooperatiflerinden ürün alıyoruz. Ki ufacık bir bakkalımız var aslında, o döngüyü oluşturduk. Aborjinler gibi yaşamayı öğreniyoruz dedim geçenlerde arkadaşlara. Bir direk mi alınacak, onu alıp bank olarak tekrar yerine koyuyoruz gibi bir sistemle kendi kendimize yetmeye çalışıyoruz. Turizm endeksli belediyeler için zor zamanlardı. 

‘DAĞITILAN YEMEK KONUSUNDA BAŞKAN ŞU ANDA NE YİYORSA HALK DA ONU YİYOR’

D.G: Selçuk’ta sosyal dayanışma tablosu nasıl. Artan yoksulluk ihtiyaçlı sayısını da arttırmıştır. Bütçeden ne kadar pay ayırdınız. 

F.C.S: Sosyal yardımlaşmaya daha fazla önem verdik her belediye gibi. Biz gelir gelmez adalet duygusu ile hareket etmeyi önceledik. İhtiyaç sahibi olanlarla olmayanları ayırt etmek önemliydi. İşte o anlamda Efeslim Kartı’na geçiş kolay değildi aslında. Verdiğimiz kira yardımlarına kadar baktık; 10 yıldır kira yardımı alan birisi olduğunu bile gördük. Mortgage ile ev sahibi yapmak gibi bir şey bu. Hepsini düzenledik. Geçmiş on yılda ara bir araştırma yapılmamış, bunları düzene koyunca, yıllardır verilmiş olanların daha adaletli dağıtımını sağladık. Zaman buldukça esnaftan yerim, değilse burdan yerim. Aşevimiz var. Aşevinden bir yemek geliyor, olamaz böyle yemek. Anne yemeği gibi. A ne güzel dedim. Herkes bu yemeği mi yiyor, müthiş bir sistem kurulmuş. Geçmişte de meclis üyesiydim, diyordum ki bu insanlar neden yemeği yemiyor, neden ekmeği alıp yemeğe dokunmuyor. Size gelen yemekle halka gelen yemek farklı demezler mi? Siz ne diyorsunuz dedim. Başkanım başka dediler. Listeyi getirin dedim. Çılgınca yemek dağıtımı yapılıyor sözde. Aslında sadece ekmeği alıyor insanlar, kimse yemeği yemiyor. Hemen orda tekrar dizayn ettik; gerçekten ihtiyaç sahibi kim, yemek alması gerekenler kim, onları ayırt ettik. Yemeği kendi yapabilecek olanlar kimler, bunlar. Onlara Efes kart verdik. O döngüyü sağladık. Bundan gurur duyuyorum aslında, başkan şu anda ne yiyorsa halk da onu yiyor dağıtılan yemek konusunda. Yemekler dökülmüyor çünkü daha adil şartlarda gidiyor aynı zamanda. Mahalleye gidiyordu eskiden dağıtılıyordu, şimdi sıcak kaplarda herkesin evine teslim ediliyor.

‘EMPATİ-ADALET-VİCDAN’

Hayata bakış açım, ben ne isterdim üzerine kurulu. Ben ne hissederim, ne isterim üzerine kurarım her şeyi. Empati duygusu önemli. Bu başkan olmakla değil insan olmakla alakalı bir şey. Neyden rahatsız oluyorsam insanların da ondan rahatsız olduğunu düşünürüm. Empati-adalet-vicdan. Benim vicdamının yaptığım her işte rahat olması önemli. Tabiki her yapılan işte eleştiriler olacaktır. Ağzınızla kuş tutarsınız bazen, onu bile beğenmeyebilirler. Buna da saygım var. Ama neden ve niçin ve nasıl sorması lazım insanların. Neden yapıyor, ne yapıyor ve nasıl yapıyor? Bunlar önemli üçlemeler. O yüzden benim vicdanım rahat olduktan sonra hiç düşünmeden hareket edebiliyorum sanırım. Bu başkanlığın bana kazandırdığı bir şey değil ama hayatım böyleydi zaten. Ki başkanlık mesleğim değil. Mesleğimi icra ederken de bu böyleydi.

D.G: Başkanlık bir meslek değil ama böyle görenler de yok değil.

F.C.S: Bu bir görev. Halkın tevazusuyla verilen bir göreve. Ama benim mesleğim avukatlık, hukukçuyum ben yani.

‘BUNDAN SONRA FAYDALI OLABİLİR MİYİM DİYE BAKARIM’

D.G: Bir yerel yönetici, belediye başkanının görev süresi ne kadar olmalı sizce, kaç dönem yapmalı? Siz kendi görev sürenizi bir dönemle mi sınırlandıracaksınız yoksa ben ikinci dönem de yapmalıyım diye düşünüyor musunuz?

F.C.S: Bu işler görev. Birileri takdir eder aday olmanızı, ama bu göreve seçilmenizi halk takdir eder. Siyaset içerisinde bakış açım hep şöyle oldu; siyasette iki artı iki dört etmez. Siyasette bir sürü parametre var. Siyasette ben şuraya geleceğim, buraya gelmeliyim. Siyaset bunu kaldırmaz, doğru da bir şey değil zaten. Bu işlerdin hedefi olmaz. Önünüze konan işi doğru yapıp, ondan sonraki takdir önemli. Ama herşeyden önemlisi insanın kendi istediği. Ben ne istiyorum, bundan sonra faydalı olabilir miyim diye düşünürüm. Belediye başkanlığı noktasında da, kent körü olmamak gerektiğini düşünüyorum. Bir süre sonra kent körü olabilirsiniz. 3 yılda buna nasıl karar verdiniz diye düşünebilirsiniz? 10 yıllık meclis üyesiyim aynı zamanda. Mücavir sınır içinde verdiğim bir kararda, örneğin yemek dağıtımını düzenlemede yaşadığım haz başka bir şey. Ya da şurasını çimlendiriyorum, bakıyorum, ‘Aa çimler çıkmış’, o coşkuyu yaşıyorum. Ama çok uzun soluklu, ne iş yaparsanız yapın, ne yaparsanız yapın yavaş yavaş körleşebilirsiniz. O yüzden kent körü olmadan görevi bir sonraki nesile bırakmanın doğru olduğunu düşünüyorum ben.

18 yaşından beri kurduğum hayaller var kentle ilgili. Şu olsa ne güzel olurdu’yu gerçekleştirmek için belediye başkanı oldum. O anlamda hayallerin belli bir yola girmesini çok istiyorum. 2 yıllık pandemi bizi yordu, hala da nereye gittiği belli değil. Gerçekleştirmeyi tabi ki çok isterim. Bu döneme nasip olur ya da bundan sonraki döneme nasip olur. İnsanlar der ki, ‘hayır olmayacaksın’, siyaset bu. Hiç belli olmaz. Ama hayatım buna endeksli değil.

‘HAYALLERİMİ GERÇEKLEŞTİRMEZSEM ÇOCUKLUĞUMA ÇELME TAKMIŞ OLURUM’

D.G: Parlamentoda milletvekili olmak da bir seçenek olamaz mı?

F.C.Ş: Hiç böyle hayallerim olmadı. Bu olmadı hadi bakalım bu olsun, öyle olmaz. Milletvekilliği anlamında da ne güzel, müthiş bir şey. Çok önemli ama ben belediye başkanıyım. Siyaset bu, neyin ne olacağı belli olmaz. Fakat benim Efes Selçuk’a dair daha çok hayallerim var. Hayallerimi gerçekleştirmezsem çocukluğuma çelme takmış olurum gibi düşünüyorum. Daha yapacağımız çok iş var Efes Selçuk’ta.

‘ESNAF İÇİN ŞU ANDA UMUT VAR VE BİZ DE…’

D.G: Pandemi, savaş, yüksek enflasyon ve zamlar derken esnaf belini doğrultamaz hale geldi. Efes Selçuk’ta esnaf ne durumda, sahada onları dinliyorsunuz.

F.C.S: Çok zor durumlardan geçtiler. Hadi kapatıyorum deyince kapanmıyor. Selçuk özelinde turizm olunca daha da felaket bir durum vardı. Anlayabiliyorum onları. Destek olmaya çalıştık. Şu anda bir umut var. Artık açılıyor yavaş yavaş, insanlar gelmeye başladı tekrar. Efes Selçuk’un tanınırlığı da arttı esasında. Daha görünür bir ilçe oldu sanırım. Festivaller de düzenliyoruz. Alanları kiralıyoruz büyük festivallere. 2019 yılında 40 bin genç girdi ilçeye festival için. İspanya festivaller kenti mesela. Bu sirkülasyonu çoğaltıyor. Pandemi döneminde de 3-6 bin kampçı buraya gelip kamp yaptı. Esnaftan alışveriş yaptılar. Biz de esnafımız daha fazla para kazansın diye uğraşıyoruz. TURSAB’ı buraya çağırmaktan tutun da festivallere kadar hepsi bir nebze daha soluk almaları adına. Hala sendeleyenler, kepenk indirenler var.

‘KAMUSAL MENFAATTE MECLİSİMİZDE BİRLİK VAR’

D.G: Siyasette duruşunuz nasıl tariflersiniz. Muhalefetle iletişiminiz nasıl? Eksikleri muhalefet de söylese fark ettiğinizde düzeltir misiniz mesela?

F.C.S: Adalet-empati-vicdan. Bunun üzerine yaşamımı kurduğum için buraya da aynı noktada bakıyorum. Kamusal menfaat için ortak hareket edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ya şanslı bir belediye başkanıyım, bunu bir kenara koyalım. Sanırım mecliste kendimi anlatabildim, diğer parti mensuplarına da. Kinle yönetmem, parti ayrımı yapmam. Ama şunu da unutmam, ben vicdanlıysam, ben empati yapıyorsam, ben adaletliysem herkes öyle olacak. Ben kamu menfaati diyorsam, çalışanlar meclis üyeleri halk dahil olmak üzerde herkes öyle olacak. Ben bu üç mantıkla hareket ediyor iken, karşımdaki etmiyorsa doğal olarak üzülüyorum. Ama şöyle bir durum var; kamusal menfaat için meclisimde bir birlik görüyorum uzun süredir. Bunu başarabildiğimizi görüyorum. Burada bir lobi faaliyeti yaptık; adı Efes Selçuk’un çıkarları idi. Efes Selçuk’un çıkarları her türlü siyasetten daha üstün. O bütünlüğü sağlayabilecek bir liderlik yapıyorum sanırım. O yüzden vicdanım rahat. Ben önceki dönemde muhalefetteki meclis üyesiydim, o yüzden de empati yapabiliyorum. Geçen dönem AK Parti’deydi yönetim. Öteki taraftan ben adaletli bir insanım, haksızsam ben burada haksızım diyebiliyorum. Ama aynı adaleti karşıdan da bekliyorum. Sanırım insanlar artık beni tanıdı. Zaten bu memleketin çocuğuyum. Efes Selçuk’un çıkarları için hareket ediyoruz. Bir belediye başkanına da yakışan budur. Bu şekilde devam ediyorum. Siyasetteki duruş, bakış açısı, ilkeler, giriş sebebimiz, Cumhuriyet’e bağlılık, hayalini kurduğumuz özgürleşmiş ve bağımsız bir ülkeden taviz vermek asla olamaz benim yaşam anlayışımda.

‘BİZDE KADININ ADI VAR ÇÜNKÜ…’

D.G: Kooperatifleşme yeni dönemin önemli bir mottosu. Siz de destekliyorsunuz ilçede. Kadınların üretime katılması, kooperatiflerde daha fazla bulunması yönünde çalışmalarınız neler?

F.C.S: Kooperatifleşmek çok önemli. İzmir’de bu konuda önemli adımlar atılıyor. İnsanları bir yere dahil etmek çok kolay değil. Tek tek köylerde kooperatifçilik nediri anlattık önce. Siz şimdi salça yapıyorsunuz ya o salçalardan para kazanacaksınız ve kısa sürede salça yapacaksınız dedim. ‘Nasıl yapacağız başkanım’ dediler. Benim annem de salça yapar her yıl. Teferruatlı iştir. İki tane salça makinesi alıp tüm köylerde gezdirdim. Bir baktılar günlerce süren sistem, 3 saatte bitiyor. Onlardan elde ettikleri salçalar, 3 kasadan yapıyorsa bir anda 6 kasa yapmaya başladılar. Efes Tarlası Bakkalı diye bir yer açtık, o ürünlerin alınmasını sağladık. Tunç Başkan üyelerimize, manda dağıttı. Şu anda yalnız satış rekorları kırıyoruz. Kooperatifleri desteklemek mevzuat gereği. Belediyeler tarım ve hayvancılığı destekleyebiliyorlar. Kooperatiften ürün alınması konusunda halkın da bilinçlendirilmesi ve başka satış arenaları oluşturulması da önemli. Biz her yerden ürün alıyoruz. Her ürünün üzerine de o ürünü yapan kadının adını yazıyoruz. Duygu Asena der ya, ‘Kadının adı yok’; bizde kadının adı var. Kadınlar üretimlerini yapıyor, biz de satıyoruz. Şirince’de de Efes Tarlası Bakkalı açacağız, orada insan sirkülasyonu fazla biliyorsunuz. Halk eğitimden eğitim alan kadınların takı ürünlerini, Efes Müzesi’nin karşısında açtığımız Efesyum’da el emeği göz ürünü ürünleri satıyoruz. Her yıl bir temayla yapılıyor ürünler. Gayet iyi satış da oluyor. Kadın ürettiğinin karşılığını alıyor. E ticarete de başlayacağız, hazırlıklarını yaptılar, web sitelerini oluşturdular kooperatifler.

""

‘ÖRGÜTÜMÜZLE HARİKULADE BİR İLİŞKİMİZ VAR’

D.G: Belediye başkanı örgüt uyumu çok önemli. İletişiminiz nasıl, sizin yapıp ettiklerinizi halka anlatmada örgüt de önemli.

F.C.S: Harikulade bir ilişkimiz var örgütümüzle. Şu anda örgütümüzün başkanı benim de aslında beni yetiştiren insanlardan biri. Beraber meclis üyeliği yaptık iki dönem üst üste. Plan bütçe komisyonluğu başkanlığı da yapmıştır. İlçe başkanımızla çok uyumlu bir iletişimimiz var. Üçlü sac ayağı zaten biliyorsunuz; ilçe başkanlığı-belediye başkanı-meclis. Bu ayağı doğru adımlarla yürüttüğümüz için şanslı bir ilçedeyiz.

‘HANGİ PARTİDEN OLURSA OLSUN KADIN BAŞKAN SAYISININ ARTMASI ÖNEMLİ’

D.G: İzmir’de 3 CHP’li kadın belediye başkanısınız. Bir de AK Parti’den var. Ortak projeleriniz oluyor mu, birbirinize dayanışıyor musunuz? AK Partili Kiraz Belediye Başkanı ile de iletişim içinde misiniz?

F.C.S: Saliha hanımın da ikinci dönemi. Bizim üçümüzün ilk dönemi. Kadın başkanlarımızla hangi partiden olursa olsun çoğalması önemli bence. Kadın erkek diye başlayan cümlelerden hazzetmesem de, toplumsal cinsiyet eşitliğinde bakıp çoğalmamızı tabi ki de çok isterim. İlkay Hanım, Fatma Hanım çok güzel işler de yapıyorlar. Birlikte fikirler üretiyoruz, zor dönemlerden geçtik, birbirimize telefon açıp bu nasıl olsun, şu nasıl olsun konuşmalarımız çok oluyor. Bu önemli bir dayanışma. El ele yürümeyi öğrenmemiz lazım, kadın/erkek. Bir arada yürüyebiliyoruz. Herkes de çok başarılı olsun. Herkesin başarısı bu halkın mutluluğu için.

‘İKTİDARIMIZDA CHP’NİN BELEDİYE BAŞKANI OLMAK AYRI BİR GURUR OLACAK’

D.G: CHP açısından yerel yönetimlerin başarısı genel seçime yansıması bakımından önemli. Genel Başkan Kılıçdaroğlu da buna büyük önem veriyor…

F.C.S: Genel başkan yerel yönetimler noktasında ne kadar sağduyulu ve öngörülü olduğunu ortaya koymuş bir lider. Bu anlamda şanslıyız. Liderimizin direktifleri doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Hepimiz için sonuç iyi olacak. Bundan çok eminim. İktidarımızda CHP’nin belediye başkanı olmak da ayrı bir gurur olacak bence.

""

D.G: Büyükşehir belediyesinin katkısı yeterli mi?

F.C.S: Tunç Başkan 30 ilçenin 30’una da yetişmek için çok büyük çaba sarf ediyor. Bu dönemi el birliğiyle atlatıyoruz, zor dönemlerden geçiyoruz ama el birliğiyle atlatıyoruz.

‘RES MÜCADELEMİZİ KAZANDIK, KAZANAN DOĞA-TARIM-HALK OLDU’

D.G: En son RES mücadelesini kazandınız.

F.C.S:  Havutçulu'da RES’e karşı mücadelemiz 2 yıl önce başlamıştı. Belediye olarak biz bir dava açtık. Bu ÇED raporunun doğru olmadığına ilişkin olarak. Kazanan doğa, tarım, halk oldu. Biz belediye olarak davamızın arkasındaydık. Dedim ya vicdan-empati-adaletle hareket ettiğinizde sonuç güzel oluyor.

‘EFES SELÇUK’A YAKIŞIR BİR TİYATRO SALONU İSTİYORUM’

D.G: Kalan görev süresi içinde yapacaklarınız, müjdeleriniz var mı?

F.C.S:  5 hedef 50 proje demiştik. Bu projeden birisi çevre düzenlemelerini kapsıyordu. Deprem nedeniyle bir tiyatro salonumuz var, yan çatlakları oluşmuştu. Kullanamıyoruz. Baktığınızda antik dönemde 25 bin kişilik tiyatroya sahip bir kent burası. Şu anda tiyatro salonumuzun olmaması bizim için çok büyük bir hezimet. O yüzden bir tiyatro ve kültür salonu olması önemli. Pandemi sürecini boş geçirmedik. Birim fiyatları, inşaat maliyetleri çok yükseldi ama çok istediğim bir şey. Bir sürü yere müracaat edip, çaba sarf ediyoruz. Onu gerçekleştirmek istiyorum. Büyükşehirden de destek bekliyorum. Tunç Başkan ile de konuştum. Umarım gerçekleşir. Efes Selçuk’a yakışır bir kültür salonu olur diye düşünüyorum. Aynı zamanda İZBAN çıkışından itibaren düzenlenmesi gereken ve o kültür rotasını tamamlamamız gerekiyordu. Onun da projesini satın aldık. Onu da gerçekleştireceğiz. Dönemimin sonuna doğru oh diyebileceğim bir alan oluşacak diye hayal ediyorum.

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP