Demokrasi yok mu? Size ne!

Yavaş yavaş bizim kedi ‘İncir’ gibi oluyorum. O, hep yemek yer, dar alanda kısa paylaşmalar ile dolaşır, sonra da uyur . Benim de ondan çok farkım var sayılmaz artık. Ben, artı düşünmeye çalışıyor, günlük yazımı yazıyor, televizyonda film seyrediyor, kendimce yetmemiş gibi evrilmeye uğraşıyorum , hepsi o kadar.

Şimdi ‘Müskebi ‘ , Bodrum’da, Müskebi kahvede gevrek-peynir- çay kahvaltı yapıyorum. Buraya Zeze’nin , torunum, mezuniyeti için gelmiştim.

Biraz önce kahveye yürürken, İzmir’deki yaşam ortamım ile buranın yaşam karşılaştırmasını yapıyor. Burada, yani Bodrum’da yaşamanın İzmir’e göre daha telaşsız, daha huzurlu olduğuna karar veriyorum. Bodrum ne kadar kalabalık olsa da yaşam köy kokuyor ve daha yavaş.  Oysa İzmir’de hele hafazan Allah İstanbul’da yaşam gürültü kokuyor, her sabah ürkütücü başlıyor benim için.

Gelelim siyasete. Şimdilerde ‘Kılıçdaroğlu Git’ modası var. Yandaşı candaşı herkes bir ağızdan ‘Kemal Go’ diyor. Size ne be kardeşim! Adam dişi tırnağında iki yıldır çalıştı. Kendisine benim bile yakıştırmadığım popülist vaadlerde bulundu. Olmadı. Olmadı. İlkel dürtülerin galip gelmesine rağmen o da azımsanmayacak destek aldı. Hemen de eskimiş, sahibi fiziken ölmüş bir partiyi diriltmeye, kurucunun yaptığı gibi her düşünceye, her renge açık bir merkez demokratik sol bir parti yapmaya çalıştı.

Zor bir işti, olmadı, belki bir dahaki sefere olur. ‘Olmaz’ demek sosyal diyalekte ters değil mi? Sorarım. Şimdi çalışmaya, kurultay hazırlığına başladı. Bakalım bir iki ay içinde var olan demokrasi kadar, ayrılır veya tekrar istenir.

Ülkede olan demokrasi kadar hüküm çıkar.

Ama olmaz, hayır, parti hainleri, parti cahilleri, muktedirin Atatürkçü görünen goygoycuları hep bir ağızdan ‘istifa etsin’ diyor. Ülkedeki yetmez ama olan bu demokrasisine bile razı değiller.

Yani adam bu birikim, bu evrilmişlik, bu deneyimle, bizim ‘ İncir’ veya benim gibi mi olsun.

Bırakın sizde, azıcık demokrat düşünün kurultayı bekleyin vesselam.