0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fatih Portakal ismini herhalde bilmeyen yoktur…

Özellikle benim okuyucularım arasında bir kişi bile yoktur…

Bir anımsatma yapayım:

Fatih Portakal ünlü bir televizyoncu…

Yıllarca ulusal bir televizyonda ana haber bültenini sundu, takipçisinin sayısı da rekor sayıda idi…

Bir gün her gazetecinin, yani medya mensubunun başına gelen onun da başına geldi…

İstifaya zorlandı!

Dikkat edin bakın, hiç ama hiç kimse bizim meslekte ‘kovuldum!’ demez…

Ama bu mukadder sonuçtur…

Son yıllarda ‘Kovulmak şereftir’ diyen meslektaşlarımız da çoğaldı…

Bunun utanç yanı yok!

Utanç yanı olanlar ise kedi gibiler, hep dört ayaküstüne düşerler… Mutlaka ve mutlaka bir yerden nemalanmaya devam ederler…

Bunları da biliyoruz…

İzmir Atatürk Lisesi mezunu Fatih Portakal Seferihisar’a yerleşti. Zaten hafta sonlarını İzmir’de eşiyle birlikte geçiriyordu.

İnsan bir kere ‘Mürekkep’ yalamasın…

Gençliğimizde ‘Gazeteciler için’ bu cümle söylenirdi…

Yani bir daha meslekten ayrılması imkansızdı…

Söylemiştim;

Hiç kimse vazgeçilmez değildir, diye…

Yani Portakal gider, yerine bir başkası gelir.. O da bir süre işi götürür, sonra o da gider, bir başkası gelir…

Tekerlek hep dönmektedir…

Değişim böyledir…

Patronlar bile değişmiyor, hayat sona ermiyor mu?

Fatih Portakal da, bir site kurdu yayın yapıyor, görüşlerini belirtiyor…

Kendi yazılarımı okumayan, kendi programlarını bile izlemeyen biri olarak hiç kimsenin tabii ki Fatih Bey’in de takipçisi değilim…

Ama maillerime bazen internetten görüşleri düşüyor…

Pazar günü ‘Neymiş?’ diye bakacağım tuttu…

‘Ya gerçekten komik!’ diyerek attığı twet’i gördüm…

Fotoğraflı olarak şu bilgiyi de paylaşmış:

‘Cahit Özkan'dan açıklama: Görevimden affımı istirham etmiş bulunmaktayım…’

Yayın tarihi 19 Mayıs…

Cahit Özkan kim?

AKP Grup Başkan Vekili idi…

Yani Başkan kadar güçlü ve kuvvetli birisi…

Ama Araplarla ilgili yaptığı açıklama AKP tarafından ‘Bizimle ilgisi yok, kendi görüşü’ diyerek tekzip görmüştü…

Sonra da ‘Güle güle!’ denildi görevinden alındı…

Aynı medyada olduğu gibi siyasette de, ‘güle güle’ denmiyor…

Ya sağlık sorunlarıyla istifa edildiği belirtiliyor, ya da açık kapı bırakılarak, Reis’e methiyeler düzülerek, yeni haberler bekleniyor, kulis yapılıyor…

Yani bu hastalıktır…

Koltuk sevdasından söz ediyorum…

Ama asıl bu satırları neden yazdığıma geleyim;

Yorumlara gözüm takıldı!

‘Aman Yarabbim!’ dedim…

Meğer Fatih Portakal’ın ne kadar çok takipçisi varmış…

Ya da kendini ne kadar seviyorlarmış(!?)

Neler yazmışlar neler?

Bu isimler doğru mu, ya da ne iş yapıyorlar?

AKP ile ya da birileriyle bağlantıları var mıdır?

Bunu da bilmiyorum…

Ama özetle şunu söyleyebilirim:

‘Amma kuyruk acıları varmış!’

Demek ki, insanlar kendileriyle değil de başkalarıyla ilgileniyorlar…

Muhalif olursun…

Sevmezsin…

Ama böylesi de olmaz ki!

Belli ki, planlı ve programlı bir kitle Fatih Portakal’ın takipçisi…

Bence bundan da memnun olmalı!

Çünkü bu zamanda hiç kimse bu kadar etkili olamıyor ve takipçisi yok…

Özellikle yorum yapanlara hasret kalınan bir dönemde…

Ha sahi bu arada herkes yani Özkan taraftarları yorumlarında Fatih Portakal’a İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun ile ilgili sorular da soruyorlardı, değişik isimlerle…

Sonuç; Patron ne derse o olur!