80 yaşındaki Ahmet Kadıbeşigil’den duymuştum;
‘Acaba, sadece Namazda mı, Allah’ın huzurundayız?
Patron işçisinin hakkını yerken, memur akrabasına torpil yaparken, esnaf müşterilerini aldatırken, inananlar birbirlerine yalan söylerken ve birbirlerinin gıybet ve dedikodusunu yaparken acaba kimin huzurundalar?’
Geçen haftalar içinde İstanbul Valisi kameraların karşısına geçti ve ‘Hırsızlık azaldı, ama elektronik dolandırıcılık iki misli arttı!’ dedi.
Biz de bu konuda halkımızı uyarmıştık.
Düşünebiliyor musunuz, sadece İstanbul’da ‘tele çakal’ denilen telefon dolandırıcılarına her gün 60 insanımız kurban oluyor…
Şöyle böyle değil, en azından 200 bin lirasını kaybediyor vatandaşlarımız, rakam aklımızın alamayacağı kadar büyük rakamlara ulaşıyor.
Şimdi 3 savcıdan oluşan özel bir büro kuruluyor, asayiş şubesi, yankesicilik ve dolandırıcılık büro amirliğindeki polislerle doğrudan irtibatlı olacaklar, olaylara anında müdahale edilecek.
Diğer türlü, yani yazışmalardan yararlanan hırsızlar, dolandırıcılar izlerini kaybettiriyorlardı.
Umarım İzmir’de de Başsavcılık bu konuyla özel olarak ilgilenir.
Yani ‘özel büro’ kurulur…
Bir anımsatma yapayım, işin önemini daha iyi kavrayabilmek için;
‘Milletin malını çalanın cenaze namazını peygamberimiz kıldırmamıştı.’
Madem Hazreti Peygamberimizden söz ettik, konuyu derinleştireyim, bir başka dolandırıcılardan söz edeyim:
Önce bizden uzaklara gideyim;
Charles Darvin, kitaplara geçen konuşmasında bakın ne demiş?
‘Seni Cennet vaadiyle kandırıp fakirliğe mahkum edenlerin hayatlarına
bir bak; bu dünyada Cenneti yaşadıklarını göreceksin!’
Vay namussuz Avrupalılar!
Allah’tan bizim Mustafa Kemalimiz var!
Falih Rıfkı Atay, ‘Gazi’ ve ‘Gençler’ için şunları söylemişti:
‘Gençler, bizim çektiklerimizi çekmemek ve bu halka çektirmemek için, siz de Atatürk’ü unutmayınız!
Mustafa Kemal bizimdi, Atatürk sizindir!’
Bir düşünürümüz ne demişti?
‘Kimse çocuklarına büyük banka hesapları bırakmak için uğraşmasın!
Çocuklarını Atatürk vicdanı taşıyan adam yapmak için uğraşın!’
Önceki yazılarımda, Amerikalı tarihçiden söz etmiş ve Türk neslini Atatürk’ün koruduğunu anlatmıştım.
Buna bir ekleme yapayım:
Biz Türkler, mülteci olarak başka ülkelere göç etmeyen tek milletiz.
Türkler savaş çıktığında ya toprağında can verir, ya da sancağını dikip bir devlet kurar….
Bunu da sahte, çakma tarihçilerden değil de, bir de belgeleriyle birlikte İlber Ortaylı hocamızdan dinlemenizi öneriyorum.
Başbuğ Alpaslan Türkeş’in bile partisinin genel kurulunu ‘Memleket Şairi’ Nazım Hikmet’le açtığı günü hatırlayan biri olarak, Nazım Hikmet’in şu sözlerini de anımsatmak istiyorum:
‘Esas olan sadece yaşamak değil, insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır.’
Bu sözlerinden önce Nazım Hikmet şöyle demiştir:
‘Alçaklığın, hainliğin, ikiyüzlülüğün, p..’luğun, kısacası tüm kokuşmuşluğun at oynattığı bir dönemde yaşamdan zevk alabilmek ancak zayıfların bahtiyarlığıdır.
Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek öpmeden yaşamaktır, esas olan!’
Biz Türkler işte böyleyiz…
Ama düşmanlarımız ne düşünüyor?
İşte bir örnek;
‘Türklerden kurtulduğumuz gün İslam ve Arap dünyası Muzaffer olacaktır.
Türklerden kurtulmak için Hristiyanlarla işbirliği yapmalıyız!’
Tarihe geçen bu sözleri de, bir zamanlar hangi hadsiz söyledi dersiniz?
‘Kardeş’ diye bildiklerimizden ya da sandıklarımızdan biri, Mekke Şerifi Hüseyin Bin Ali!…
Bu bilgi de bir kenarda dursun…
Bu kişiye ve bu kafada olanlara, en güzel cevabı, Mili Şairimiz, büyük edebiyatçımız Mehmet Akif Ersoy şöyle vermiştir:
‘Eğer İslam’dan maksat Kuran’sa, ortada İslam diye bir şeyin olmadığını söylemek durumundayız.
Çünkü Kuran bugün göklere çekilmiş ve yeryüzündeki İslam’ın onunla ilgisi kalmamıştır!’
M.Akif Ersoy gibi bir düşünür böyle söylüyorsa dikkat etmek lazım…
Prof. Dr, Yaşar Nuri Öztürk ise şöyle demiştir:
‘Atatürk mirasının Arab’ın petrolünden çok daha güçlü ve kalıcı olduğu anlaşılmıştır.
Batı Türkiye’nin elinden işte bu imkânı almak istiyor.
Ilımlı İslam oyununun amacı budur!’
Yazımı iki düşünürün sözleri, anlatımlarının özeti ile bitirmek istiyorum:
İbn Rüşd şöyle demiştir:
‘Cehaletin yaygın olduğu toplumlarda, din ticareti en karlı kazançtır.
Bir cahili kullanmak istiyorsan, batıl meseleleri dini bir kılıfa koyman yeterlidir.’
Din hocalarına büyük saygıda bulunan, Müslümanlığın en önemli destekçilerinden olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle demiştir:
‘Softalar bize ‘dinsiz’ demişler, hamdolsun!
Kula kul olanın dininden değil, Allah’ın dinindeniz!’
YORUMLAR