Sevgili Dostlar;
Dostluk çınar ağacı gibidir.
Meyvesi olmasa da, gölgesi yeter!
Mühim olan ‘Şeytan’ gibi insanlardan uzak olmamızdır.
Bu kişiler ya da kişilikler dini kitaplarda da belirtilmişlerdir.
Şimdi size kutsal kitabımızdan birkaç örnek vereyim:
Kuran’a göre Şeytan’ın özellikleri şöyledir:
Sinsi ve yalancıdır. (İbrahim Süresi 22.a), İnsanlara korku vermeye çalışır. (Al-i İmran Süresi -175), Müminlerin arasını bozmaya çalışır. (İsra süresi- 53), İnsanları sözde onlara iyilik yaptığına ikna etmeye çalışır. (Araf -20), Allah’ın adını kullanarak saptırmaya çalışır. (Fatır s. – 5), Yalan vaatlerde bulunur. (İbrahim s.- 22), Kuruntulara ve kuşkulara düşürmeye çalışır. (Nisa S. – 119), Fakirlik korkusu vermeye çalışır. (Bakara süresi- 268), Kibir vermeye çalışır. (Said S.-74), Gösteriş için ibadet etmeye teşvik eder. (Nisa-38), Duygusallık telkini yapar. (İsra s. – 64), Detaylara daldırır. (Bakara s. – 67).
İşte Şeytan budur…
Yani içimizdeki, çevremizdeki ‘Şeytan gibi’ insanlara çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Her zaman söylüyoruz;
‘Şüphe bizi doğruya götürür!’
Okuyan, sorgulayan, inanan doğruyu bulur.
Küçük bir örnek vermek istiyorum:
Bir dost toplantısında AKP yandaşı bir arkadaşım, televizyonlardan tanıdığımız CHP’li bir siyasetçiden laf açtı.
‘Biliyorum’ diyerek onun çaycılık yaptığını ve buradan sayısın akaryakıt istasyonu sahibi olduğunu, 391 tane apartman dairesi olduğunu iddia etti.
Hatta, bir noktada ‘Mafia’ olduğunu ima etti, gençliğinde kendisi gibi olanlarla para tahsilatı yaptığını da sözlerine ekledi.
Merak ettim ve ‘google amcaya’ sordum…
Meğer olay sosyal medyada bazıları tarafından yayılıyormuş…
Kendisi de öğrenmiş ve ‘Bir tanesini ispat etsinler, hemen politikadan çekileceğim. Hepsi yalan’ diyor ve bir noktada mal beyanını açıklıyordu.
Yani ‘Şeytani’ bir oyun oynanıyordu üzerinde…
Okumasaydım, araştırmasaydım, gerçeği öğrenemeyecek ve ‘Ciddi ciddi’ konuyu anlatan bu arkadaşımıza inanacaktım…
Zaten olayı anlatınca, ‘Allah, Allah hiç ummazdım…’ demiştim…
Belli ki onu da aldatmışlar ve inandırmışlardı…
Düşünün o kadar etki altında kalmış ve bizi de bıraktırmıştı…
*- AHLAK BOZUCULAR
Geçenlerde sabah kadın programlarından söz etmiştik…
‘Yeter!’ diyen okuyucularımızdan Nuran Hanımı anlatmıştık.
Ona bir destek de Sevim Dokuzkardeş’den geldi…
Kısa ve öz şöyle diyor Sevim Hanım;
‘Aynen katılıyorum!
Sabahları, hiç verisi olmayan kadın programları ve mahkemelerin görevlerini yapmaya çalışan programların oto kontrol değil kaldırılmasını istiyoruz!’
Herhalde yetkililer vatandaşların bu istek ve dileklerini dikkate alacaklardır.
*-BİR YAYA GEÇİDİ YAPILMALI
Adını yazmayı unutmuş bir Karşıyakalı okurum, her gün yüzlerce yaya ve bisikletlinin geçtiği yol olan 1671 sokaktan söz ediyor.
İZBAN hattından sahile kadar uzanan güzergâhta tek bostanlı köprü geçişinin bulunduğu yerin sorunlu olduğunu belirten okuyucumuz, ‘Sadece zeminin boyanması yeterli’ diyerek ilgililere duyurmamızı istiyor.
*- KIRIK CAMLAR TEORİSİ
Tuna Bey yaşadığı kentin ana caddelerinden birinden görüntü göndermiş ve ‘Düşündüren manzaralar’ adını vermiş…
Şöyle devam ediyor, Tuna Bey;
‘Bu görüntüler, ‘Kırık camlar’ hakkında yapılan bilimsel makalelerde neler söyleniyor.
İnsanları suça iten faktörler ve suçu engelleyen durumlar üzerine ortaya konmuş bir teoridir, ‘Kırık Camlar Teorisi!’
Yani;
‘Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış’ ve ‘Yasalara aykırı davranış, cürüm’ olarak açıklanmaktadır.
Philip Zimbardo şu sonuca ulaşır:
‘İlk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek.
Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!’
‘Bir penceresinin kırılması ve tamir edilmemesi durumunda yakında tüm pencerelerinin kırılacağı’ anlamındadır ve ‘ne istersen yap çünkü kimse umursamıyor!’ sinyalini vermektedir.
Sonuç;
Bakımsız bir çevre, terkedilmiş binalar, duvar yazıları, çöp yığınları bölgenin izlenmediği ve orada yaşayanların sorumsuz davrandıkları sinyalini vermektedir.
Önemli olan kırık camlar değil, ilettikleri mesajdır…’
Türkçesi ‘Sinek küçüktür ama mide bulandırır!’
News
