DOLAR 32,5778 0.18%
EURO 35,0597 0.24%
ALTIN 2.458,320,95
BITCOIN 1959650-4,32%
İzmir
30°

AÇIK

üst menü altı

TEHLİKE KAPININ ARKASINDA

ABONE OL
3 Ekim 2022 10:11
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Demokrat Gündem Gazetesi kurucu yöneticisi Halide Demir Polatlı bu hafta ‘Bir Buçuk Derece’ adını verdiği ‘postcast’ yayınında yine ‘iklim krizini’ ele aldı.

Konuğu İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Öğretim Üyesi Afra Gürlüler’de belirttiği gibi ‘iklim krizi’ çok bilinen bir kavram değil.

Uzmanlar, yetkililer konuşuyor, toplantılar yapıyor ama nedense benim de görüşüm, ‘resmi törenlerde’ olduğu gibi vatandaşlarımız bu konudan uzak.

Yaşamımızın, yadsınamaz bir gerçeği olarak iklim krizini yaşıyoruz ama bir bütün olarak bir türlü ilgilenemiyoruz.

Bildiğimiz belediyeleri ya da yetkilileri suçlamak o kadar.

Halide Demir Polatlı’nın belirttiği gibi eğer gerekli önlemler alınmaz, gerekli bilgilendirmeler yapılmazsa gezegenimizin sonu dolayısıyla canlıların da sonu olarak görülüyor.

Yine ‘postcast’ da Gazeteci Halide Hanım’ın, bir uzmanın, bilim insanının değişini şöyle dillendiriyor:

‘Eğer Karbon salınımı kontrol altına alınmazsa, 2020’de doğan bir çocuğun, 1960 yılında doğan bir çocuğa göre 7 kat daha fazla aşırı sıcaklıklarla mücadele etmesi gerekiyor!’

Gerçekten bu çok şaşırtıcı ve düşündürücü bir durum.

Yine; 60 yaşında olan dedesinden, üç kat daha fazla sel felaketini, iki kat daha fazla kuraklık ve aşırı hava sıcaklığını yaşayacak, tanıklık edecek!’

Öğretim Üyesi Afra Gürlüler, bunlara ilave olarak şöyle diyor:

‘Bilim insanları uyarı görevlerini yapıyor, ancak büyük devletler, örneğin Amerika bu konuda hukuki önlemleri almıyor.’

Nüfusun artışı, tüketimin artması, reklamların artması ve büyük şirketlerin algı operasyonları bu durumu tetikliyor.

Mücadeleler, genele bakıldığında ‘bireysel’ kalıyor.

Açıkçası; devletler ve hükümetler, bazı güçlü kişilerin, firmaların etkisi altında kalıyor.

Ben daha açığını söyleyeyim,

‘Benden sonra tufan!’ diyorlar…

İstenen şu;

2 bin 100 yılına kadar mutlaka ve mutlaka küresel derece 1,5 derecede tutulmalı, yoksa bazı kitap ve filmlerde olduğu  gibi ‘felaket’ yaşanacak.

Yani 2 bin 100 yılına kadar, karbon emisyonundaki bu oran 2 derecenin altında, örneğin genç gazeteci Halide Demir Polatlı’nın araştırmalarına göre etki dörtte bir oranını düşürülebilecek.

Paris İklim Anlaşması zaman zaman gündeme geliyor.

Ama o da bizim ‘İstanbul Anlaşmasına’ benziyor, benzetilmeye çalışılıyor[Mh1] .

İzmirli Akademisyen Afra Gürlüler, bu sıcaklığı durduramadığımız takdir bizi, daha doğrusu çocuklarımızı bekleyen sorunları şöyle dile getiriyor:

Birincisi çocuklar bizim yani anne ve babalarının yedikleri hiçbir şeyi yiyemeyecek, çocuklarınız sizin bizim yüzdüğümüz denizlerde yüzemeyecek, çocuklarınız mı, çocuklarımız mı yoksa torunlarımız mı ne diyeceğiz sonucu söyleyeyim; Bizim içtiğimiz suyu bulamayacak…

İleride su savaşları görülecek…

Su yok, daha da kötüsü temiz hava da yok!

İleriye baktığımızda ne görüyoruz;

Onu da aktarayım;

Enerji krizi zaten kapımızda, kıtlık başlayacak, karbon salınımı olarak adlandırılıyor ama bu hava, su ve toprağı kaplıyor…

Dört mevsim diye bir şey kalmayacak, yaşanmayacak!

Ani hava değişimleri yaşanacak!

Nasıl mı?

Sıcaklık 40 derece iken bir anda değişecek dolu yağacak…

Yine Akademisyen Afra Hanım’ın anlattığına göre, yağmurun taşıdığı kirlilik toprağın bozulmasına neden oluyor…

Bu konunun önemini ‘kar helvası’ yapan ve satanlar çok iyi bilir.

Söyledikleri şudur;

‘İlk yağış mutlaka zararlıdır!’

Yani yağış, ama kar, ama yağmur temizliği getirmez.

Bunu ev hanımları camlarının kirlenmesinden çok daha iyi bilir ve anlarlar.

Bugünlerde gördüğümüz gibi bu durum iklim göçmenliğini, kuraklığı, fakirliği de beraberinde getiriyor.

Yine bu sohbetten öğrendiğime göre, bundan en fazla çocuklar kadır kadınlar da etkilenecek.

En fazla ve öncelikle etkilenecek iki bölge var biri Kuzey Afrika, diğeri de Ortadoğu ülkeleri… Bu şu demek, yakında ‘iklim’ nedeniyle milyonlarca insan geçiş yolu olarak, şimdi de olduğu gibi Türkiye’yi kullanmak isteyecekler.

İran’da bir göl kurudu…

Bizde de Gölmarmara gölü yakın zamanda kurudu…

Geçenlerde bir konser kuruyan gölde yapıldı.

Şimdi Manisa’nın bu ilçesinde göçerlerle yerli halk arasında ‘toprak kavgaları’ yaşanıyor.

Bilmem bir parça da olsa sıkıntıyı anlatabildim mi?

Bin Halide Demir Polatlı ile Akademisyen Afra Gürlüler’in ‘Postcart’ sohbetinden özetin özetini paylaşmaya çalıştım. En iyisi mutlaka ve mutlaka görüşmeyi internetten dinlemek…

 

( https://open.spotify.com/episode/4dTTPzyLo4eXHcIZgirK37)

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP