Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

BÖYLE Mİ OLMALI?

Şehircilik Bakanı Murat Kurum, yandaş medyaya özel açıklama yaptı.

Bakan Murat Kurum, 30 Ekim 2020 depremin ardından İzmir’i yeniden imar ve inşa etmek için çalışmalara başladıklarını söylüyor.

Madalyonun tek yönünden bakarsanız, mutluluk saçıyor açıklamaları…

Ama bir de diğer yandan¸ canlarını, mallarını, her şeylerini birkaç saniyede kaybedenleri düşünen mi var?

Herkes ‘Vah…vah!..’ deyip geçiyor.

Bakın ben size gerçeği anlatayım;

Şehircilik Bakanı Murat Kurum hafta başında ‘İzmir’i yeniden inşa etmek için çalışmalara başladık!’ dediği saatlerde ne oldu?

Hani yıkılan, herkesin ezberlediği Rıza Bey apartmanı var ya, o apartmanın daire sahiplerine şu tebligat yapıldı:

‘Bakanlığımız tarafından ilk çalışma buradan başlatılıyor!’

‘Güzel!’ değil mi?

Ama bir de devamına bakalım;

TOKİ (Daha doğrusu Rönesans Holding) tarafından yapılacak inşaatlar iki kat düşürülerek 6’şar kat üzerinden inşa edilecek!’

160 metrekarelik daireler, hak sahiplerinin kayıpları olmaması için, binanın tamamı (1 artı 1) olarak bitirilecek.

Yani 100 metrekarenin çok altında…

Mal sahibinin kaybını düşünün…

Hayatı boyunca çalışmış, ailesinin katkısıyla içine sinecek bir daire almış kişi bir anda içindeki eşyaları ile birlikte kaybettiği dairesinin yerine gecekondu büyüklüğünde bir konutun sahibi oluyor…

Bu kadarla kalsa, öpsünler başlarına koysunlar…

Ya katkı payları…

En azından 300- 400 bin lira…

Belki ‘Banka kredileri’ sağlanacak bu bağrı yanık insanlarımıza…

Peki çoğu ileri yaştaki bu insanlarımız bu kadar maddi yükü nasıl karşılayacak, ya da altından kalkabilecek…

Çoğunluğu ya emekli, ya da çalışmayan kişiler…

Söylenen şu:

Ev sahipleri değil, müteahhitler düşünülüyor…

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni örnek almalarını öneriyorum;

AKP döneminden kalan kentsel dönüşüm sırasında bazı müteahhitler tarafından dolandırılan binlerce kişinin sorunu çözülürken,  yerleşim alanına göre, kat hesapları da yapılıyor…

Ya onlara ayrıca yeni durumlarına göre karşılıksız başka yerde daireler veriliyor, ya da kat sayısı arttırılıyor…

Bu konuda geniş bilgi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin şehircilik uzmanlarından öğrenilebilir.

Yani hiç kimsenin bir kuruşu da kalmıyor, gözleri geride de bırakılmıyor.

Zaten bizim ünlü sözümüz değil mi; ‘Mal canın yongasıdır?’

‘Tapu delinmez!’

Kimin elinde nasıl tapusu varsa, aynısını bizim büyük devletimiz aynı şekilde hak sahiplerine vermelidir.

Bilmeyene hatırlatayım;

Bir kilometrelik alanda sayısın gökdelen var…

Bugünün teknik imkanları ile ister onların tabanlarında olduğu gibi bataklık olsun, isterse deniz, isterse başka zemin…

Gökdelen bile dikilir hem de ‘gelecek yıl’ sözü ağızdan çıkmadan…

Ama hak sahiplerine ‘Kabul ediyorum’ ya da ‘Biz böyle istedik’ şeklinde matbu kağıtlar imzalatmak bilmiyorum ne insanlığa ne de hukuka, adalete sığar mı?

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

four − two =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ