Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

23 NİSAN’DA YARI FİYATINA YOLCULUK

Bildiğim kadarıyla şimdi Muğla’nın Datça ilçesine yerleşen Sedat Kaya, uzun süre Spor Yazarı ve televizyon yapımcısı Şansal Beyin kadrosundaki ekipte görev yaptı.

Emekli olunca sporun dışında hatıralarını yayınlıyor, derlemeler yapıyor.

Bazıları gibi yıldızları parlatıp, sahtekârlık ve para peşinde koşmuyor.

Sedat Kaya’nın bazı yazılarına tesadüfen ulaştım ve keyifle okudum.

İlginç buluşları ve görüşleri var.

Örneğin Denizli Ekspres Gazetesi’nde Kadriye Sözeri’nin haberinden yararlanarak aşağıdaki yazıyı kurgulamış.

‘Bir çiftçi traktörüyle tarlaya adalet yazıyor.

Başka bir çiftçi mikrofonu eline alıp milyonların yüreğinden geçen sözleri haykırıyor.

‘Bu düzen böyle gittikçe açlıktan, sefaletten, beceriksizlikten kurtulamayacağız.’

Biri Denizli’nin Çal Ovası’nda toprağa harf harf ‘ADALET’ işliyor.

Diğeri Yozgat bozkırında kurak yüreklerin suskunluğunu parçalıyor.

İkisi de aynı çığlığın yankısı.

Topraktan gelen bir isyan bu.

*- ‘SESSİZ ÇIĞLIK’ GİBİ

Kazmayı, sabanı bırakıp sözü, sesi, simgeyi kuşanan bir halkın sessiz ayak sesleri.

Toprağa eğilen baş, artık sadece ürün için değil; adalet için de eğiliyor.

Emeğin, alın terinin, yoksulluğun gölgesinde büyüyen öfke artık susmuyor.

Çünkü toprağın sabrı kalmadı.

Üreticinin umudu tükeniyor.

Ve toprak, dile geldiğinde harf harf ADALET yazıyor.

Yozgatlı çiftçi Abdullah Ceyhan’ın sözleriyle titreşen bu coğrafya, şimdi Denizli Çal’da Erdinç Hayta ile yeni bir yankı buluyor kendine.

Bu, sadece bir traktörle yazılmış kelime değil…

Bu, milyonların bastırılmış sesinin harf harf isyana dönüşmesidir.

Toprak, sessizdir ama unutmaz!

Sedat Kaya böyle diyor, köylünün halinden edebiyat yapıyor, güzelce…

Demek ki, yıllarını birileri daha doğrusu çoğunluk gibi boşa geçirmemiş, sözcükleri konuşturmayı yeğlemiş…

*- SUS PUS DEĞİLLER

Bunca yıl gözardı edilen, borçla terbiye edilen, oyla susturulan çiftçiler artık susmuyor.

Çünkü adalet sadece mahkeme salonlarında değil, tarlada da aranıyor artık.

Çünkü mahkeme kürsüsü kadar anlamlıdır bazen bir çiftçinin traktör izi.

Bugün Denizli’den, Yozgat’tan, Trakya’dan, Çukurova’dan…

Her yerden yükselen ortak bir çığlık var.

‘Bu toprağın adaleti eksik ve biz artık bu adaleti kendimiz yazacağız!’

Topraktan gelen çığlık, büyüyor.

Adalet şimdi toprakta filizleniyor.

Sedat Kaya birkaç tane daha tarım ve üretici ile ilgili yazılar yapıp dertlerine değinirse eminim ünlü tarım yazarlarının yanında adından söz ettirir.

*- TAŞ ÇIKARTIRCASINA

Meryem Fidancı arka arkaya, neredeyse ‘sayısız’ diyebileceğim kadar çok mesaj atmış.

Her biri birbirinden önemli.

Az önce belirttiğim Sedat Kaya’nın da önemli takipçisi olmalı ki, onun kaleminden çıkmış birçok ‘güncel’ olay irdelenmiş.

Belirtmeye çalıştığım gibi ‘Spor Yazarı Sedat Kaya’ inzivaya çekildiği Datça’da konuları ele almış, bilgi ve tecrübesini, uzun süre yaptığı editörlük hünerine sözcükleri de yerinde kullanarak birer eser yaratmış.

İlk dikkatimi çeken, ‘ilginç’ yazılarından birinin başlığı da şöyle idi:

‘Köpekbalığı Sessizliği!…’

Bu başlık aklıma, ‘Kuzuların Sessizliği’ ni (The Silence of the Lambs) getirdi.

Benim gibi bilen çok kişi vardır.

Bizimkiler ‘mizahını’ bile yaptılar, taklit ederek.

*- PSİKOLOJİK GERİLİM FİLMİ

‘Kuzuların Sessizliği’, Thomas Harris’in aynı adlı romanından uyarlanan ve 1991 yapımı psikolojik gerilim filmidir.

Yönetmen Jonathan Demme, başrollerde ise Jodie Foster ve Anthony Hopkins yer alıyor.

Film, FBI stajyeri Clarice Starling’in, tehlikeli bir seri katil olan Buffalo Bill’i yakalamak için eski psikiyatrist ve yamyam seri katil Hannibal Lecter ile yaptığı zihin oyunlarını konu alıyor.

Bu film, En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dallarında Oscar kazanan üç filmden biri olarak sinema tarihine geçti.

Ayrıca, Hannibal Lecter karakteri korku ve gerilim türünün en ikonik figürlerinden biri haline geldi.

Sedat Kaya’nın, ‘Köpekbalığı Sessizliği’ başlıklı yazısı bana bir de, o kadar ünlü olmasa da, ‘Kurtların Sessizliği’ni anımsattı.

Sezgin Şen’in, ‘Kurtların Sessizliği’ adlı bir şiiri var ve Mehmet Ali Vurmak tarafından yazılmış bir kitap da mevcut.

*- PEK HAYRA DEĞİL

Olay yeni galiba…

Datça’nın kalbi Sevgi Yolu’nun ucunda, Mercan Cafe’nin önündeki sığlıkta sıra dışı bir doğa sahnesi yaşanmış, görgü tanıklarına göre.

Görüntüleri de var.

İki dev köpekbalığı, dalgaların nazlı salınımı eşliğinde çiftleşirken görüntülenmiş.

Tam bizler ‘doğum normal mi, sezaryen mi olmalı?’ tartışmasını yaparken, önümüze bir de Datça’daki köpekbalıkları çıktı.

Bu da bana ‘Van gölü canavarını’ da anımsattı.

Reklam için tüm kent valisinden belediye başkanına kadar elbirliği içinde, sözleşmiş gibi ‘gördük’ diyerek dikkatleri üzerlerine toplamışlardı.

Ama bu bilgilendirme, özellikle yaz sezonu gelirken pek hayra değil.

Farklı görüşler var.

*- HÜKÜMET DÜŞMÜŞTÜ

‘köpekbalığı’ kelimesi bile insanda içgüdüsel bir ürperti yaratmaya yetiyor, Sedat Kaya’nın ifadesine göre.

Yaz sezonu geliyor ve insanlar tedirgin.

Şeffaf bilgiye, bilimsel açıklamaya, sakinleştirici bir kamu duyurusuna ihtiyaç var, diyor.

Benim dikkatimi çeken halkın konuya bakış açısı.

Yani ciddiyet yok.

Zaten zeytinden ve bademden herkes zengin olmuş.

Turizm kaçıncı planda bilemiyorum.

Bir ara yazmıştım, Datça’da nasıl sözde ‘badem taciri’ olarak kendimi tanıttığımı ama asıl hedefim olan, kabinenin yani Hükümetin düşmesine neden olan zamanın İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güzel’in saklandığı bu doğa cennetinde deniz banyosu yaparken fotoğraflarını çekmekti.

Yerel, bölgesel ve ulusal tüm medyayı atlatmıştım.

Hatta Hürriyet’in muhabiri, belediye başkanlığı da yapan Erdal İzgi, ‘Hayatımın tek kazığını senden yedim, göz göre göre!’ sözleri hala kulaklarımda güncelliğini koruyor.

*- VATANDAŞ NE DİYOR?

Şimdi de belirttiğim gibi, köpekbalığı haberini, kendilerine özgü değerlendiren, güncelleştiren ve hatta mizah konuş yapanların görüşlerini paylaşayım.

Bakalım siz bu konuda ne diyorsunuz, içinizdeki, beyninizdeki gizli cevherleri ortaya çıkaracak mısınız?

Medet Bilgin, bir arkadaşına şöyle yanıt veriyor:

‘Elbette doğaya ve canlıların yaşama hakkına saygı duyulmalı hatta insani sorumluluk olarak görülmeli.

Ancak ‘Deniz onların, Sokaklar kedi ve köpeklerin’ diyerek soft bir yaklaşımla doğanın vahşi ve yırtıcı yönünü de görmemezlikten gelmemeli…’

Uschi Alev; …Ama önlem başka bir şey; dünyanın her yerinde olduğu gibi. İnsanlar dikkatli olmak zorunda, bunun başka bir önlemi yoktur denizin canları bunlar…

Belediye tarafından bir levha konmalı, ‘Dikkat Köpek Balığı Var!’ gibi,,,

Sonuç; İnsan korkar ve aklıyla çare arar.

Sorgular.”

Nami Temeltaş: ‘Balık da olsa köpek olduğu için belediyenin toplayıp barınağa koyması gerekir,,,’

Erdağ Karakuş: ‘Aslında köpeklerin yüzde 90’ı ısıran cins olmadığı halde bu balığa niye ‘köpek balığı’ adı verilmiş? Anlamak mümkün değil. ‘Kurt balığı’ falan deseler daha uygun olurmuş. Zaten Köpek balığının da yetersiz kaldığını görüp birer hayvan daha eklemeli…’

*- ŞİMDİ NE YAPACAKLAR

Azim Karaman; ‘Denizi, yüzmeyi seven ancak sokaklarda köpek görmek istemeyenler şimdi ne yapacaklar? Onlar da doğal yaşamın bir parçası.

Belediyeye şikayet etsinler, Belediye yapmazsa CİMER var,,,’

Ismican çiftçi; ‘İnsanımız harika!…’

Özgür Çetin; ‘Datça’da dalışlarım esnasında iki defa karşılaştım bu boy köpek balığıyla.

Uzman olmadığım için, bunun ve karşılaştığım köpek balığının cinsini bilmiyorum.

Ama bir saldırıya uğramadım.

Tabiki bu saldırmaz anlamına gelmiyor.’

Yalnız Denizci; ‘Aslında köpeklerin yüzde 90 ı ısıran cins olmadığı halde bu balığa niye köpek balığı adı verilmiş anlamak mümkün değil.

Kurt balığı falan deseler daha uygun olurmuş.

Zaten Köpek balığının da yetersiz kaldığını görüp birer hayvan daha eklemişler.

Balina Köpek Balığı, Kaplan Köpek Balığı, Boğa Köpek Balığı, Somon Köpek Balığı….

Yakında şunlar da eklenir büyük ihtimal:

Yunus Köpek Balığı, Hamsi Köpek Balığı, Orkinos Köpek Balığı, Orfoz Köpek Balığı ve tabi ki en ilginci: Köpek köpek balığı…’

Ismican çiftçi; ‘Doğa da kıyıların talanına sessiz kalamadı, Köpekbalıklarını gönderdi.’

Erdağ Karakuş; ‘Ben konuştum, sadece şezlonglu yerlerden denize girenlere ‘hafif kıtlayacağız!’, halk plajından veya şezlong olmayan yerlerden denize girenlerden ‘uzak duracağız!’ dediler.

Bir de; milletin denize girdiği yerden olta atıp, milletin gözüne burnuna iğne takılma riski yaratanlarla, iğneyi misinayı denizde plajda kayada bırakanlar, ‘denizde karşımıza çıkmazsa iyi olur!’ dediler.

Sorun yok yani…’

Bu arada, bir iki isim yazanlar, köpek balıklarınnın bunların başını kıtlamalarını istediklerini yazmışlar, bu da benim değil, yetkililerin işi, bu nedenle bu kısmı da atladım, geçtim…

‘Kıtlama’ sözünü hangi anlamda kullanıyorlar pek çıkaramadım.

Sezai Okumuş; ‘En çok teşhis koyanlar, konunun uzmanı olmayanlardan geliyor, her konuda olduğu gibi…’

Ayşe Dovan; ‘Mekanın sahibi onlar, yapacak bir şey yok… Yaz kış yüzüyoruz, Datça’da bizim için sezon hiç kapanmıyor ki…’

*- DOBİDOB EĞİTİM OTOBÜSÜ

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin geleceğin mimarı çocuklar için geri dönüşüm bilincinin oluşturulması amacıyla hazırladığı Mobil Eğitim Otobüsü Projesi: Dobidob Eğitim Otobüsü’nün tanıtımı yapıldı.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Emin olun bu otobüs gezdikçe farkındalık yayacak, iyiliği çoğaltacak. Bu kentte çocuklar yalnızca oyun oynayarak büyümesin, aynı zamanda yaşadıkları dünyayı koruyarak büyüsünler istiyoruz” dedi.

*- DÖNÜŞÜMÜN İLK ADIMI

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Sadece bir otobüsü değil, bir umudu, bir hayali ve bir geleceği siz değerli çocuklarımıza armağan ediyoruz. Mobil Eğitim Otobüsümüz, Kolektif Hareket Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında gençlerin emeğiyle, depremzede çocuklarımızın hayalleriyle tasarlandı.

Bu otobüs, oyunla eğitimi birleştiren 5 aşamalı bir deneyim sunarken, aynı zamanda çevreye duyarlı bir yaşamın da kapılarını aralıyor. Otobüsün tasarımında yalnızca çocukların hayal gücü değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik esas alındı.

Plastik, cam, metal ve kâğıt atıkların ayrıştırılması, geri dönüşümün önemi, çocuklarımıza küçük yaşta ekolojik farkındalık kazandırmak için bu modülün önemli bir parçası haline getirildi. Çünkü biliyoruz ki; geleceğin temiz havası, bugünün bilinçli çocuklarıyla mümkün olacak” dedi.

*- ‘İZBAN’IN SAHİBİ BELLİ OLSUN’

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, TCDD ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 50 ortak olduğu İZBAN’ın ya Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na ya da İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi gerektiğini söyledi.

Konu ile ilgili Bakan Abdülkadir Uraloğlu ile görüştüğünü kaydeden Tugay, İZBAN ile ilgili yaşanan sıkıntıların bu şekilde çözüleceğini kaydetti.

İZBAN ile ilgili bazı sorunların olduğunu söyleyen Tugay, “İZBAN çift başlı bir yönetime sahip.

Geçen yıllarda bütün yük İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin üzerine yıkılmış.

Nerede ne iş varsa, Büyükşehir yapıyor.

Üstüne Devlet Demiryolları’na (TCDD) her ay rayları kullandığı için ciddi kira ödüyor.

Sadece bir yılda yüzde 300 kirasını artırmış.

Arkadaşlarım önemli bir araştırma yaptı. Seferlerdeki aksamaların yüzde 95’inde Devlet Demiryolları’nın hatalı olduğunu objektif şekilde belirledi. Biz bunu değiştireceğiz.

Biz kendimiz bir metro yapsaydık kardaydık ve daha iyi hizmet veriyorduk.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu ile görüştük. İZBAN’ı ya kendilerinin almasını ya da bize devretmelerini istedim.

Bunun sahibi belli olacak” dedi.

*- ENSEMBLE FEVERİSH MUSİC

İzmir’li korno sanatçısı Zafer Yümlü’nün “Dört Korno için Anadolu Ezgileri” Dünya’da büyük ilgi görüyor. Uzun yıllardır Türk kültürünün tanıtımı ve kültürlerarası farkındalık projeleri gerçekleştiren sanatçının “Dört Korno için Anadolu Ezgileri” adlı kitabındaki eserler dünyanın pek çok ülkesinde seslendiriliyor.

Zafer Yümlü’nün Köroğlu düzenlemesi, geçtiğimiz günlerde Kolombiya Ulusal Senfoni Orkestrası solo kornocusu Dante Yenque tarafından seslendirilerek bir klip çekildi.

Dünya müzikleri hakkında araştırmalar yapan Yenque, Köroğlu’nun farklı ritmi ve gösterişli müziğinin ilgisini çektiğini belirtti.

İzmir’in Bayındır ilçesine bağlı Lütuflar köyünde yaşayan Zafer Yümlü, Anadolu kültürü ve müziğinin eşsiz bir zenginlikte olduğunu belirterek kitabının Türk kültürü ve müziğinin tanıtımı konusunda çok önemli bir eser olduğunu belirtti.

“Dört Korno için Anadolu Ezgileri” adlı kitap dünyaca ünlü İskenderiye Kütüphanesi envanterinde bulunuyor.

Zafer Yümlü, önümüzdeki aylarda İskenderiye Kütüphanesi’nde Türk müzik tarihi konusunda bir seminer gerçekleştirecek.

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 × two =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER