Kahreden, kahrolasıcı haberi aldığımda beş şehidimiz vardı.
‘Allah kahretsin!’ diyerek sıkıntımı belirttim.
3 de ağır yaralımız vardı.
Tahmin etmişsinizdir, Pençe- Kilit operasyonundan ‘İçimizi yakan haber gelmişti!’
Milli Savunma Bakanlığı’nin bilgisine başvurdum;
Beş değil altı şehidimiz vardı.
Üç ağır yaralımızdan birini de kaybetmiştik.
Her zaman olduğu gibi, ‘Bizi af edin!’ diyerek, dua okudum son 6 şehidimize…
Operasyonlar yani çatışmalar sürüyor.
Kahramanlarımıza güç diliyorum….
Şehitlerimizin ailelerine yakınlarına ve tüm ulusumuza başsağlığı diliyorum…
*- YAZIK!
Üzeri yiyecek dolu masanın fotoğrafını çekip paylaşan Foto Muhabiri Esat Erçetingöz!
Yazıyı kaleme alan ise İzmirli bir hemşehrimiz.
Adını zamanında almadığım için mesajlarla birlikte akıp gitti.
Aslında isim önemli değil…
İçimizden biri de, sen ben hepimiz de olabiliriz.
Şimdi yazıyı, daha doğrusu ‘çağrı’ şeklindeki ‘öneriyi’ paylaşayım, sonra da konu ile ilgili yorumlara bir göz atalım.
*- ‘ÇAĞRIMDIR!’
‘Tüm otellerde açık büfe, tüm restoranlarda serpme kahvaltı uygulaması hemen kaldırılmalıdır.
Fotoğraf İzmir’in gözde mekânlarından birinde çekildi.
Sakın yanlış anlamayın kahvaltı öncesi değil, kahvaltı bittikten sonra çekildi.
Bunlar masada kalanlar!
Daha onlarca kişi doyar.
Garsonu çağırıp sordum;
‘Bunlar ne olacak?’ diye!
Cevap net;
‘Çöp!’
Dünya açlık ve kuraklıktan kırılırken onlarca insanın doyabileceği yiyeceklerin çöpe gitmesi ne acı!
Gözümüz doymuyor!
Otellerin açık büfelerinde tabakları kule gibi üst üste yiyeceklerle dolduruyoruz.
Kahvaltıda masalara sığmayan serpme kahvaltılarda göz göre göre israf ediyoruz.
Lütfen kaldırın bu uygulamaları lütfen…’
Bu yazı ilk değil, son da olmayacak…
Esat Erçetingöz gibi kaç vatandaşımızın, hatta yabancı konuğumuzun bile kaç kez gündeme getirdiğini anımsatmama gerek yok.
*- ALTINYUNUS’UN İLK ZAMANLARI
Hiç unutamıyorum?
Çeşme Altınyunus yeni hizmete geçmişti.
İlk yılları idi.
Fotoğraf stüdyosunu, Selçuk Yaşar’ın sevdiği rahmetli Cumhur Aksema karşılıksız olarak yönetiyordu.
Demokrat İzmir’den tanıdığım Cumhur Aksema ‘Hafta sonları’ davet ediyor, ‘Hem tatil yap, hem da bana yardım et!’ diyordu.
Çünkü o yıllarda ‘Renkli’ fotoğraf basımını İzmir’de Refo, Ahmet Yazar, sanıyorum Ateş Akkor ile bir de ben biliyordum.
Evimde bile eşe dosta karşılıksız basit bir objektif ile filtre kullanarak renkli fotoğraf basıyor, tabii önce filmleri yıkıyordum.
O yıllar, renkli film kullananlar, banyosu ve tabı için Avrupa ya da Amerika’ya gönderiyorlardı.
Neyse konum bu değil…
*- AĞZINA KADAR
Hafta sonları Altınyunus Tatil Sitesi full dolu idi.
İzmir ve Ege’nin belli başlı tüm ailelerinin buluşma merkezi idi.
Büyük firmalar, gecelerini, eğlencelerini burada tertipliyordu.
Bir hafta sonu da ‘Doktorların gecesi’ vardı ve yemekler, ikramlar ‘Açık büfe’ idi..
Hazırlık, müşteri sayısının üstüne göre yapılırdı.
Bu şimdiki zamanda da böyle…
Ama ‘Çekirge sürüsü’ denilir ya, yemeklere, tatlılara öyle hücum edildi ki, istirahatte olan aşçılar, tatlıcılar bile çağrılarak işbaşı yaptırıldılar.
Diyelim otelde bin kişi var, 3 bin kişilik üretim yapıldı yine de yetmedi, yetiştirilemedi…
Ve o günden sonra, bu tür özel davetlerde ‘açık büfe’ uzun süre kaldırıldı.
Acaba böyle ‘fırtınalı (!)’ bir gece mi bekleniyor, otellerde, tatil sitelerinde, açık büfe uygulayan müesseselerde…
*- İNANILACAK GİBİ DEĞİL
Ozan Öztaş, çöpe gidecek yiyeceklerle dolu masanın fotoğrafını ve ‘Çağrıyı’ okuduktan sonra şöyle diyor:
‘Yelkenli Tekneleri ile Dünya turu atan bir aileyi takip ediyorum. Türkiye’den yola çıktılar, şu anda Tunus’talar.
Tunus’ta; Un, Şeker, Yağ, Süt ürünleri ve baklagiller bulunmadığını bulsalar bile kişi başı az miktarda alabildiklerini, ülkede ekonominin çok kötü ve kıtlık olduğundan bahsediyorlar.
Yıllardır Kıtlık olacak yorumlarının gerçek olacağı aklıma yavaş yavaş yatmaya başladı Maalesef.’
Bana pek inanası gelmedi ama ‘kıtlık olacak!’ cümlesine takıldım.
*- O KADAR DEĞİL
Belgin Özaşkın Koçer, ‘Çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Teşekkür ederim.’ Dedikten sonra görüşünü şöyle özetliyor:
‘Dışarıda kahvaltı kültürü, hele ki serpme kahvaltı görgüsüzlüktür.
Bunu gidip, yiyip, görselleştirme terbiyesizliktir.
Özellikle uzun bir süre açlığın, geçim zorluğunun tavan yaptığı bu dönemde merhametsizliktir, günahtır.’
Gaye Çiçek Polat ise, bu yüzden kahvaltıları gitmediğini, mecbur giderse, gitmek zorunda kalırsa ise kalanları toplayıp hayvanlara götürmüyormuş.
Hayırlı bir iş yapıyor, bence…
*- İYİ NİYET GEÇMEZ
Ben duymamıştım…
Dilek Coşkun anlattı!
Bir firma, tabakta kalan her parça için hesaba 5tl ilave ediyormuş.
Bunu güzel bir uygulama olarak kabul ediyor ve ‘Cezayı yiyen yani fazladan para ödeyen bunu bir daha yapmaz. Ve caydırıcı olacağını da düşünüyorum.’ Diyor.
Bence bu firma ya da mekan iflas edenler grubuna girmiştir.
100 lira bahşiş verenler, bir beş liranın cebinden çıkmasına kesinlikle razı olmaz.
YORUMLAR