Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

ARAMIZDAKİ KÖPEKLER ve YILANLAR

Bornova’dan Mehmet Özkurt sürekli takipçilerimden…

Sık sık yazılarıma yorum koyarak destek verdiği gibi çevresinin durumunu da anlatıyor.

Yani çok duyarlı yurttaşlarımızdan birisi…

Keşke, Mehmet Özkurt gibi beş altı okuyucum değil, tamamı yorum yapıp, iyi ve kötü neyse görüşlerini bildirse…

Yalnız benim değil, tüm yazar – çizer tayfasına…

Mehmet Bey, zaten bazı sanayicilerin de itiraf ettikleri bir gerçeğe şu cümleleriyle dokunmuş;

‘Abi, sanayi siteleri hep göçmen çalışanlarla dolu!..’

Bunlar bizim bildiğimiz ‘göçmenler’ değil…

Suriye’den, Afganistan’dan, daha doğrusu; Orta Asya ve Afrika’dan bile ama kayıtlı, ama kayıtsız kaçıp gelenler…

Bazıları için Avrupa Birliği bize önemli ödemeler yapıyorlar, ‘Sakın bırakmayın!’ diyorlar…

Hatta geçen hafta İspanya’nın Granada kentindeki gayri resmi liderler toplantısında ‘göçmenler’ sorunu yine ele alındı.

Daha çok Ukrayna – Rusya savaşının sonucu meydana gelen göç olayı konuşuldu ve anlaşma sağlanamadı.

Polonya başta olmak üzere bazı ülkeler ‘Biz bunları istemiyoruz!’ dediler.

Bu arada Turkiye de gündeme geldi ve ‘Bu konuda mali desteğin biraz daha artması gerektiği’ konuşuldu.

Ama şimdilik hepsi havada kaldı, toplantı tartışmalar ve anlaşmazlıklarla sonuçlandı.

Bir süre daha böyle gideceğe benziyor.

 

*- ŞART OLANLAR

Okuyucum Mehmet Özkurt birkaç gün önce şunları yazmış…

Ancak yeni gördüm…

Ama önce kendisinin paylaştığı özlü sözlerden ve dünya görüşünden, anlayışından söz edeyim:

‘Dile kemik, akla fren, insana insaf şart!’

‘Kıymet bilmek, kaybedince arkasından ağlamak değil, yanındayken sımsıkı sarılmaktır.’

‘Kusurları olmayana güvenilmez!’

‘Yavaş yavaş ölüyoruz’ dedi kaplumbağa, ‘Haklısın, ne uzun bir gün!’ dedi kelebek…

‘Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır!’

‘Hiçbir zaman umudunuzu yitirmeyin!’

‘İnsanı en çok yoran, yüreğinde taşıdıklarından göremediği vefa!’

‘Ne söyleyebilirim ki, Bu dünyada hep güzel çiçekler, kör bahçıvanlara emanet edilmiş!’

Bu arada aklımdayken ve unutmadan paylaşayım:

Bornova’dan çocukluk ve okul arkadaşım, emekli asker Halil Göçmen yazmıştı:

‘Eline Beline diline’ sözü çok farklı yorumlanıyor.

Aslı:

İline beline diline!

İl: Şehir, toplu yerleşim alanı…

Bel: Toprak, vatan toprağı, bel küreği!…

Dilin : Türkçene sahip çık!..

Kısa öz!’

Sevgili, vatansever kardeşim Bornovalı Halil Göçmen hepimizin düşüncesini böylece özetlemiş…

Geçenlerde yazmıştım:

Spor yazarı rahmetli Hüseyin Yangır’ın eşi Nurten Hanım, Kars İlkokulunda sınıf arkadaşım idi…

Aynı şekilde;

Halil Göçmen ve sevgili eşi Zinet Hanım da benim sınıf arkadaşımdılar.

Yeri gelmişken nakledeyim:

Prof. Dr. David Cuthell uluslararası bir dil toplantısında şöyle demişti:

‘Birçok yabancı dil bilirim!

Bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, yüz yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçeyi yaratmışlar sanki!

Bir kökten bir düzüne sözcük üretiliyor.

Ses uyumuna göre anlam değişiyor.

Türkçe öyle bir dildir ki, başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.’

Bu arada, bazılarına kapak olması için anımsatmak istiyorum:

Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ne demişti:

‘Biz Arap değiliz, Türküz!

Kadınlarımızı kapatmayız, okuturuz!’

Anımsadınız mı?

 

*- BİRİ YILAN, DİĞERİ KÖPEK

Yazımda sözünü ettiğim Mehmet Özkurt hepimizi yakından ilgilendiren bir konuya değinmiş…

Zaman zaman karşımıza büyük sorun olarak çıkıyor…

Konuya girmeden önce şunu söyleyeyim:

Ben çocukluğumdan bu yana iki hayvandan ürker ve korkarım.

Bir yılan, diğeri de köpek…

Aslında içimizde ‘yılan’ gibi çatal dilli, zehir saçan çok kişi var.

Yine içimizde ‘köpekleşen’ buna tanık olduğumuz birçok kişi de var…

Gelelim günümüze;

Mehmet Özkurt yazmış:

‘Abi lütfen yaz!

Hele gece sokak hayvanları aşiret oluyor.

Bunlara dikkat etmek lazım!

Gece sokaklarda, Bornova’da parka gidemezsin…’

Hızını alamayarak devam etmiş:

‘Ben, öğrenciler olmasaydı yanmıştım!

Isırdılar!…

Hafife alınmayacak bir konu bu…

Bu iş şaka değil!…

Lütfen ilgilenilsin…

Gittim, 3 tane iğne yedim…’

Mehmet Kardeşimiz uyarısına devam ediyor:

‘Bir de bu işin psikolojisi var…

Aynı anda 8-10 hayvan birden saldırıyor..

Düşünün;

Okuldan karanlıkta çıkmış evine giden küçük öğrencileri…

Bu köpeklerin saldırısına uğrarlarsa ne yapabilirler?

Ömürleri boyunca unutabilirler mi?’

Sanki ben çözüm masası ya da yetkiliymişim gibi Mehmet Beyin son cümlesi şöyle:

‘Lütfen Yaşar abi, ilgilen…’

‘Benim adım Hıdır, elimden gelen budur!’ demiş bir zamanlar bir yurttaşımız…

Benden de bu kadar, Bornovalı bir hemşehrisi olarak…

Ama yalnız Bornova’da değil ki, hemen her yerde aynı sorun var…

Tabii ki, görevlerini yapmak istemeyen, konunun üzerine eğilmek istemeyen, çözüm aramayanlar da, ya ‘Hayvan haklarına’, ya ‘Hayvan severlere’ ya da ‘Avrupa kriterlerine ve anlaşmalarına’ sığınarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar…

Diğer ülkeler ya da bazı şehirler bu işi, insanca nasıl çözmüşler inceledikleri yok…

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

seven + 9 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER