Uşaklı arkadaşım ‘Murat 124’ ün fotoğrafını paylaşmış!
Sonra da şu mesajı yazmış:
‘Pahalı’ başka, ‘kıymetli- değerli’ başka!’ diye…
Birçok sözcüğü ben dahil hep yanlış kullanıyoruz…
Zengin ile varlıklı benzerinde olduğu gibi…
Daha çok örnek var.
‘Evet’ ya da ‘Hayır!’ demesini de çoğunluğumuz bilmiyor, yerinde kullanmıyoruz, ‘Biliyorum’ veya ‘Bilmiyorum!’ sözcüklerini kullanmayı unuttuğumuz gibi…
Bu konuyu bana İzmir Karşıyakalı Filiz Kasapoğlu arkadaşım arada anımsatıyor ve bunlarla ilişkili olarak, ‘Adres tarif etmeyi bilenimiz yok!’ dedi.
Benim gibi çok gezen bir dostumuz Filiz Kasapoğlu…
‘Yıllardır iki dakikalık, köşedeki işyerini öyle tarif ediyorlar ki, nasıl anlatacağımı bilmiyorum!’ diyerek ülke genelindeki sorunu anlatıyor.
Bana bir sohbet anımızda, ‘Bir gün mutlaka ‘Adresler!’ diye kitap yazacağım, yıllardır karşılaştığım adres zorluklarını ve halkın yaklaşımını örnekleriyle dillendireceğim’ demişti.
Çok az kişimiz gibi hareket etmiş, adres konusundaki yaklaşımları, konuşmaları, yanlış tariflerle doğrularını günlüğüne not etmiş…
Sevgili Filiz’e notum:
‘Kimseye bu kitabı satamazsın, çünkü senin piarını, reklamını yapacak yok!, Zaten okuma oranı, kitap satış rakamları belli. Elinde avucundaki birikimini de yok edersin…’
*- YUH ARTIK!
Sanıyorum bir ay kadar önce Mimar komşum Vildan Kara, Beşiktaş Arnavutköy mahallesindeki evinden dijitürk modemini söküp yine Boğaz’da herkesin turistik gezi yaptığı komşu mahalle Ortaköy’deki iade yapacağımız işyerine geldik.
Kapı duvar!
Ona buna sorduk yeni adresi sözde öğrendik…
Bir gün sonra bu kez yeni adresi aramaya başladık.
İnanın en az 10 kişinin tarifine gittik, rüzgarın savurduğu yaprak gibi..
Hele bizim şu erkek milleti var ya, Vildan Hanım’a yeni adresi bir değil 15 dakika el kol hareketleriyle tarif etmeye başladılar.
Alt tarafı, ‘Biliyorum, bilmiyorum!’ diyecekler…
En sonunda dayanamadım ‘Ben sorayım!’ dedim….
Gönderilen yol üzerindeki işyeri sahiplerine biraz da sinirlenerek, ‘Bana bilip bilmediğiniz iki sözcük ile yanıt verin, ‘Evet’ ya da’Hayır’ olarak dedim.
Adamlar şaşırdılar…
Ama sonunda bir motokurye imdadımıza yetişti.
Siz nerelere gelmişsiniz, diyerek bizi doğru adrese, üç mahalle uzaktaki gönderdi…’
Karşımıza çıkan su satıcısı da, ‘Ben 13 yıldır bu adreste esnafım. Her gün sizin gibi 3- 4 kişi sorup, ‘Yok’ deyince de sinirlenerek dönüyorlar’ yanıtını aldık.
Yine araştırmamızı sürdürdük ve koskocaman İstanbul’un Avrupa bölümünde bulunduğumuz noktadan beş kilometre uzakta bir yerde olduğunu öğrendik.
‘Sakın kimseye sorma, sen navigasyona bak!’ dedim…
Unutmayalım;
‘Güçlü olan, sayıca kalabalık kitleler değil, eğitimli kitlelerdir.
Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilenlerdir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.’
YORUMLAR