Farkında mısınız?
İzmir’deki İstemezükçüler ile Ankara’daki çantacılar ‘menfaatte!’ birleştiler.
Hep birlikte, hemen her gün İzmir’e bir güzellik, bir yenilik kazandıran, şu anda Türkiye’de en başarılı belediye başkanı olan Tunç Soyer’i yemeye çalışıyorlar.
Yine iddialı konuşuyor ve yazıyorum:
Türkiye’de ‘Ben bilirim, ben yaparım, siz de uyarsınız!’ demeyen ender CHP’li belediye başkanlarından biri Tunç Soyer’dir.
Şunu da ilave etmeden geçmeyeceğim:
Şu ana kadar ne bir bardak çayını içtim, ne bir şey istedim, ne de bir kuruşluk menfaatim olmadı Tunç Soyer’den…
Bakıyorum, alttan vuranlar, sözde ‘tarafsız’ gibi görünen yine sözde gazeteciler daha doğrusu medya mensupları ve gerek devletten, gerekse kurumlardan ve gerekse belediyelerden büyük haksız gelir elde eden sahtekârlar ve paydaşları ‘Buğra’ diye İzmir’e paraşütle tepeden getirilen birini CHP’nin adayı göstermeye çalışıyorlar elbirliğiyle…
Siyasette bir söz vardır;
‘İki tavuk versen, birini kaybederek döner!’ diye…
‘Buğra Bey!’ kimdir?
Bir baktık, adı sanı bilinmiyorken, İzmir’deki belediyelere Ankara’dan kimin nesi ve torpili tam olarak anlaşılmadık şekilde CHP Genel Merkezi’nden, AKP destekli bürokratlar atandı.
Bunlar belediye muhabirlerinin yakından bildikleri gibi Konak, Karşıyaka ve diğer CHP’nin ve bütçe olarak kuvvetli belediyelere bir gecede ‘üst yönetici’ olarak geldiler.
Buğra Bey de, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri oldu, Aziz Kocaoğlu’nun son döneminde…
Bu görevi Aziz Kocaoğlu’ndan görevi alan Tunç Soyer zamanında da bir süre sürdü.
Düşünün;
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda başkandan sonra en yetkili kişi oldu bu Buğra Bey…
Hopp bu kez yine kimler devreye girdiyse yine CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne atandı…
Ve Genel Sekreter yardımcısı oldu…
Ben ‘Ohhh kurtulduk!’ demiştim, çünkü İzmir’i ileri gitmesine bir çivilik faydası olduğunu görmemiştim.
Hatta bir iki yazımda da, ‘Sayın Başkan’ diyerek Tunç Soyer’i bir iki önemli çalışmada onu görevlendirmemesini…
İşin yürümeyeceğini, projenin zamanında bitirilemeyeceğini…
Urla’da ağaçlı yol çalışmalarını örnek olarak gösterebilirim…
Yani sıradan basit bir çalışmada bile…
İstanbul’da da kendisine önemli bir görev verildi, Ekrem İmamoğlu tarafından…
‘Ulaşımdan’ sorumlu oldu…
Eline yüzüne bulaştırdı…
Günlerce konu oldu muhalif medyaya…
Televizyonlara çıkardılar ama sonuç alınamadı…
AKP Grubunun eline büyük kozlar verdi, meclis konuşmalarında İmamoğlu’nun sıkıntıya düşmesine yol açtı.
Kendini ve arkasını güçlü bulacak ki, kalktı ‘İzmir’deki önemli görevi sırasında bir İzmirli bile tanınmayan, bilinmeyen, hatırlanmayan Buğra Bey’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına CHP’den aday oldu.
Televizyonlar, anlı şanlı sözde gazeteciler, işini bilenler, pompalamaya başladılar, bulunmaz Hint kumaşı gibi…
Adaylık sisteminde aynen AKP’nin önceki adayları, örneğin Binali Yıldırım’ın sistemini uyguluyor…
Her gün bazı gazeteleri, medya guruplarını ziyaretler falan…
Köşe yazarlarından methiyeler falan…
Ama;
CHP’de en güçlü kişi olarak bilinen ve milyonların sevgilisi halinde bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na bir canlı yayında ‘Pat’ diye bir soru sordular, İzmir’le ilgili…
Buğra Beyin ‘İzmir adaylığını destekleyip, arkasında olup olmadığını…’
Çünkü o ana kadar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da kendisini destekliyor, Tunç Soyer’in yerine onu getirmek istiyor’ sözleri yayılıyordu…
Beklenen olmadı!
Ekrem İmamoğlu; ‘Belediyemizde siyasi hayatta kendini ilerletmek isteyen en azından 100 çalışanımız var, bunlardan biri de Buğra Bey, kendisine ‘Hayırlı olsun’ dedim, herkese söylediğim gibi. Ve kendisine destek veremeyeceğimi anlattım!’ dedi…
Yani söylenenler, kamuoyuna ve üst yönetime pompalama doğru çıkmadı…
Gelelim, Ankara’dan hiç beklemeği ve ummadığı gibi gerek siyasette, gerekse bürokraside adını sanını hiç duymadığı birinin yanına ‘çok iyi!’ diye gönderilen Buğra Gökçe’yi ‘Genel Sekreter’ olarak kabul etmek ve gece gündüz birlikte olduğu Aziz Kocaoğlu’na…
İzmir’in en uzun dönem belediye başkanlığını yapan, açık sözlülüğü nedeniyle haksızlığa uğrayan Aziz Kocaoğlu’nun ağzından da ‘methiye’ almak istediler bu bürokratı, genel sekreteri için…
Aziz Kocaoğlu ise hiç beklenmedik ve bilinmeyen bir açıklama yaptı;
‘Buğra Gökçe’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki bir uygulaması yüzünden mahkemelik olduğunu ve güç durumda kaldığını’ anlattı.
Yani beklentisi büyük olanlar yine baltayı taşa vurmuşlardı.
Ben de Öz ve köklü İzmirli olarak gerek çevremde gerekse İzmir’in birçok ilçesinde araştırma yaptım.
Bırakın, pompalanan aday adayı Bugra Beyi, milletvekillerini bile tanımıyorlar.
Yani halktan uzaktalar…
Peki bu nasıl olacak?
Diger aday adayları, örneğin Mimar, önceki Belediye Başkanlarından, genç girişimci, sevilen ve bilinen insan Olgun Atilla’dan neden söz edilmiyor?
Ya da; İki dönem milletvekilliği yapılan, ısrarla ‘Delegeye sorulsun’ tezini savunan Gazeteci Atilla Sertel’den söz eden yok?
Hani İzmir’e ‘İzmirli ve bilinen bir isim aday gösterilecekti?’
Ankara’ deki çantacılar işin oldu bittiye gelmesi için İzmir’deki aday adaylarının ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının açıklanması tarihini ileriye attırıyorlar.
Ben anketi yaptırdım;
‘Doğru, dürüst, duyarlı ve dost insan’ proje adamı, İzmirlilerin benimsediği ve oy verdiği Tunç Soyer’in tekrar ikinci dönem projelerini tamamlaması için aday gösterilmesini herkes istiyor.
Bilinen şu;
İzmir CHP’den aday gösterileni seçecektir.
İzmir ile aldığı yüksek maaş dışında hiçbir ilgisi ve faydası olmayan Buğra Gökçe aday adayları arasında son sıradadır.
Ona sıra gelmez..
Gitsin memleketi neresi ise oradan aday olsun…
Bakalım orada da kendisini kabul edecekler mi?
Tanıyan çıkacak mı?
Gördüğüm haksızlıklar ve pompalamalar sonrasında bu satırları yazma ihtiyacını duydum.
Artık ‘İstemezükçüler’, ‘Fırsatçılar’, ‘Avantacılar’, ‘Halkın parasını hortumlayanlar’, ‘Belediyeleri soyanlar’, ‘iş takipçilerinden’ kurtulmanın zamanı geldi ve geçiyor.
İzmir’i beş yıl geri bırakmaya, ‘yem olarak kullanacaklara’ imkan verenler kimlerse artık belirlenmeli ve bunlar da açıklanarak, gelecek nesillerin yararı için önlerine kesilmelidir.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Dışarıdan gelen, zembille sunulanı her zaman söylediğim gibi Ballıkuyu’da bırakın bakalım belediye binasını bulabilecek mi?
İroni yapayım;
Kimse bulamaz çünkü yıkıldı…
İzmir’in sembollerinden saat kulesini bulsun, ya da Konak vapur iskelesini görelim?
Son olarak şunu söyleyeyim:
Aday adaylarından büyük reklam paraları alan bazı satmayan sözde gazete yani medya patron ve yöneticilerine bırakın, belediye muhabirlerine, örneğin yıllardır bu işin ordinaryüsü olan Yerel Gözcü’nün yöneticisi Artun Sucuoğlu’na, ya da Demokrat Gündem’den Halide Demir Polatlı’ya, bir İsa Atagöz’e, İzmir’de uzun yıllarını geçirdikten sonra Tekirdağ’da bir gazete ve televizyonda ustalığını gösteren Cemal Bilge’ye sorun bakalım, ‘Bugra Gökçe’ için ve de ‘Tunç Soyer’ için nasıl görüş belirtecekler…
En yakınına bile soğuk davranan bir halka sıcak davranabilir mi?
Herkese yukarıdan bakan, halkçı biri olabilir mi?
Hesap peşinde koşanların kentlere yararlı oldukları hiç görülmedi…
Görülmez de…
Bunları her türlü şartta ayıklamak da bizlerin görevi olmalıdır…
Yarın değil bugün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı açıklanmalıdır.
İzmir hiç kimsenin yedeği, yamal bohçası, beklentilerini yerine getirdiği yer olamaz…
Tunç Soyer gibi İzmir’i dünyaya açacak ve tanıtacak vizyon sahibi, Türkçe gibi İngilizce başta olmak üzere yabancı dil bilen başkana ihtiyacımız var.
Bu satırları yazarken Türk-İş’ten açıklama yapıldı, ‘Tunç Soyer’e tam destek’ diye..
DİSK’ten ve diğer sendikalar, sosyal gruplar, dernekler, esnaf birlikleri, girişimciler, önceki gün Kemeraltı esnafı olduğu gibi tüm birlikler ‘Tunç Soyer’ diyor..
Demeyen, çatlak sesler de belli…
Eeee öyleyse CHP Genel Merkezi neden bekliyor?
Parti içindeki ve dışındaki ‘Çantacılar’ bu kadar güçlü mü?
Bırakın artık masa oyunlarını ve paracıkları saymayı…
Siz önce kendi içinizdeki ‘müteahhit’leri, iş takipçilerini, partiyi ve partilileri sömürenleri temizleyin…
*-
YORUMLAR