Timuçin Binder, tarih, antropoloji, arkeoloji ve denizcilikle ilgili aklına gelenleri, kafa yorup, inceleyip, irdeledikten sonra yazıyor, toplantılarda anlatıyor.
Son olarak; Bodrum’da düzenlenen ‘mitoloji ve felsefe zirvesinde’ az ama öz denilecek dinleyicilere, ‘Ege Mitolojisinde Kadın ve Cinsellik’ konusunda bir sunum yaptı.
Bir yazısında, araştırmalarını şu noktaya çekiyor ve kendisine göre, ‘Türk Teriminin kökenini’ anlatıyor.
Yazısının içinde, ‘Türk Bodunundan Türk Etnisitesine!’ sorularının yanıtını anlatmaya çalışıyor.
*- İLK KEZ KÖKTÜRKLER
Türk kavramını, eğer tamamen tarihsel verilere bağlı kalacaksak, bir Köktürklerde, bir Türk olmayan edilmeyen unsurlarda (Avrupalılar, Araplar, Çinliler) bir de on dokuzuncu yüzyılın sonunda Osmanlı coğrafyasında görüyoruz.
Köktürkler kendilerine ‘Türk’ demişler.
Orhun yazıtları dikkatli bir şekilde okunduğunda bu terimin bir grup adı olmadığı, Türk denen grubu Tengri’yle bağlantılandırmada kullanıldığı anlaşılıyor.
Belirtim:
Köktürklerin adı Türk…
Ve ‘Türk kavramının öyküsünün’ de, en azından bir sözcük olarak, onlarla birlikte başladığını söyleyebiliriz.
Ama neredeyse on dokuzuncu yüzyılın sonunda kadar bazı toplulukların dışında kullanan yok.
*- KENDİLERİNDEN KABUL ETMİYORLAR
Önceki zamanlarda da yazmıştık; Bu terimin örneğin bir Helen teriminde olduğu gibi birbirine yakın toplulukları tanımlamak için Türk dilleri konuşanlar tarafından kullanılması on dokuzuncu yüzyılda başlıyor.
Bundan önce sadece Türk dilleri konuşmayan topluluklar kullanıyor bu terimi.
Örneğin İtalyanlar ve bu şekilde kullanımın başlangıcı aslında bir ötekiyi tanımlamak şeklinde ortaya çıkıyor (İtalyanların durumunda sadece bir yeri tanımlama ihtiyacı ağır basmış olabilir). Türkler altıncı ve sekizinci yüzyıllar arasında Asya bozkırlarında epey önemli bir konfederasyon veya bugünkü terminolojiye göre imparatorluk oluşturuyor.
Ve bir süre sonra bu isim bir şekilde bu bozkırlardan çıkan herkes için kullanılmaya başlanıyor.
Ta ki Moğollara kadar.
*- MÜSLÜMANLIĞI YAYDIĞIMIZ İÇİN
Tabii daha sonra bir de ‘Müslümanlar’ yerine kullanılması var.
Ama bu kullanımların arasında hiçbir yerde Türk dilleri konuşan toplulukların bu terimi kendilerini adlandırmak için kullandıklarına rastlanmıyor.
Kullanıldığı yerlerde de genellikle ‘bize diğerleri böyle hitap ediyor’ şeklinde bir düşüncenin yansıması olarak çıkıyor karşımıza.
Örneğin Osmanlı’nın kuruluşunu anlatan Aşıkpaşazade tarihine dikkatli bir şekilde bakarsak, bu terim bu metinde her zaman diğerlerinin ağzında, Türkçe konuşanların değil.
Aşıkpaşazade bu terimi sürekli Türkçe konuşmayanların ifadelerine yerleştirmiş.
Bu terimi Türkçe konuşanlara veya Müslümanlara kullandırtmıyor.
Ama ‘Türkmen’ terimi var mesela.
*- KİMLİK KABUL EDİLMİYORDU
Bir başka örnek de Anadolu’ya gelmiş Türkçe konuşanların yazdığı ilk destan olan ve Anadolu’nun fethedilmesini anlatan Danişmendname. Burada da Türkçe konuşanların benimsediği bir kimlik olarak çıkmıyor karşımıza.
Burada tabii çok ilginç bir durum çıkıyor karşımıza.
Birincisi Köktürkler döneminde bile tüm Türkçe konuşanları anlatan bir terim değil bu.
*- BİRLİK ŞART
Orhun Yazıtları bir yanıyla Türklerle, Dokuz Oğuzların mücadelesini anlatmaktadır ki, iki tarafta Türkçe konuşanlar ailesindendir.
Ama bir taraf kendisine ‘Türk’ derken diğeri ‘Dokuz Oğuz’ veya ‘Oğuz’ der.
En azından Orhun Yazıtlarının yaratıcıları bu ayırımı yapıyor.
İkinci önemli noktaysa, bu terimin, bir topluluklar kümesinin kendisini tanımlamak için kullandığı bir terime dönüşmeden önce başkalarının belli özelliklere sahip bir topluluklar kümesini tanımlamak için kullandıkları bir ‘öteki terimine’ dönüşmüş olması.
Yani Türk kavramı ilk başta bir ‘öteki-kavramı’ olarak, bir olumsuz ‘ötekiyi’ tanımlamak için kullanılan bir terim olarak çıkıyor karşımıza.
*- BİZİ TANIMADILAR
On dokuzuncu yüzyılda bir etnik grup terimine dönüşmeden önce neredeyse bin beş yüzyıllık bir ‘öteki tanımlama terimi’ olarak var oluyor bu terim.
Bu tabii büyük bir şansızlık.
On dokuzuncu yüzyılın Türkçe konuşan ve kendisini Türk olarak görmeye başlamış milliyetçileri bu terimi alıyorlar.
Daha önce anlatmıştım:
‘Türk’ sözü ilk kez Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından dikkate alınmış, dünyaya tanıtılmıştır.
Özellikle Osmanlılar döneminde, Türk ve Türklük hiç ama hiç dikkate alınmamış, önem verilmemiştir.
Bu yüzden bazıları Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
YORUMLAR