Edebiyat, dilimize Arapça’dan geçmiştir, kökü Edep sözüne dayanır.. Edebin anlamı ise, terbiye, incelik, görgü, ahlaklılık, usluluk, karşılığıdır ama daha üstün bir kavram olarak kullanıla gelmiştir.
Edebiyyat (Edebiyat) ise, geniş anlamında söz ve yazı sanatlarının, bu sanatlarla ilgili bütün eserlerin toplu ismidir. Edebi değerde olabilen, estetik duygularımızı etkileyebilen her tür ve biçimdeki eserler bu kavramın içindedir.
Edebiyatçı, edebiyatla uğraşan kişi ya da edebi yazı yazan, konuşan insan demektir. Romancı, şair, hikayeci (öykücü), denemeci, eleştirmen, edebiyatçı sayılır. Edebiyat öğretmeni, öğretmenliğin dışında edebi eserler üretirse edebiyatçıdır, yoksa öğretmendir.
Yazar ise, muharrir (gazete yazarı), romancı, hikayeci, edip (şair), araştırmacı, sanat eleştirmeni, kitap sahibi, kalem sahibi kişi demektir.
Bazı edebiyat öğretmenleri hem gerçek edebiyatçıdır, hem de öğrencileri arasından özenle edebiyatçı yetiştirirler. Örneğin Fikri Çalışkan isimli bir edebiyat öğretmenini ele alalım. Bir gün sınıfa girer. “Önce ekmek” der.. Sınıf bir tepki vermez. Sessizlik derindir. Öğretmen devam eder: “Önce Ekmek, bir kitap adı çocuklar. Kitabın yazarı Orhan Kemal’dir. Türk Edebiyatı’nın en seçkin yazarının bu kitabını edinmenizi öneriyorum”.
Öğrencilerden Hasan, ilçenin biricik kırtasiyecisine gider, kitabı ısmarlar. Ama en az 10 adet sipariş verilirse kitabın getirilebileceği yanıtını alır. Öğrenci üzülür ve durumu hocasına anlatır. Fikri öğretmen, derste Hasan’a söz verip, durumu arkadaşlarına aktarmasını sağlar. Hemen 30 kitap isteğinin listesi hazırlanır. Bir hafta sonra kitaplar gelir. Hasan Dinçtoygar, uzun yıllar sonra yayınladığı edebiyat dergisindeki yazısında, Orhan Kemal ile, Önce Ekmek ile ilk ciddi tanışmasının böyle başladığını, sonra edebiyat denizine yelken açtığını, hatta kendi gibi daha sonra edebiyatçı olan Veysel Çolak, Timuçin Özyürekli’nin de hocaları Fikri Çalışkan’ın büyük katkısı ile yetiştiklerini anlatır. Hatta Veysel Çolak ile Necdet’in Orta Park’taki Camlı Kahve’de kitabına pastıra oynadıklarını da sözlerine ekler (Kasaba Sanat, Fikri Çalışkan Özel Sayısı, Güz – 2010).
Edebiyatçı tanımına tam oturan Selim İleri’ye kulak kabartalım: “Yazarak para kazanılabileceği sanılıyor. Oysa çok az insan bu işten para kazanır. Yalnızca edebiyat yaparak geçinen fazla insan yok..”
Selim İleri haklı.. Bizim ülkemizde edebiyatla para kazanan birkaç kişidir. Ben de yazarak geçiniyorum hayatım boyunca, ama geçimim gazetecilik yazarlığıdır, edebiyattan bir şerbet bile içememişimdir..
YORUMLAR