Yerel seçimlere yaklaştıkça siyaset de yine öne çıkmaya başladı.
Öyle ki bazılarının aklını başından aldığı gibi bazılarının da aklına cin fikirler getiriyor.
Bazı partiler bazı kentlerde ‘su götürmez’ bir şekilde ön sıradalar.
Bunu anketler değil, doğrudan yurttaşlar söylüyor.
Zaten bir partinin aday adayları orada sayısal olarak bile çok önde oluyorlar.
Konum bu kentlerden ve adaylardan söz etmek değil.
Ben konunun ciddiyetini bir başka açıdan ele almak istiyorum.
Diyelim ki, ‘A’ partisi ‘B’ partisinin çok güçlü, hatta silme denilecek sayıda oy alacağı bir şehirde ‘gönüllü’ aday buluyorsa bunun iki anlamı var.
Birincisi ‘A’ partisine ve tüzüğüne, ya da yönetimine ve görüşlerine gerçekten inanmak ve bu yönde o kente hizmet vermek.
Yani işin kolay tarafına kaçmıyor.
Mücadele insanı olarak bu siyasete soyunuyor.
Ya da ‘beklentisi’ olanlar…
Bunlar ‘satranç’ ya da ‘karakter’ oyuncusu gibidirler.
Bukalemun gibidirler, asıl renklerini ve görüntülerini, düşüncelerini belli etmezler.
Kartvizitler, broşürler, hatta, posterlerini bastırıp, genel başkanla fotoğraflarını çektirirler, bir iki sözde ziyaret yapıp, mahalli gazetede fotoğraflarını bastırıp, boylarından büyük laflar ederler.
Sonuç mu?
Tabii ki, sandıklar açılınca esemeleri bile okunmaz!
Fakat bunlar için fark etmez…
Daha o gece kentlerini terk edip, bir başka şehre yerleşirler.
Ama o şehir veya şehirler seçim sonuçlarına göre seçilir.
‘A’ Partisi, yani seçime girdiği parti nerelerde başarılı olmuş, belediyeliği adayları kazanmışsa, gideceği yer orasıdır.
Bir de kentin belediye bütçesini ve halkın durumu önemlidir.
Hemen o şehirde hemşehrilerini bulur…
Hemen partisinin il ya da ilçe yönetimleriyle görüşmeler yapar, ‘Partisi için yaptığı fedakarlıkları anlatır, ballandıra ballandıra. Elinde avucunda ne varsa harcamış ve büyük baskılar sonucu aday adayı olduğu şehirden linç edilmek istendiğini ağlayarak sızlayarak anlatır…’
Sonuç mu?
Belediyenin ya da kurumların tüm ihaleleri olmasa da çoğunluğunu alır…
Hani medyada okuyoruz, televizyonlarda görüyoruz ya, bir liralık ihalenin beş misli fiyata birilerine verildiğini, ya da ihale şartlarının yerine gelmediğini işte derinlemesine araştırın bakın bunlar kimler?
Kazanamayacağını bilerek belediye ya da milletvekili aday adayı olan kişilerdir bunlar.
Amaçlarına ulaşmıştır…
Kısa sürede, milletvekili ya da belediye başkanı olduklarında alacağı maaş ya da hakkı huzurlar ve diğer tüm gelirlerinin çok ama çok daha fazlasını kısa sürede elde etmiş olacaklardır.
Şehrinizdeki müteahhit ya da son zamanlarda mantar gibi biten girişimcilere, iş adamlarına, ya da müteahhitlere bakın, araştırın, ‘bakalım benim yazdıklarım doğru mu, değil mi?’ açık ve net göreceksiniz.
Yani her partili bildiğiniz gibi, inandığınız, düşündüğünüz gibi olmayabilir, çıkmayabilir.
Umarım bizler de, Ankara’daki seçiciler gibi davranmayız ve oy verdiklerimizi, vereceklerimizi daha titiz seçeriz.
Ve de ‘bana ne?’ demeyip, denetleme görevlerini de üstlenmeliyiz!
Bu nasıl olur?
Belediye Meclislerini ve alınan kararları takip etmekle..
Encümen kararlarını inceleyerek…
İhalelere kimlerin girip, kimlerin neleri hangi şartlarla aldıklarını öğrenerek…
Belediyenizde çalışan, mahallenizden birine sorun, ‘Kimler geliyor, başkanla görüşüyor?’ diye size anlatacaklardır.
Emin olun bunları bilmek, öğrenmek, görmek aslında çok kolay..
Çünkü hep gözümüzün önündedirler ve ‘Hayırsever!’ olarak lanse edilip tanıtılırlar…
Birkaç ihtiyaç sahibine üç beş kuruş verirler, ya da birkaç yavrucağı sevindirmek için giysi alıp, boynu büküklerin önünde görüntü verirler…
İşte bunların bazıları ‘soyguncu’ taifesindedirler…
Belediyeleri, resmi kurumları, ihale komisyonlarını aldatıp, şehirleri insanları bizleri soyanlardır…
Biraz merak, biraz dikkat, biraz soruşturma bunları tanımanıza yetecektir.
Yine dikkatinize sunarım, bu yazdıklarımı hiç ama hiç kimsenin ele almadığını da fark edeceksiniz…
Özetle;
Bunlar, bizleri bir şekilde aldatanlar, kandıranlar, bizleri nedense hep ‘aptal’ olarak görüyor ve inanıyorlar.
Ama şu bir gerçek;
Cahilsin; okur öğrenirsin,
Gerisin; ilerlersin!
Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir,
Paran yok, kazanırsın!
Yani her şeyin, sorunun bir çaresi vardır!
Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi kesinlikle yoktur!
Cahilde eksik olan akıl değildir, o kurnazdır!
Eksik olan ahlaktır…
YORUMLAR