DOLAR 32,5038 0.08%
EURO 34,7826 -0.12%
ALTIN 2.489,600,22
BITCOIN 20728290,40%
İzmir
16°

HAFİF YAĞMUR

üst menü altı

Erken seçim şart gibi

ABONE OL
14 Aralık 2020 16:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Daha dün bir bugün iki…

Turan B, adında biri bana şu mesajı göndermiş:

‘Yaşar Bey, siz kendinizi ne zannediyorsunuz?

Kılıçdaroğlu’nu başa getirir mi bu millet!

Ya siz bu milleti ne zannediyorsunuz?

Farkında değil mi, zannediyorsunuz?

Unutmayın!

Türkiye izmir’den ibaret değil…

Neyse size tavsiyede bulunayım!

Yılmaz Özdil bir kitap yazmış, 3500 TL. imiş…

Alın okumaya devam edin…

2398  yılında kesin iktidarsınız…

Ha gayret!

İyi akşamlar…’

 

SANA NE?

Turan Bey neyin nesi, kimin fesi bilmiyorum…

Takipçilerimden Hüseyin Soykarafakili’ye göre, ‘Ak kardeş!’

Genelde ‘haklısın’ der, ne bir açıklama yaparım, ne de savunmaya geçerim…

Kardeşim bana ne?

Ama yanıt vereyim böylece yazımı da tamamlamış olurum, ‘Demokrat Gündem’in kurucusu Halide Demir Polatlı beni aramadan önce…

 

İŞE YARAMADI

Bak Kardeşim;

Ben AKP’nin gerileme dönemini ne zaman belirledim anlatayım:

Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden, daha doğrusu o seçimlerden önce İstanbul’a bir davete gitmiştim.

Her yer ama her yer neredeyse bir karış bırakılmadan AKP Genel Başkanı ve Binali Yıldırım’in dev posterleri ile süslüydü.

Başınızı ne yana çevirirseniz bu isimlerin görüntüleri ile karşılaşırdınız.

Buna herhalde 16 milyon İstanbullu ile bu kente bir şekilde giriş çıkış yapan bir milyon artı kişi biliyordur.

Yakın zaman olduğu için anımsatınca hatırlayacaklardır.

 

İLK IŞIK AŞÇI KADINDAN

İşte o günlerde İstinye’den arabalı vapurla Beykoz’a yani Boğaz’da Avrupa kıyısından Asya kıyısına geçtim. Biraz yürüdüm sonra Mecidiköy’e Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nden geçerek giden bir otobüse bindim.

Mecidiköy neredeyse İstanbul’un her tarafına giden otobüslerin buluştuğu bir nokta Şişli’de…

Ağzına kadar dolu otobüste, yanımda bir kadın oturuyordu…

Ben İzmir dışında lafa ‘Ben İzmirliyim!’ diye başlarım…

Yanımdaki kadın emekli varlıklı bir ailenin yanında ‘ahçı’ olarak çalışıyormuş.

Haftada üç gün geliyor, yemekleri yapıyor sonra da dönüyormuş,,,

‘Memnun musun?’ diye sordum ‘evet’ dedi…

Bu arada asılı AKP pankartlarını gösterdim, ‘CHP ya da bir başka parti İstanbul’da seçime girmiyor mu, adayları yok mu?’ diye sordum…

Devam ettim:

‘Baksanıza bir tane bile ne afişleri ne de posterleri var!’

Kadıncağız, ‘kuşkulu gözlerle ve hareketle ayaktakileri, önümüzü arkamızı süzdü, kulağıma eğilerek sessizce, ‘Burası da İzmir gibi…İzmir gibi…’ dedi.

Hiç aklımdan gitmiyor…

‘Yok canım!’ deyince yine kulağıma eğilerek, ‘Göreceksin…’ dedi.

Gerçekten gördüm…

İzmir’den seçim sonuçlarını takip ederken İstanbul’a baktım…

AKP önde idi…

Gece yarısı bir baktım tablo değişti…

Yıllar sonra her şeye rağmen CHP önde bitirmişti yarışı…

Ankara’ya baktım aynı sonuç…

Şimdi yani 2019 Haziran’ın da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Yerel seçiminde ‘millet ittifakının’ adayı Ekrem İmamoğlu öyle bir ivme kazandı ki, eğer ilçeler de bu seçime katılsaydı AKP’nin elinde belki bir, belki de sadece iki- üç belediye başkanlığı kalacaktı…

Pek o günden bu güne ne değişti?

Artık vatandaş sağına soluna bakarak ya da korku ile görüşünü söylemiyor, ‘Ak Kardeş’ Turan Bey gibi açık ve net söylüyorlar:

‘Yar saçların lüle lüle, AKP sana güle güle!’

Kim istiyorsa eline mikrofon alsın sokak söyleşisi ya da anketi yapsın bakalım ne görecekler?

Bana göre, İzmir, İstanbul ve Ankara herhangi bir şekilde sandığa gittiyse ya da giderse ve sandıktan aynı isim ya da parti çıkarsa, ama genelde bir başka sonucu görürsek mutlaka irdeleyerek değerlendirmemiz lazım…

Öncelikle aklıma gelen şu oluyor:

Örneğin İstanbul’da bir gökdelen ya da sitenin sakinleri bile Anadolu’da bir kentin nüfusunu geçer…

‘Ak kardeş’ Turan B, bana ‘Türkiye yalnız İzmir’den ibaret değil!’ derken herhalde oradaki hareketleri görmüyor…

Ya da hayal dünyasında yaşıyor…

 

PARA İLE ÖLÇÜLEMEZ

‘Ak kardeş’ Turan B. Bana bir öneride bulunuyor:

Yılmaz Özdil’in biraz da kendisi tarafından abartılmış kitabını almamı öneriyor…

Kitaba para olarak paha biçilemez…

Sanat eserlerine de öyle…

Bakın birçok kişinin ağzından düşürmediği Fatih Sultan Mehmet tablosunu CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ve girişimleri sonucu Türkiye’ye kazandırdık…

Bu büyük başarıda paranın adı olmadı, konuşulmadı…

Kesenin ağzı açıldı…

Eemeğin ve alınterinin ve de üretiminin kıymetini, değerini ancak anlayan bilir…

Bir padişah çıkmış, ‘Taş parçaları ne olacak?’ demiş, başta Bergama olmak üzere tüm paha biçilmez eserlerimiz gemilere yüklenip götürülmüş…

Belki de kendisine hediye olarak bir halı hediye edilmiştir.

O zamanlar el emeği halılar çok önemliydi…

 

İFTİHARIM!

Şimdi tarihi bir gerçeği açıklayayım:

Türkiye’nin en fazla okunan yazarı Yılmaz Özdil ile herhalde en fazla iftihar edecek ve gurur duyacaklardan biri de benim…

Nedenini söyleyeyim:

Türk basınına armağan eden biriyim de ondan…

Açıklayayım:

Bir gün, yani yıllar önce, Aydın Bilgin yönetiminde çalıştığım gazetenin emektar şoförü Veli Özdil ağabey yanıma geldi…

Arada uğrar çalıştığı dönemden tanıdıkları ile hatıra tazelerdi…

Sohbet sırasında ağzındaki baklayı çıkardı;

‘Yaşar, bizim oğlanı buraya alsak ya!’ dedi.

Benden önce de birkaç kişi ile konuşmuş ama olumlu yanıt alamamış…

Her zaman her yerde olduğu gibi başından savmışlar…

Zaten içimizde yaralı parmağa işemeyen o kadar kişi var ki, saymakla bitmez…

 

VELİ AĞABEY'İN RİCASI

‘Ben Aydın Bilgin ağabeye söylerim!’ dedim…

Ve Veli Ağabey gittikten sonra telekslerin yanındaki masamın yanından geçen başımızdaki patron Aydın Bilgin’e ‘Bizim eski çalışanlarımızdan, emekli Veli Ağabey geldi, size selam bıraktı, bu arada bir ricası var, oğlunun işe alınmasını istiyor’ dedim…

Herkesin çekinip söyleyemediği bu istek üzerine Patron Aydın Bilgin, ‘Ne demek? Veli Ağabey bizim emektarımız. Onun babası da bu müesseseye hizmet etmişti. Onun evladına iş vermeyecek de kime vereceğiz’ diyerek öneriye olumlu yaklaştı…

Bu kez özelliği gereği bana sormaya başladı:

– Ne iş istiyor?

– Ne yapabilir?

– Öğrenci mi?

Bu ve bunun gibi her soruya ‘Hayır, bilmiyorum!’ dedim..

Aydın Bilgin’in en büyük özelliklerinden biri de karşısına ‘hazırlıksız’ çıkılmasıydı…

Ama buna rağmen ‘Veli Ağabey’i ara oğlunu göndersin!’ dedi.

Kendime piyango çıkmış gibi sevindim…

Hemen telefonla boldum ve adını bile sormadığım oğlunu göndermesini istedim…

 

BİR GÜN SONRA

Ertesi gün Yılmaz Özdil geldi…

Dördüncü kattaki odasında olan Aydın Bilgin’e asistanı Fatoş Hanım ile bilgi verdik…

Ben aradan çekildim…

Görevimi yapmıştım…

Yani işe girmesine vesile olmuştum…

Anımsadığım kadarıyla ‘Spora meraklı’ olduğu için Spor Servisine rahmetli Selamettin Bayındır’ın yanına verilmişti.

Bir ara da gece müdürü olan Akın Kıvanç’ın yanına…

Sonra ‘editör’ oldu…

Sıralamalarda yanılabilirim…

Ama sonra şu gerçeği de öğrendim…

 

KARDEŞİNİN YERİNE…

Meğer şu anda Türkiye’nin en çok okunan ve tanınan yazarı Yılmaz Özdil kardeşinin yerine geçmiş, belki de ağabeyinin…

Veli Özdil ağabey benden ‘oğlu’ için iş istemişti…

O da gidip oğluna ‘müjdeyi’ vermiş…

Ama o oğlunun niyeti de isteği de yokmuş basın sektörünü girmeye…

Konuyu kardeşi Yılmaz Özdil’e açmış…

İki kardeş durumu konuşurken, Yılmaz Özdil ‘Benim hedefim’ diyerek onun yerine geçmiş…

Bu Aydın Bilgin yönetimindeki gazetede ilk olaydı, sonra bir benzerini daha yaşadık…

Belki bir gün onu da yazarım…

Yani Yılmaz Özdil belki bilmiyor ama onun bu mesleğe girişi ve basamakları teker teker çıkması, kitaplarının kapışılması beni ancak mutlu kılar…

Helvada kendimin de önemli bir payı ve rolü olduğuna inanıyorum…

 

ÖRNEK BÜTÇE GÖRÜŞMELERİ

Hesap kitaptan hiç anlamam…

Para saymayı da…

Zaten elime hiç sayılacak para geçmedi…

Geçmez de…

Ama ‘Ak Kardeş’ Turan B.’nin söylediği gibi CHP daha doğrusu ‘millet ittifakı’nın ilk ve yakın seçimlerde mutlaka iktidar olacağını dağdaki çoban da uçun kuşlar da biliyor.

Görünen köy kılavuz istemez…

Kendisine şu öneride bulundum:

‘İstediğin yandaş yazarları oku… İstediğin televizyonları seyret… Ama sadece ve sadece şu günlerde görüşülen Bütçe görüşmelerini takip et…

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm milletvekillerinin konuşmalarını tablarını oku… Ondan sonra istediğini söylemeye devam et…

 

KILIÇDAROĞLU CUMHURBAŞKANI OLMAZ

Kılıçdaroğlu ne dedi?

‘Benim Cumhurbaşkanı adayı olup olmadığımı nereden biliyorsun? Sana kim söyledi?’

CHP Genel Başkanı kararı vereceğin ‘millet ittifakının’ olacağını açıkladı…

Bugüne göre;

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve DEMOKRAT Parti… Doğru Parti vb’

Yeni kurulan partilerin de ‘Millet ittifakına katılacağı’ belli gibi…

Ben bu arada açıklayayım:

Kim ne derse desin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kesinlikle ‘Cumhurbaşkanı adayı olmaz!’

Konuşmalarını ve hareketlerini, tavrını takanlar mutlaka benim gibi düşünürler..

Ama CHP’den bir aday olarak önce ‘millet ittifakına’ önerilecek…

Hedef belli;

Yeniden ‘hesap verilir’ bir sisteme geri dönmek…

Başbakan olacak, kararları TBMM verecek…

Cumhurbaşkanı simge olarak kalacak…

İddiaları şu:

‘Tek adam rejiminden parlamenter, hesap verme, şeffaf bir sisteme geçmek…’

Ama şu anda Reis’in de Anayasa’nın 103’ncü maddesine göre seçilme şansı yok…

Daha doğrusu seçime girme şansı bulunmuyor…

Çünkü bir kişi ancak iki kez seçime girebiliyor…

Ya Anayasa’nın bazı maddeleri değiştirilecek, ya da bir şekilde ‘erken seçime’ gidilecek…

Bekleyip göreceğiz…

Bakalım olağanüstü seçim ne zaman olacak?

Yani bizler boşuna konuşuyoruz…

Millet de boşuna ikiye bölünüyor…

Değmez…

Zamanı gelince konuşur yan oyunu atarsın bu kadar…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP