Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar Eyice

HAYIRLI, UĞURLU OLSUN

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in göreve geldiğinde yüzde 12 seviyesinde olan ve 24 Şubat Cumartesi günü İzmirlilerin hizmetine açılacak Narlıdere Metrosu’nda seferler ön işletim sürecinde 15 dakikalık sıklıklarla yapılacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, kente raylı sistem ağları kazandırmaya devam ediyor.

287 milyon Euro yatırımla yapılan Fahrettin Altay – Narlıdere Metrosu, 24 Şubat Cumartesi gününden itibaren İzmirlilere hizmet vermeye başlıyor. Kentteki tüm metro yatırımlarını kendi imkanlarıyla yapan tek belediye İzmir Büyükşehir Belediyesi, 7 istasyondan oluşan 7,2 kilometrelik hatla Narlıdere’den Bornova Evka-3’e kadar kesintisiz ulaşım sağlayacak.

Narlıdere Metrosu’nun açılış töreni 24 Şubat Cumartesi günü  Balçova İstasyonu üzerinde bulunan, Ata Caddesi Kavşağı olarak da bilinen alanda yapılacak. Tören 16.30’da Ersin Show ile başlayacak. Açılış töreninin ardından sevilen sanatçı Haluk Levent konser verecek.

Narlıdere Metrosu’nun ön işletim sürecinde nasıl çalışacağı da belli oldu. Narlıdere güzergahındaki Fahrettin Altay-Narlıdere Kaymakamlık istasyonları arasında ön işletim sürecinde 15 dakikalık sefer planı uygulanacak. İlerleyen dönemde bu sürenin kısalması planlanıyor.

 

*- 7 İSTASYONDAN OLUŞUYOR

 

Fahrettin Altay-Narlıdere Metro hattında sırasıyla; Balçova, Çağdaş, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Narlıdere, Şehitlik ve Kaymakamlık istasyonları yer alıyor. Günlük yolcu sayısının ortalama 170 bin olması öngörülüyor. Balçova ve Kaymakamlık istasyonlarında 219 araç kapasiteli iki ayrı otopark da yer alıyor.

 

*- 287 MİLYON EURO’LUK BÜYÜK YATIRIM

 

İzmir Hafif Raylı Sistemi’nin dördüncü aşaması olan F. Altay-Narlıdere Kaymakamlık Arası Metro hattı 4 Haziran 2018’de, 252 milyon Euro sözleşme bedeli ile yüklenici firmaya teslim edildi.

Bu bedel, keşif artışları ile 287 milyon Euro’yu buldu. Narlıdere Metrosu’nun da hizmete girmesiyle İzmir’in kuzeyinde yer alan Bornova ile güneyindeki Narlıdere ilçesi arasında toplam 27 kilometrelik kesintisiz raylı ulaşım hizmeti sağlanacak.

İzmirliler, güvenli, konforlu, çevreci ve ekonomik raylı ulaşım olanağına kavuşacak; ayrıca vakitten kazanacak. Bir uçtan biniş yapan yolcu, diğer uca 45 dakikada ulaşacak. İki uç arasında karayolu uzunluğu ise yaklaşık 47 kilometreyi buluyor.

 

*- SENİN EVİN YOK MU?

 

Nadide Aydın Akbulut İzmir’in Bornova ilçesinde yaşayan emekli bir üretken.

Kansere tutulmasına rağmen, partilerden ve partililerden daha fazla halkın yararına koşuşturan, bilgilerini toplumla paylaşan bir takipçimiz.

Sorunları ve sorunlarını da hep iletiyor, daha geniş kitlelere ulaşmamız için.

Son mektubu oldukça uzun ve düşündürücü…

Son zamanlarda adından ve konusundan çok zöz edilen, reklamı yapılan bir televizyon dizisini ele almış ve yaşamından örnek vermiş,

Lafa fazlı uzatmadan, sağlık dileklerimizi ileterek Nadide Aydın Akbulut’a sözü verelim…

 

*- DİLBER FIRTINASI

 

‘Yine hastanedeydim. Mr çekmek zorundalar, kaçarı yok.

Randevu verdiler.

Akşam arkadaşımla konuştuk. Dedim ki : Bu kez çekimi başarırsam Dilber gibi dans ede ede çıkacağım hastaneden…

Bir Dilber fırtınası esiyor.

Dilber çok genç ve çok güzel bir pavyon kadını. İstanbul’da bir pavyonda Angara havaları ile oynuyor, kons da yapıyor. Yani içki masalarının ucuz mezesi.

Dizide öyle bir algı yaratıldı ki sanırsınız pavyonlar gerçekten müzikhol. Kızlar oynayarak para kazanıyorlar.

 

*- BEBEK HASTA, PARA YOK!

 

Seneler önce…

Adı Fethiye. Çok genç bir kadın.

Çocuk sayılacak yaşta evlenmiş. Eşi şoför, bir de evladı olmuş ayrılmış. Erkek bir bebek.

Annesi de var akça pakça kilolu alımlı bir kadın.

Bir de sarı benizli, sarı saçlı çok zayıf bir erkek kardeşi.. .

Annemler bahçeye gittiler evde yalnızım.

Bebek hastalanmış, hastaneye gidecek parası yok.

Benden para istedi, o zamanlar ancak evde yemek alacak kadar param var, versem de işini görmeyecek.

Alt caddedeki esnaftan istemiş sanırım…

Bangır bangır bağıran ağlayan bir kadın sesi inletti sokağı.

‘İstediğini verseydim şimdi hastane parası değil kucağım para dolardı!..’

 

*- ÖNCE ADI DEĞİŞTİ

 

Kısa kaldılar bizim sokakta.

O kısa zamanda birkaç kürklü alımlı kadın gelmeye başladı evlerine. Önce Fethiye’nin kırık olan ön dişi yaptırıldı, sonra uzun saçları sapsarı oldu.

Hani ‘pavyon sarısı!’ denen sarılardan.

Bu arada çocuğuna hastane parası vermeyen esnaf da fileleri doldura doldura eve gelip gitmeye başladı.

Bebek çok zayıf, ama öyle böyle değil bir deri bir kemik. Bakımsızlıktan öldü.

Artık Fethiye’nin adı da değişmişti.

 

*- İZMİR  SICAĞINDA

 

Yaz sıcakları geldi.

Yine eski İzmir gelenekleri, insanlar sokaktalar.

Kimi kapısının önüne birkaç sandalye atar, kimi evinin merdivenlerine bir şilte koyar oturur.

O gece Fethiye henüz işe gitmemişti.

Sordum;

‘Pavyon nasıl bir yer?

Sen orada ne yapıyorsun?..

Cahil kız, en fazla ilkokul diploması var.

İçtenlikle cevap verdi;

‘Erkekler geliyor, masasında oturuyoruz. Ne kadar içki içirirsek o kadar para. Ben önce içmiyordum, gazoz gibi alkolsüz içki geliyordu ama baktım ayık kafa ile olmuyor. Şimdi ben de içiyorum. Sonrasını da sorma, iyi mi?’

 

*- HİÇ UTANMIYOR

 

Bir de ablası vardı sonradan öğrendim.

Abla babası yaşında bir adamla evli.

Nikahı da var.

Arada eve uğruyor, annesi yanına zeytinyağı vs koyuyor o da evine götürüyor.

Ablasının eşi kınıyor kayınvalidesini, nasıl kınamaksa evden gelen etleri, yağları almaya hiç utanmıyor…

Fethiye ‘Alev olduğu ilk zamanlar’ bizim sokakta idi.

Sonra apartmana taşındılar.

Bir senede sanki 5 yaş yaşlandı.

Sonrasını bilmiyorum.

Aklımda kalan dedikleri, bir masa zengin ağzı salyalı erkekler ve de onların masasında ellerinde içki, ‘En kötü günümüz böyle olsun kocacım!’ diyen kadınlar. ..

 

*- ZAMANE İNSANI

 

Dilber elbiselerini internetten satışa çıkarmışlar yok satmış.

Dilber dansı için dans okullarında pavyon dansı dersleri verilmeye başlamış.

Müşterisi de çokmuş.

Dilberi oynayan sanatçının dizi başına aldığı ücret de yükselmiş.

Bir pavyon algısı.

 

*- HATIRLATMA

 

Didem Aslan Yılmaz da 18 yaşında tavırları, şivesi ile gerçek bir Angaralı kız var.

Yaşı 18. Kendine göre çok büyümüş.

Evden kaçmış, sığındığı kişi iddialara göre pavyonlara kız düşüren biri. Madde işlerine de bulaşmış gibi duruyor.

Kız annesini beğenmiyor, anne köylü kadını.

Şalvarı yeleği ile ekranlarda.

Babası çoban, babasından gördüğü gibi yaşıyor.

Evde şiddet var ama bir mutfak yok.

Çeşme de yok içeride.

 

*- MECBURİYETTEN

 

Kız zeki bir kız, spor da yapmış ama anlaşılan o ki evdeki şiddet ve yoksulluk bir yanda, pavyonun ışıltılı dünyası diye reklam edilen o karanlık dünya diğer yanda.

Eskiden gündüz kuşağı programları izlemezdim.

Şimdi izler oldum.

Duygu’yu kurtulacak mı diyorum?

Hani o bilinen denizyıldızları hikayesi gibi, bir denizyıldızını yaşatmak da çok önemli…

Cumartesi sabahı mr çekimim var.

Ağrılarım olduğu için yüzüstü yatamıyorum.

Bu nedenle geçen hafta MR çekilemedi.

Eğer çekilirse ‘Dilber gibi dans ede ede çıkacağım!’ dedim ya hastaneden!

Önce kendimden özür diliyorum.

Sonra da pavyon batağına düşen/ düşürülen kadınlardan .

Yüzlerine kezzap atılanlardan, yaldızlı dünyaya kananlardan, adları Alev olan, Burçak olan, Dilber olan Hatice’lerden, Ayşe’ler’den Fatma’lardan. İsimsiz binlerce kadından, et pazarına malzeme yapılanlardan, dayak yiyenlerden, maddeye alıştırılanlardan ve de düzenin azgın çarkları arasında ezilen kadınlardan.

Bir yerlerde ölüsü bulunan kadınlardan, çocuğuna hastane parası bulamayanlardan…

Özür dilerim…

İnsanlığımızı unuttuğumuz için özür dilerim. (Nadide Apaydın Akbulut)

 

*- ALGI YÖNTEMİ

 

Yaradılıştan mı, başka nedenlerden mi bilmiyorum, dizileri de haberler gibi fazla izlemiyorum.

Yani takipçisi değilim…

Özellikle fazla reklamı olanlara hiç bakmam, çünkü algı yöntemi ile sizi bağlarlar…

Ama kısa süre sonra aldatıldığınızı anlarsınız.

Halkın değişiyle söylenenlerin ‘balon’ olduğunu görürsünüz.

Aynen hiçbir özelliği ve önemi olmayan yeni bir ürünün piyasaya sunulması gibi.

Örnekleri çok…

Suni üretilmiş yiyecekler kadar…

Zamanımızda her şeyin para olduğunu da yine Nadide Hanım’ın anlatımından öğreniyoruz; Dilber’in film yani oyunculuk dışında reklam ve algı yöntemi ile nasıl işi paraya, kazanca döktüğünü…

Yakında losyonu da piyasaya çıkar….

Bunlara algı yöntemi denilse de, bence ‘aldatma yöntemi’ diyorum…

Yaşar Eyice

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 − four =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER