Bu tür bilgi ve haberleri genelde, Çeşme’nin önceki ‘Hacı’ Belediye Başkanlarından Nuri Ertan ağabeyimizden duyardım.
Bu gün Bodrum hayranı olarak bildiğim Enver Kaya ‘Turizm Gözdesi Çeşme’de birbirinden ünlü beachlerin yan yana sıralandığı Ayayorgi’de yollar köstebek yuvasından farksız!
Ne yerel yönetim, ne kazıntı yapan kurumlar, ne de girişin bile kişi başı 1500 TL’den başladığı mekanlar bundan rahatsızlık duymuyor olmalılar ki, sezon başlamasına rağmen kimse bir şey yapmamış.
Bu görüntü Çeşme’ye hiç yakışmıyor, benden söylemesi…’
Sevgili Adnan, alan memnun satan memnun…
Takma kafana…
Zaten kazıyı, adını söylemesini bilmeyenlere, neredeyse sudan ucuza yaptıranlar var ya, şu kadarını söyleyeyim:
‘Çok güçlüler…’
Bilmem anlatabildim mi?
Bu arada ilgilisine söyleyeyim:
Kuşadası’nda şezlong ve şemşiyeler ücretsiz.
Marina yanındaki halk plajandıki uygulama Belediye Başkanı Ömer Güzel tarafından başlatıldı.
Araya son günlerde okuduğum en değerli mesajı paylaşayım:
‘Bir avuç tohum, bir ömür bağımsızlıktır!’
*- HEP YALAN DOLAN
Dürüstlükten bahsedip, ‘ikiyüzlü’ olanlara,
Sadakatten bahsedip, ‘ihanet’ edenlere,
Merhametten bahsedip, ‘acımasız’ olanlara,
Adaletten bahsedip, ‘hak’ yiyenlere,
Gururdan bahsedip, ‘yalakalığın’ dibine vuranlara,
Aldığı paranın helalinden bahsedip, onun bunun sırtından geçinen ‘parazitlere!’,
Allah korkusundan bahsedip, menfaati uğruna ‘iftira’ atanlara,
Dostluktan bahsedip, arkadaşını ‘satanlara!’,
Mert’im deyip, ‘dansöz’ gibi kıvırtanlara, Urlalı karpuz ve enginar üreticisi, düzgün insan Mehmet Dönmez’den bir mesaj var:
‘Canınız Cehenneme!’
Üretici Mehmet Dönmez kardeşimiz kendini şöyle tanıtıyor:
‘Ben yalnızlığın insan haliyim!’
*- BÖYLELERİMİZ DE VAR
Şimdi de, arkasında, yani geçmişinde bir gurur kaynağı olan emekli bir Orman Mühendisi Hikmet Kaya’dan söz etmek istiyorum.
Sizler görmüyorsunuz ama ben de görüntüleri var bu anıtı dikilecek Orman Mühendisi Hikmet Kaya’nın.
43 yıl önceki görüntüde, çıplak dağlar var…
Son zamanlarda özellikle turistik merkezlerden yakılarak kaybettiğimiz dağlar gibi…
Kulakları çınlasın Bornovalı, Namık Kemal Lisesi’nden arkadaşım, Sosyal Sigortalar uzmanı Muammer Dizdar’ın ‘Cıscıvıldak!’ dediği cinsten…
Hikmet Kaya’nın serüveni 1980’li yıllarda başlamış.
Dikkatinizi çekerim:
Sinop Boyabat’ta 3 bin 500 dekarlık çorak, yani cıscıvıldak dağlık araziye 800 bin Kızılçam Fidanı dikilmesini, hatta kendi elleriyle dikti bu değerli mühendisimiz.
Böylece bölgedeki sel ve heyelan riskini de ortadan kaldırmış oldu.
Hikmet Kaya gibi ne çok değerimiz var.
*- GÖRMEYEN GÖZLER
Birini daha anımsatayım:
Çok yıllar önce, sanıyorum 1980 yılının sonlarına doğru, bir ziyaretçim olduğu söylendi.
Karşıyakalı bir Orman Mühendisi ziyaretime geldi.
Liseden İlker isimli bir sınıf arkadaşımız Orman Mühendisi olmuştu, tanıyıp tanımadığını sormuştum.
Muğlasporlu Kemal isminde bir futbolcu antrenör vardı, onun da kulağını çınlattık.
İzmir’in önemli yerleşim merkezlerinden Karşıyaka’da bir dere yatağının konutlarla, gecekondularla dolduğunu, önceden burası için bir rapor hazırlayıp ağaçlandırdığını, ancak şimdi büyük bir tehlike arz ettiğini ve bunun için kendini ileri yaşına rağmen yiyip bitirdiğini anlattı.
Ben de ismini şu an anımsamayacağım bu Orman Mühendisinin anlattıklarını yazdım.
Emin olun en fazla 15- 20 gün sonra sabah saat 08’de sağanak bir yağışta Bornova Küçükpark’taki evimden 4-5 kilometre uzaklıktaki gazete binasına zar zor geldim.
Ve korkulan olmuştu…
Orman Mühendisi’nin ‘Felaket olur!’ dediği dere yatağındaki gecekondu ve konutlarda 60’ın üzerinde yurttaşımız boğularak can vermişti.
Kaçamamış, kurtulamamışlardı.
Gazetenin yönetiminin başındaki Aydın Bilgin ‘Yeni TV’yi kurmuştu,
Bir spiker vardı, bir de ben…
Başka kimse yok, herkes yollarda kalmış…
Öğle saatine kadar o konuşuyor, felaketi anlatıyor, ben de topladığım haberleri önüne koyuyordum…
Uyarı tabii ki kimsenin umurunda olmamıştı…
Sonra yine bizim yayınımız bir İstanbul Gazetesi’nin başyazarı Güngör Mengi benden aldığı notlarla o orman mühendisinin anlattıklarını köşesinde yazdı…
Ne mi oldu?
Yazılanlar olduğu gibi kaldı. Boğulup ölenler de toprağa verildi…
Bu kadar…
Gazete arşivlerinde duruyor, belki ileride konuyu ele alan şehir plancıları falan ortaya çıkar, ya da orman mühendisleri…
Birkaç kişi değil, hepimiz duyarlı olmalıyız ki, sorunların altından kalkalım…
Yanlış işlerin peşinden koşanlar unutmasın;
Doğru olan şeyler sabittir, koşmaz, kaçmaz!
*- FALSIZ KALINMIYOR
Bu arada sizi güldüreyim ve düşündüreyim:
‘Sen hemşehrim, ne kadar sadık olursan ol, kadının gittiği falcı, ‘Aldatıyor!’ dediyse, bittin!…’
Kadınlar da olmasa, herhalde önemli bir meslek ortadan kalkacak!..
Kimse senin nelerle başa çıkmaya çalıştığını , neleri yendiğini yenemediğini, kimlerin yanında olmak istediğini, nelerin başını ağrıttığını, neler hissettiğini, neleri hissetmekten korktuğunu senden daha iyi bilemez.
Bu yüzden hep dik yürü!
Kendine en çok kendin lazımsın…’
‘Kanka!’ diye sarıldıklarınız var ya, onları tarif edeyim:
Size hava iyi iken şemsiye verenler, yağmur başladığında ise geri isteyip, alanlar…
Şaşırdınız dağıl mi?
Biraz düşünün sonra karar verin…
YORUMLAR