Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya

KAÇ YIL ÖNCE BİLE…

Bu haberin fotoğrafı yok

Benjamin Bey anlatıyor?

‘Ülkeye giriş yaptıktan sonra, kendime sim kart aldım.

1 hafta sonra bana bir avukatlık bürosundan telefon geldi;

20 yıl öncesine ait bir telefon borcum varmış. Hemen ödersem yarı, ödemezsem tamamı ve faiz.

‘Tamam!’ dedim.

Her gün en az üç defa arandım.

Dolandırıcılarmış.

Sakın ha bunlara kanmayın!’

Meğer bu konuda ne çok dertli varmış!

Yalnız yurt dışından gelenlere değil, yurt dışına çıkanlara da bazı hukuk büroları tarafından benzer telefon mesajları atılıyor.

‘Başım yanmasın!’ diyenler bu ‘kan emici sülükleri’ ödemeler yaparak besliyorlar.

*- 15 LİRA İÇİN

Bir süre önce yazmıştım;

Nedret isimli bir emeklimiz, İnternette bankasının duyurusunu okudu.

Promosyondan sadece 15 lirasının kaldığını, bunu isterse hemen hesabına aktarabileceği ya da alabileceği belirtiliyordu.

Bu 15 lira onun hesabındaki yaklaşık 300 bin lirasının hortumlanmasına neden oldu.

Ailecek bankaya gittiler, ‘Paramız uçmuş!’ dediler.

Hak, hukuk, adalettin ve mahkemeden söz ettiler.

Ama hepsi boş idi.

Banka kendisini şöyle müdafa ediyordu:

‘Biz şifrenizi banka personeline bile söylemeyin, diyoruz. Siz dolandırıcılara vermişsiniz!’

İşin özeti bu…

Yorumunu da siz yapın!

İsterseniz ‘İyi olmuş, uyarılara dikkat etseydi!’ dersiniz, isterseniz ‘Yazık!’ dersiniz…

*- ŞART YOKMUŞ!

Bana son gelen mesajların içinde şu da vardı:

‘Tebrikler 700 TL kazandınız’ deniyor ve devam ediyor:!

‘Hemen kayıt esnasında bonusunu seç ve 700 TL çekimini dilediğin yöntemle yap!

Evrak-belge SARTI YOK! ‘

Ve altta da, karışık harflerden oluşan bir internet adresi…

İsterseniz tıklayın, ya da girin de, eskilerin deyişiyle ‘Yaş mı, kuru mu?’ görün!

Yani heklenin ya da bir şekilde esinleri olun…

İstedikleri parayı vermedikten sonra tüm bilgileriniz ve hesaplarınız, teknik olarak ne isim veriliyorsa bu dolandırıcıların elinde olacaktır.

*- NEREDEN BULUYORLAR?

Bir ünlü yazmış;

‘Trafik kazası geçirdik..

Hastanede yatarken, bir avukatlık bürosundan aradılar, ‘Kaza geçirmişsiniz. Şu kadar para alacağınız var, bize vekalet verin hemen paranızı alalım.

İş yalnız bu arayan avukatlık bürosuyla bitmiyor.

Bilmem ne call’den arıyorlar, aynı soru ve istekler!

Nereden duyuyorlar, biliyorlar, telefonumuzu alıyorlar.

Bu nasıl iş?’

Ben olayı mealen anlattım.

Yunus Karadağ 03 Eylül’de şöyle diyor:

‘Başıma aynısı geldi.

Başınıza aynısı gelsin istemiyorsanız, sakın herhangi bir avukata vekalet verme gafletinde bulunmayın. (Tanıdık avukat arkadaşlarınızı tenzih ediyorum)

Velev ki tanımadığınız bir avukata vekalet verdiniz.

1. Adınıza hemen davayı açarlar.

2. Fena da takip ederler. Bu konuda iyiler ama sanmayın ki bu sizin için.

3. Dava sonuçlandı diyelim, çıkan miktarın neredeyse 4/3 ünü avukat alır.

4. Sonra haberiniz olmadan aynı kişiye bir dava daha ya da bir itirazda bulunur.

5. Bu itirazdan da bir miktar para kazanır/alırlar.

6. Ama bu tutardan haberiniz olmadığı için o para size gelmez.

Bunlar avukatlık mesleğinin yüz karalarıdır.

Çoğu avukat arkadaşlarım bu tip avukatlardan nefret eder zaten.

Özellikle bu işi kovalayan B,öy F’yada bir avukatlık bürosu var ve kesinlikle uzak durun.

Ben de yaklaşık bir yıl önce bir kaza geçirmiş ama işlemlerimi kaporta ve boyacı Cemil Usta ile Maslak tarafında yaptırmıştım.

Aynen şikayetlerini belirttiğim İstanbullu vatandaşlar gibi aranıp durdum.

Aradan bir yıl geçmiştir.

Ama sanıyorum bir hafta önce yine arandım, ‘Cemil Usta ile görüşün!’ dedim,

Yani tuzağa düşmedim.

‘Yaşasın bana para kazandıracaklar?’ diye, sevinerek bu tuzağa düşmemiş oldum.

Zaten Cemil Usta da, ‘Sen onlara bakma!’ diyerek uyarı yapmıştı.

*- BİLGİLER YANLIŞMIŞ!

Ama hukukçulardan, bazı avukatlar bu açıklama ve uyarılar için bakın ne diyorlar?

Bunlar adına İlker beye kulak verelim:

‘Bu bilgilerin tamamı yanlış!

Hiç bir avukat, kendisine verilen %25’ lik oranla sınırlı avukatlık ücreti dışında beş kuruş bile alamaz sizden kanunen suçtur.

Bir takım danışmanlık firmaları bu kurallara uymaz ama onlar da avukat değil zaten.

Baroya kayıtlı avukatlara güvenebilirsiniz!’

Acaba İlker Bey?

Zaten hukuk bitiren staj falan sonrasında, Baro’ya yasaya göre kayıtlı olduğu için avukat olup cübbesini giyebilir…

Belirttiğiniz gibi ‘danışmanlık’ büroları da değişik, vatandaşı kandıracak Türkçe dışı İngilizce sözcüklerle işlerini yürütüyorlar.

Yukarısı bıyık, aşağısı sakal meselesi…

*- VAGONLARDA ASILI İDİ

Farkındasınızdır!

Mecbur kalmadıkça yabancı sözcükleri kullanmamaya çalışıyorum.

Herkesin kullandığı sözcük ve yabancı menşeli cümleleri kullanmamaya gayret ediyorum.

Bizim çocukluğumuzda, özellikle tren yolculuklarında vagonlarda asılı tabelalarda ‘Vatandaş Türkçe konuş!’ uyarısını anımsıyorum.

Şimdi tarihe bir göz atalım;

Türkçe konuşma ile ilgili günümüzde bilinen örneği Karamanoğlu Mehmet Bey’dir.

Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklu sarayının Mevlana’ nın tesiriyle Farsçayı resmi dil yapmasına karşılık şöyle bir fermanı yayınlamıştı:

‘Bugünden sonra divanda, dergâhta ve bargâhta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır…’

Aynı zamanda Devletin içinde ki Moğol işbirlikçileri ile de amansız bir mücadeleye girişmişti.

Ne olmuştu da Karamanoğlu böyle bir dil mücadelesine girmişti?

Tekrar vurgulayalım:

Yıllarca Moğol istilasına destek veren, işgalci Moğolların kuklası olan, Selçuklu sarayına ve Selçuklu sarayının kukla olmasında ve de devletin resmi dilinin farsça olmasında büyük rolü olan Mevlana ve çevresidir.

Karamanoğlu Mehmet Bey bunlara karşı mücadele etmiş ve şehit olmuştur.

Moğollar–Selçuklu Sarayın işbirlikçileri – Dini kullanan Mevlana, üçlüsüne karşı bayrak açan sembol isimlerden biri de, ‘Ahi Evran’ dır…

Ahi Evran (Evren) da tıpkı Karamanoğlu Mehmet bey gibi Türk ve Türkmen düşmanı bu şer ittifakıyla mücadele etmiş ve şehit düşmüştür.

*- SAHİP ÇIKACAKLARIMIZ

Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin altında, bir Türk Milletinin kavgası, bir milletin mücadelesinin özü yatar…

“eline sahip çık” ifadesindeki ‘el’, ‘il’ dir.

Yani yurt, vatandır…

HACE, ‘Eline sahip çık!’ derken, ‘İline, vatanına sahip çık demiştir.’

Hace Bektaş’ın ‘Beline sahip çık!’ ifadesindeki ‘Bel’,  ‘toprak’ tır.

Toprak Türk milleti için kutsaldır, ‘Toprak’ Vatandır.

Hace, Türk Milletine ‘toprağına (beline) Vatanına sahip çık!’ demiştir.

Toprak bellenirse yani işlenirse ürün verir…

İşini, toprağını boş bırakma, uğraşından geri kalma, toprağını işle, üretim yap toprağına sahip çık demiştir.

HACE BEKTAŞ’ın ‘Diline sahip çık!’ ifadesindeki ‘dil’,  ağzımızın içindeki organ değil, konuştuğumuz dildir,  yani lisanımızdır.

Türkçe dilimizdir…

*- HECE GÜZEL SÖYLEMİŞ

‘Lisanına, güzel Türkçemize sahip çıkın ki Farsçanın resmi dil olması karşısında dilimiz, lisanımız kaybolmasın’ demiştir, HACE BEKTAŞİ VELİ…

Ne de güzel söylemiş, lakin manasını kavrayan çok az kişi olmuştur.

İşte Hace Bektaş Veli’nin bu sözlerinin anlamını kavrayanlardan biri de; vatanına, toprağına, lisanına sahip çıkmak için 19 Mayıs 1919′ da Samsun’ a çıkan ve milli mücadeleyi başlatan Ulu Önder Atatürk’tür.

*- GÜNDEMDE

Amasya, Erzurum ve Sivas kongrelerinde vatanın düşman işgalinden kurtarılması için çalışmaları başlatan ve örgütlenmeyi sağlayan ulu önder, işte bu sözün manasını kavradığı için Ankara’ya gelişinden önce 22 ve 23 Aralık 1919 tarihlerinde Hacı Bektaş İlçesine uğramış, Hace’nin dergâhında 2 gün kalmıştır.

O zaman;

Ahi Evran gibi ol, ‘beline’ sahip çık…

Karamanoğlu Mehmet Bey gibi ol, ‘diline’ sahip çık…

Mustafa Kemal ATATÜRK gibi ol, ‘eline/iline/diline, sahip çık…’

Ey Türk Milleti; Eline, beline, diline sahip çık,

Uyuma Türk milleti…

Hace: efendi, ağa, sahip, öğreten, öğretmen, hoca anlamındadır…

Biraz ansiklopedi karıştırınca bunlara görürsünüz, ben anlatmaya çalışırken biraz karıştırdım galiba, bu nedenle af ola!