DOLAR 32,5007 0.33%
EURO 34,8322 0.57%
ALTIN 2.407,611,17
BITCOIN 1884053-3,46%
İzmir
21°

AÇIK

üst menü altı

MERHABA 2023

ABONE OL
8 Ocak 2023 13:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL

2023 yılına girdik. Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutlayacağız. Çok anlamlı bir yıl. Bu nedenle 2023 yılındaki köşe yazılarıma yeni yılı selamlayarak başlamak istedim.

Cumhuriyet onca yıkma çabasına karşın 100 yıldır ayakta. Bu tabii durduk yere olmuyor. Onu yaşatmak için her türlü zorluğu göze alanlar, direnenler sayesinde oluyor. Onlarca, yüzlerce direnenin birkaçından bahsetmek isterim.

3 Ocak 2023 günü ikinci yılını dolduran Boğaziçi direnişiyle başlayacağım. Boğaziçi iktidarın eğitim politikasını anlatmak için son derece somut bir örnek. Eskiden Türkiye’de birkaç tane olan Anadolu Lisesi’ne öğrenciler sınavla, titizlikle seçilerek alınırdı. Oralarda görev yapacak öğretmenler de en başarılılar arasından seçilirdi. Hazırlık sınıfıyla eğitime başlanır. İngilizce bu sınıfta öğretilir. Ardından gelen sınıflarda matematik, fen, fizik, kimya, biyoloji hep İngilizce okutulur. Orta birinci sınıfta da Almaca ya da Fransızca’dan birini seçen öğrenci ikinci yabancı dili diğer orta öğrenim kurumları düzeyinde öğrenirdi. Günümüzde neredeyse her mahallede bir Anadolu Lisesi var.  Eski eğitimden ise eser yok. Sonra sıra başarılı Lise’lere geldi. “Proje okul” kavramını tanıdık. Eğitimde esas olan öğretmendir. Bu okullardaki öğretmenler dağıtılınca binalar dört duvardan ibaret kaldı. Bu başarılı okullar gün günden geriye gittiler. Eğitim kalitesini arttırmak diye bir kaygı yok. Amaç biat eden, itaat eden; vatandaş değil kul olan insan tipini yaratmak.  Üniversite olarak Boğaziçi eylemlerin içinde olan, iktidara ‘gözünün üstünde kaşın var’ diyen bir kurum değildi. Yetmeeezz. Her şeye karar veren zihniyet bir gün üniversiteye,   o üniversiteden mezun olmamış, orada hiç ders vermemiş birini atayıverdi. O gün bugündür üniversitenin hocaları kışın yağmurda, karda, yazın kızgın güneş altında; her gün  bahçede toplanıp rektörlüğe arkasını dönüyorlar. “Ben yaptım, oldu” kafasına direniyorlar.

Yılı Korgeneral (er) Vural Avar’ın 20 Aralık günü, 84 yaşında, cezaevinde ölmesi haberini konuşarak kapattık. Vural Avar paşa ve komutanlar 28 Şubat 1997’de laikliğin korunmasının  önemine vurgu yapan bir bildiri yayınlamışlardı. Olayın mağduru olduğu iddia edilen Necmettin Erbakan’ın ölümünden sonra suçlandılar. Haklarında “Hükümeti cebren devirmeye, düşürmeye iştirakten” dava açıldı. Bildirinin yazılış tarihinden tam 16 yıl sonra; 2 Eylül 2013’de hakim karşısına çıktılar. Davada 76’sı tutuklu 103 sanık vardı. 19 Aralık 2013’de “Tutuklu kaldıkları süre göz önüne alınarak ve delilleri karartma şüphesinin ortadan kalkması” nedeniyle serbest bırakıldılar. Süreçte; davayı açan Savcı Mustafa Bilgili FETÖ üyeliğinden, soruşturma aşamasında savcılığa bilgi ve belge gönderen Genelkurmay eski Adli Müşaviri Albay  Muharrem Köse  FETÖ üyeliği ve 15 Temmuz’u planlama girişiminden tutuklandı. Davaya konu belgelerin hepsi savunma tarafından çürütüldü.  9 Temmuz 2021’de Yargıtay davaların zaman aşımı nedeniyle düşmesi kararını bozdu. 37 sanığın beraat kararını onadı. 19 Ağustos 2021’de  14 sanık hakkında müebbet hapis cezası verdi, hapse atıldılar.  9 Eylül 2021’de 13 emekli generalin rütbeleri söküldü. Yaşları seksenin üzerinde olan bu paşalar, hapiste ölüme bırakıldı. Paşalar eğer yaşlı oldukları için “af” talebinde bulunsalardı, belki de affedilirdi. Oysa onlar laikliğin savunulmasının doğru olduğunu düşünüyorlar, bu nedenle “af” edilecek bir suçları olmadığını söylüyorlardı. İnandıkları doğrular için ölümü göze alarak direndiler, direniyorlar.

Bir de Selahattin Demirtaş var tabii, yattığı hapishaneden su ısıtıcısı (ketıl) aracılığıyla mesaj gönderiyor. Bir gün TBMM’de grup konuşması yapmak için kürsüye çıktı ve; ‘seni başkan yaptırmayacağız!’ dedi. O gün bugündür hapiste. Bir tek geri adım atsa, uzlaşsa anında tahliye olur.  Özgürlüğüne, evine, ailesine, sevenlerine kavuşur. Bir adım geri atmıyor, direniyor.

Ekrem İmamoğlu’nun ismi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak duyurulduğu gün büyük kitleler onu hiç tanımıyordu. Adaylığı boyunca devletin tüm olanaklarına karşı yarıştı. Seçim günü tam oyları öne geçtiğinde ekranlar gitti. O, saat başı açıklama yaparak hepimizi ekran başına kilitledi. İnancı, direnci ve ıslak imzalı sandık tutanaklarının partinin elinde olması sonucu seçimi 13 bin oy farkla kazandı. Uzunca bir zaman mazbatası verilmedi. “Hiçbir şey olmasa bile bir şey oldu.” dendi. Sonra sandıktan, aynı zarftan çıkan 4 pusuladan 3’ü geçerli sayıldı, biri iptal edildi. İmamoğlu tam da aynı gün vatandaşı meydanlara çağırdı, kollarını sıvadı ve “Gençliğimiz var.” dedi. Seçimi ikinci kez; bu defa 806 bin oy farkla kazandı. Başkanlığı boyunca hiç geri adım atmadı. Yandaşlara, tarikatlara peşkeş çekilen yerleri, paraları Belediyeye, İstanbulluya kazandırdı. İhaleleri, meclis toplantılarını izlemek isteyen herkese açık olarak internet üzerinden yayınladı. Vatandaşa yapılan yardımların, öğrencilere verilen desteğin kimsenin lütfü değil;  en doğal vatandaşlık hakkı olduğunu söyledi. Şehrin böyle de yönetilebileceğini gösterdi. Bugünlerde  Ekrem İmamoğlu için birbiri ardına suçlar icat ediliyor, ceza yasasının var olmayan maddelerinden hükümler veriliyor; ama biliyoruz o pes etmeyecek. İmamoğlu direndi, direnecek.

Bir de her eylemde en önde gördüğümüz kadınlar var. Ağacı korumaya koşan, çocuk tecavüzüne ‘Dur!’ demek için meydanları dolduran, hayvanları korumak için gecesini gündüzüne katan kadınlar. Öldürülen diğer kadınların hak arayışı için evinden çok mahkeme kapılarında olan kadınlar… Saçlarından yerlerde sürükleseniz, yumrukla devirip tekmeleseniz de susmayacak, pes etmeyecek kadınlar… İyi ki varlar.

“Bir tek bu yazdıkların mı var?” diyorsunuz şimdi. Yok tabii, onlarca dernek var, sendikalar var, siz varsınız. Yıllardır inandığınız doğrular  için ayağa kalktınız, direndiniz. İnanmaktan, umut etmekten hiç vazgeçmediniz. Şairin dediği gibi:

“En güzel deniz:

                  henüz gidilmemiş olandır.

En güzel çocuk:

                  henüz büyümedi.

En güzel günlerimiz:  

                  henüz yaşamadıklarımız…..”

2023 direnmek üzere ayağa kalktığımız her şeyin gerçek olduğu yıl olsun… Bu yıl o yıl olsun.

Mutlu yıllar.

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP