DOLAR 32,5198 -0.09%
EURO 34,7981 -0.21%
ALTIN 2.420,97-0,36
BITCOIN 2157894-0,15%
İzmir
26°

PARÇALI AZ BULUTLU

üst menü altı

KILIÇDAROĞLU 'SALDIRGAN GENCİ' AF ETTİ… ADINI ve AİLESİNİ KORUDU

ABONE OL
10 Mayıs 2023 08:39
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İnanılacak gibi değil…

Beşiktaş’ta sadece bir devlet hastanesi var.

Sait Çiftçi Devlet Hastanesi…

Her hastane gibi onun da ‘acil servisi’ var.

Ama sadece mesai saatlerinde açık!

Akşam olunca kapılar kapanıyor, sabah mesai başlayıncaya kadar.

Kaç senelik olduğunu, Beşiktaşlı Aynur-Ayfer-Atila kardeşlere sorduğumda, ‘Bizim çocukluğumuzdan bu yana var!’ dediler.

Yani en az 50 yıllık!

Gece yarısı rahatsızlandınız, nereye gideceksiniz?

Taksiciler öğrenmiş, doğrudan en yakın hastaneye, yani Esentepe’ye gidiyorlar…

Yani en az 10 kilometre uzaklığa…

Yani Galatasaray Kulubünün Stadı’nın bitişiğinde hastaneye…

Burası da Şişli Etfal Hastanesi’nin taşındığı yere…

‘Allah eksiğini göstermesin’ deriz ya, işte öyle bir şey…

Ana baba günü gibi…

Anlatılacak gibi değil…

 

*- BOŞUNA KORKMUŞUM

Bugün Beşiktaş’taki Sait Çiftci Hastanesi’ne kaç gün önce şanslı olarak ulaştığım bir doktora gittim…

Koridor Kemeraltı gibi kalabalık…

Doktor kan tahlilleri yaptırmamı istedi.

Damarım zor bulunuyor ve hemşire birkaç saniye içinde işimi gördü.

‘Kutladım’ kibarlığı ve hastaya, yani bana şefkatla yaklaşmasını.

‘Yönetime sizlerin davranışlarını bildireceğim!’ dedim, yanından ayrılırken..

‘Hep öyle diyorlar, ama bugüne kadar sözlerini tutana rastlamadım!’ diyerek bir noktaya değindi.

Şunu çıkardım:

‘Yağcılığı çok iyi biliyoruz!’

Sanki görevliyi met edince, işimizi çok daha iyi göreceğiz’ diye düşünüyoruz, genelde…’

Bu tespitimi bir çok resmi makamlarda gördüm…

Belki siz de rastlamışsınızdır…

Sözde uyanık bunlar…

 

*- BİZ İZMİRLİYİZ

Hemşireye ‘Ben İzmirliyim, sözümü mutlaka tutarım!’ dedim.

Aradım ve dipte bir köşede ‘Hasta Hakları Birimini’ buldum.

Başı bağlı genç kadın, ‘Sizin kimliğinize bakacaktık değil mi?’ diye sordu.

Başkasıyla karıştırdığını söyledim.

‘Ne var?’ diye sordu…

‘Teşekkür için geldim!’ dedim.

Şaşırdı!

‘İlk defa bir teşekkür için geleni görüyorum!’ dedi.

Herkes şikayetçiymiş!…

Halbuki geçenlerde bir AKP’li kadın memnuniyetini televizyon ekranından anlatıyordu:

‘Yıllar önce doktor beni odasından kovmuştu. Reis sayesinde şimdi biz haklarımızı elde ettik ve doktorları dövüyoruz!’ diyordu.

Dövmek ne demek?

Doktorları öldürüyoruz, bile!

Ben de yıllar önce ‘Yakacaksın bu doktorları!’ diye bir dizi yapmıştım…

Bir hekimin ‘Asacaksın bu doktorları!’ başlıklı kitabından esinlenmiştim.

Doktorların uğradıkları haksızlıkları, hakaretleri, başlarından geçenleri anlatıyordu.

 

*- YAKLAŞIM GÜZEL AMA…

‘Hasta hakları birimindeki’ genç görevli kadın, bir deftere not aldı.

‘Ne yapıyorsun?’ diye sordum…

‘Teşekkürümü’ yazdığını söyledi.

‘Bir kağıt falan vermeyecek misin, yazmam için!’ diye sordum…

‘Yok, ben bu notu Başhekimi bildireceğim!’ dedi.

‘Peki ben kimim? Belki de oradaki görevlilerin yakını ya da akrabasıyım. Bu nedenle methiye düzdüm…

İstersen sen de bana kızdığın birileri varsa, onları da kötüleyeyim!’ dedim…

Sonra da, ‘Bak sen gençsin… Belli ki, sana görevini tam anlamıyla anlatmamışlar.

Sen sen ol, ama şikayet, ama methiye olsun, buraya kim gelirse mutlaka kimliğini sor ve kayıtlara al!’ önerisinde bulundum.

Bu arada başka kişiler geldiği için ‘İyi günler’ dileyerek ayrıldım…

İşte tarihi sayılan, köklü Beşiktaşlı arkadaşlarımın ‘Çocukluğumuzdan biliyoruz’ dedikleri Beşiktaş’taki tek devlet hastanesinden ayrıldım.

İşin ilginç yanı şu:

 

*- NASIL ULAŞACAĞIM, ÖĞRENECEĞİM

Tahlil sonuçları bir gün sonra çıkacak.

Ama doktorla bu konuda görüşmem için özel izin gerekiyor.

Yani sabahtan gidecek, birkaç dakika zamanı kalırsa doktor ile görüşüp sağlığımla ilgili bilgi alacağım.

Telefonla tekrar randevu almak istedim.

Ayın24’unden önce gün verilmiyor.

‘Bir başka doktor ister misiniz?’ diye soruyorlar…

Ne diyeceğimi şaşırdım…

En iyisi parama kıyayım, bir özel hastaneye gideyim, nasılsa internetten tahlil sonuçlarını görürüz.

Ama hiçbir hastane bir başka hastanenin tahlillerini kabul etmiyorlar ki…

Başınıza gelmiştir herhalde…

Sağlıkta durumumuz böyle işte…

 

*- TANRI NEKTARI

Şimdi yine okuyucu mektuplarını paylaşacağım:

Son yazılarıma yorum yapan, emekli öğretmen Şeniz Ayçiçek’in yorumları şöyle:

‘Zeytin ağacı ve zeytin konusunda kitaplar dolusu araştırma yapılsa yine de az gelir

Ben biraz araştırdım, karşılaştığım durum takdire şayan .

Bir filmde zeytinyağı için ‘Tanrı nektarı’ diyordu.

Bir damlası bile ilaç niyetinde.

Meşhur bir doktor söylüyordu;

‘Soğuk sıkım direk zeytin meyvesi fazla doğallığı bozulmadan. Zeytin meyvesi ve yağı çok şifalı bununla birlikte çok kalorisi yüksek ,

‘Şifalı’ diye abartmamak en iyisi.

 

*- ANIMSAMIYOR

Şeniz Ayçiçek’in bir başka yorumu şöyle:

‘Hiç bu kadar siyaset konuşulduğunu hatırlamıyorum.

Gönlümüz yoruldu.

Televizyonlarda sabah, akşam aynı konu.

Hayırlı olsun!’

Bu arada Gazeteci Deniz Özek’ten öğrendim:

Türkiye İşçi Partisi Ankara milletvekili adayı Ozan Bingöl:

‘Eşim Millî Eğitim Bakanlığı’nda görevlendirme ile çalışıyordu.

Adaylığım açıklandıktan sonra, üzerinden daha 24 saat geçmeden bakanlıktaki görevlendirmesi sonlandırıldı.’ açıklamasını yapmış.

Türkiye’nin siyaset arenasındaki durumu işte böyle..

Ha sahi az önce öğrendim:

Sakarya’daki görkemli mitingden dönen 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun otobüsüne taşla saldıran ve camlarını kıran biri polis tarafından yakalanmış.

Yakalanan saldırgan 16 yaşında…

Kılıçdaroğlu, ‘Şikayetçi değilim!’ diyerek gencin sabıkalı olmasını önlemiş…

‘Mühim olan bu gencimizi böylesine nefret duygusu ile dolduranları önlemek ve yakalamak önemli olan’ diyor CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu…

Geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

 

*- SEMPATİ SİSTEMİMİZ

Emekli Öğretmen Şeniz Ayçicek’le bir başka yazıma yaptığı yorumla devam ediyorum:

‘Coğrafi özelliğimizden dolayı, yeraltı ve yerüstü zenginliğimizden, yine de yabancı konuklarımıza yakınlık ve samimiyet gösterdiğimizden kaynaklı, sempati sistemimiz iyi.

Bir yandan Seçimlerin ne kadar masraflı olduğunu düşünürken, bir yandan bütün dış ülkelerde yaşayan insanlarımızın yurdumuzun yönetimi hakkında ki görüşleri ne kadar önemli.

Her yere bir heyecan, neşe ve coşku geldi sanki.

Pandemiden sonra terapi gibi geldi doğrusu…’

 

*- KİTABA KOLAY ULAŞILMALI

Şeniz Ayçiçek yazıyor:

‘Kitap okumak gibi var mı?

En kaprissiz arkadaş.

Her bir kitapta yazarın hayat görüşüyle ıskaladığınız veya atladığınız konulara başka pencereden baktırıyor.

Zihnimiz fikir ürettikçe, zihin ve ruh zenginliğine ulaşıyor.

Boş ta kalmayı göstermemek gerekiyor, kendine.

Japonlar yılda 25 kitap okuyor.

Bizim oranımız oldukça az.

Bizim ülkemizde ihtiyaç listesinde 235. Sırada.

Kitaba ulaşabilir olmak kolaylaştırılmalı, gezici kütüphaneler olmalı…

 

*- İŞTE MEMLEKETİMİN BİR GERÇEĞİ

Kaç zamandır notlarım arasında olmasına rağmen bir türlü Ahmet Şen’in isteğinden söz edememiştim.

Ahmet Şen mesajında şunları soruyor:’

‘Sayın hocam İzmir Karşıyaka yamanlarda kurulmak istenen senelerdir bekleyen Bostanlı Barajı hakkında bir  araştırma yaparsanız, biz Yamanlar Köyü (şimdi mahalle oldu) çok seviniriz.

Arazilerimize hiç bir şey yapamıyoruz, evlerimizi yenileyemiyoruz. Yapılacaksa yapılsın!

Zeytin tarlalarımızı kamulaştırsın, biz de başımızın çaresine bakalım Burada su yok! 

Nasıl baraj olacak?

‘Oldu’ diyelim.

Çok yağmurlar yağdı, burada.

Deprem hattı var.

Herhalde sonra baraj çöksün,  temizlesin gitsin mi istiyorlar?

Tövbe yarabbim!

Hocam sizi rahatsız ettim, özür dilerim!

İyi aksamlar hürmetler efendim…’

Ahmet Bey zaten Türk insanının ‘Zeka küpü’ olduğunu mektubunda belirtmiş…

Hem sormuş, hem yanıtını vermiş, hem de bir memleket gerçeğini dile getirmiş…

Keşke hepimiz Ahmet Bey gibi ve Şeniz Hanım gibi olabilsek…

 

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP