İstanbul’da bir anda güneş gitti hava karardı!
Yolda olanlar hazırlıksız yakalandı!
Seçim haftasına girildiğinde haber böyle idi.
Bir kış şöyle geçildi bu mega kentimizde;
‘Fırtına ve yağış uyarısının ardından İstanbul’da sağanak yağış etkili oluyor. Kentin özellikle Avrupa Yakası’nda havanın bir anda kararmasıyla sağanak yağış bastırdı.’
Kaç zamandır yazmak istediklerimi ve önerimi yapmak, yetkililere bir mesaj vermek için bu haberleri fırsat olarak kabul ettim.
Hepimiz adeta ezberledik;
‘İstanbul’a kar geliyor!’ haberlerini…
Araştırdım, Ağustos sıcağında başlıyor.
Son 10 yıldır İstanbul’a doğru dürüst kar yağmadı.
Öyle ki, İzmir’de halk kar gördü, İstanbullu görmedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi arşivleri bunu kanıtlıyor.
İzmir’in yüksek semtleri ve bazı ilçeleri karla tanıştı ama İstanbul’da yok…
Pardon bir iki noktasında var…
Şimdi asıl konuya geleyim:
Türkiye nasıl 7 coğrafi bölgeye bölündüyse, İstanbul başta olmak üzere belli başlı büyük şehirlerimiz örneğin İzmir’de coğrafi değil ama ‘meteorolojik bölgelere’ ayrılmalıdır.
Efsane Göztepe ve Beşiktaş’ın milli golcülerinden Nihat Yayöz ile konuşurken söylemişti:
‘Çeşme’de dalgıç hocası oğlum Kemal Yayöz’e gidiyordum. Urla’nın bir kısmında sağanak yağış var, aynı şekilde Çeşme’nin de bir kısmında sağanak vardı, diğer kısımlar günlük güneşlikti, adeta kuraktı!’
İzmir’in Bornovası’nda hava başka, Gaziemir ya da Çiğli’de başka!
Olacak iş mi?
Havalar değişti, şekil değiştirdi tabiat ya da insanlar gibi…
Şimdi yine İstanbul’a gidelim…
Beylikdüzü’nde, deprem korkusuyla yaşayan Avcılar’da tabiriyle kara kış yaşanır, Balkanlar’dan gelen soğuk yaşanırken, Beşiktaş’ta hava ılıman iklimi gösteriyor.
İstanbul’un en yüksek noktaları olarak bilinen Anadolu Yakasında Çamlık’ta ve Avrupa yakasında Etiler’de kar tanesi görülmedi…
İstanbul Büyükşehir’in karla mücadele ekipleri köşe başlarını araç ve gereçleriyle tuttu, gözleri gökyüzünde idi ama sonuç sıfır…
Ama Sarıyer’in uç kısımlarında karla tanışanlar vardı…
Ayazağa’da Maslak’a doğru sadece 200 metrelik mesafede termometrede 3 yanlış okumadınız üç derecelik bir fark olur mu?
Sorun şoförlere anlatsınlar…
Bunları öğrenci taşıyan özel şoför kardeşlerimizden öğrendim.
O zaman bu öneri aklıma geldi:
Öncelikle mega kent İstanbul için özel bölgesel meteorolojik değerler verilmelidir.
Bu kış için geçerli olduğu gibi yaz ayları için de geçerlidir.
Adalar başlı başına değişik bir yerdir.
Kar yağışını bir yana bırakın, buzlanmayı da en önemli konulardan biri de artık önümüze sık çıkan ‘sis’ durumu…
Örneğin Bebek- Arnavutköy kısmında Boğazın Karadeniz bölümüne doğru hava açık iken akşam ve sabah saatlerinde Beşiktaş iskelesi ile karşı kıyıda Çengelköy ve Üsküdar tarafını uzun saatler sis bulutları kaplıyor göz gözü görmüyor boğaz hatları gemileri de seferden alınıyor.
Bunu da kaptanları tanıyanlar biliyor.
Sürekli gidip gelmek zorunda olanlar da…
*- SELÇUK’TA ÖĞRENMİŞTİM
Çok yıllar önce İzmir’in Efes harabeleri ve Şirince köyü ile şiş kebapçıları ile ünlü leyleklerin kenti Selçuk’ta Dost radyo ve televizyonu yöneticisi Hilmi Gider kardeşimle meteoroloji bölümünü ziyaret etmiştik.
Şunu söylemişti teknisyen kardeşimiz:
‘Elimizdeki cihazlarımızla istediğimiz noktaya ne kadar yağış düşeceğini milimetresine, gramına kadar söyleyebiliriz!’
Yani sadece görev vermek yeter…
Ha sahi bu arada aklıma geldi;
Selçuk Efes kentimiz denizle buluşturulacak, gemiler tekneler Pamucak sahillerinden iç kısımlara doğru açılacak kanal sayesinde tarihi harabelere kadar girme imkânını bulacaklardı.
Hatta önemli denilecek şekilde çalışmalar da yapılmış, haberleri yapılmıştı.
Umarım bu önemli girişim de yakın zamanda biter ve haberini yine Hilmi Gider ile birlikte yapma imkânını bulurum…
*- VİCDANIM RAHAT
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Şato Kütüphanesi’nin bahçesinde düzenlediği basın toplantısı ile 2019- 20124 dönemindeki 5 yıllık icraatlarını anlattı ve bu döneme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Başkan Soyer, zaman zaman hedef alındığı konularla ilgili ‘Doğru bilinen yanlışları ve yanlış bilinen doğruları anlatmak istiyorum’ diyerek detaylı açıklamalar yaptı.
10 yıl Seferihisar’da, 5 yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çok severek, büyük bir aşkla çalıştığını ve güzel işler yaptığını ifade eden Başkan Soyer, bu süre içerisinde kendisine akıl almaz saldırılarda bulunulduğunu belirtti.
*- BELEDİYENİN KAPISINI HEP KENDİSİ AÇTI
Görev süresi içerisinde biyolojik sınırlarını zorlayarak çalıştığını kaydeden Başkan Soyer, “Toplam 20 gün izin kullanmışım. Senede 4 gün demek. Bu süre boyunca günde 6 saatten fazla uyumadım. Her sabah saat 8’e 10 kala belediyeye giriş yaptım. Çıkış saatimiz 21.00 oldu, 22.00 oldu.
Mutlaka belediyeye en önce ben geldim.
Seferihisar’da da bu böyleydi, belediyeyi ben açıyordum.
Olabilecek maksimum ne kadar çalışma potansiyelim varsa onu kullandım.
Vicdanım rahat.
Eksik, yanlış, kusurlu olanlar bulunabilir ama ben vicdanen kendi biyolojik sınırlarımı zorlayarak bunları yaptım” diye konuştu.
*- “İLK DEFA BURAYI KONUT OLARAK BİZ KULLANIYOR DEĞİLİZ”
Başkanlık Konukevi’ni konut olarak kullanmasıyla ilgili açıklamalarda bulunan Soyer, “Bu bina 1954’te şark kahvesi olarak tasarlanıp yapılmış, 1969’da belediyeye geçmiş, Tansaş bir dönem işletmiş, kiraya vermiş. Kiraya verdiği dönemde işletilen restoran şato adını taşıdığı için binanın adı şato olarak kalmış.
2001 yılında tahliyesi gerçekleştirilmiş. 2010 yılında restorasyonu tamamlanmış ve misafirhane olarak kullanılmaya başlanmış.
İlk defa burayı konut olarak biz kullanıyor değiliz.
Bizim evimiz Seferihisar’daydı.
İzmir’de görev başlayınca merkezi bir noktada, hızlıca belediyeye erişebileceğim bir arayış içine girdik.
Burayı bulduğumuzda da bir bölümünün bize yeteceğini düşündük.
Geri kalanını kütüphane yaptık.
Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesidir.
Bu süre içinde de 3 oda 1 salon olarak kullandık.
Bu bahçe de halka açık olarak kullanılmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
*- “EŞİM OLDUĞU İÇİN İFTİHAR EDİYORUM”
Kooperatifler üzerinden eşi Neptün Soyer’e yönelik karalama çabalarına da yanıt veren Başkan Soyer, “Kooperatifler üzerinden eşi Neptün Soyer’e büyük kaynak aktardı diye konular dillendirildi.
Ocak 2007-2019 tarihleri arasında Büyükşehir Belediyesi 501 milyon liralık tarım ve hayvancılıkla ilgili alım yapmış.
Bizim dönemimizde bu rakam 1,1 milyar liraya çıktı.
Bizden önce sadece Tire Süt Kooperatifi üzerinden alım yapılıyormuş. Biz bunu Köy Koop üzerinden 42 kooperatife yaydık.
Bu çokça yapılan saldırılar neticesinde artık doğrudan doğruya kooperatiflerden belediyenin ürün alması engellendi.
Bu uygulama kaldırıldı.
Böylece küçük üreticinin artık Büyükşehir Belediyesi’ne ürün satma konusunda bugüne kadar sahip olduğu hak ortadan kalkmış oluyor.
Yine büyük şirketlerin Büyükşehir Belediyesi’ne süt satışı yapacakları bir tablo ortaya çıkıyor.
*- BİR KURUŞ ALMADAN
Her yıl soruşturma geçiştirdi Köy Koop.
Eşim bundan bahsetmemi istemez ve sevmez ama 2021 yılında Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri dosyada toplam 1 milyon 220 bin litre süt almış Büyükşehir Belediyesi ve bu aldığı sütün 170 bin 800 lirası Köy Koop payı olarak kalmış.
Bunun da 103 bin 320 lirası damga vergisi olarak ödenmiş.
2021 yılında Köy Koop’un kasasında kalan para 60 küsur bin lira.
Hani 180-140 milyonluk alımlar yapıldığı iddiası var ya bunlar doğrudan doğruya üreticiye, kooperatife yansıtıldığı için Köy Koop’un sadece aracılık yapmak ve bütün bu kooperatifleri tek bir çatı altında buluşturmak misyonu var, onu yerine getirmiş.
Litre başına 0,14 kuruşluk bir tahsilat gerçekleştirilmiş.
Eşim olduğu için söylemiyorum ama ilginç bir özelliği var.
Senelerdir Köy Koop’ta yöneticilik yapıyor.
Bu süre içinde 1 lira harcırah, maaş, huzur hakkı almamıştır.
Türkiye’de böyle başka insan bulunur mu bilmiyorum ama bütün bir hayatını tek bir kuruş karşılık beklemeden köylünün ürününü değerlenmesi için harcamıştır.
Onunla iftihar ettiğimi bu vesileyle ilk kez söylemiş olayım” diye de konuştu.
*- “İZMİR TÜRKİYE’NİN EN PAHALI SU KULLANILAN ŞEHRİ DEĞİLDİR”
İzmir’in Türkiye’nin en pahalı suyunu kullandığı yönündeki iddialara da değinen Başkan Soyer, “İzmir su fakiri bir kent. İzmir’in su kaynaklarının yüzde 60’ı yeraltından çıkıyor..
Yeraltından su çekmenin ağır bir maliyeti var.
Ankara, İstanbul’un baraj suyudur şehirde kullandırdığı su.
Maliyetleri düşüktür.
Sadece bunun maliyeti nedeniyle su fiyatı belirlenir.
Bizde bu ağır maliyetler nedeniyle suyun maliyeti de çok yükseliyor. İZSU hem istediği gibi fiyat ortaya koyamayan bir kurumdur, kar amaçlı bir kurum değildir, böyle bir şey mümkün değil, İZSU’nun maliyetleri üzerinden keyfi indirim yapması da mümkün değil.
Yasal dayanağı yok.
Siz keyfi olarak suyun bedelini şu kadar indiririm diyemiyorsunuz.
*- ÇOK KONUŞULDU
Gördes Barajı… 13 yıl önce yapılmış. Her sene 59 milyon metreküp su vermesi öngörülerek yapılmış. Bugüne kadar 767 milyon metreküp su almamız gerekirken sadece yüzde 29’unu alabilmişiz.
Ama yüzde 100’ünü almışız gibi toplam 258 milyon 68 bin 279 lira ödeme yapmışız.
‘İzmir’e suyu biz getirdik’diyorlar.
Getirdiğiniz suyu getiremediniz, getirdiğinizin tamamından fazlasının bedelini aldınız.
Bedelini bize ödetiyorlar ve vermedikleri suyun parasını da bizden tahsil ediyorlar.
Birinci kademe su ücretlendirmelerinde büyükşehirler arasında Manisa ve Muğla’dan sonra üçüncü sırada İzmir.
İkinci kademe fiyatlandırmalarında da Muğla, Manisa, Denizli, Bursa ve Mersin’den sonra altıncı sırada.
Tablonun böyle olmasına rağmen İzmir Türkiye’nin en pahalı su kullanılan şehri değildir” dedi.
*- ‘BİZ 5 YIL İÇİNDE YAPTIK’
Kentteki körfez temizliği ve koku eleştirilerine yanıt veren Başkan Soyer, Körfezle ilgili üç büyük adım attıklarını belirterek şunları aktardı:
“Bir tanesi yağmur suyu, pis su kanallarının ayrışması meselesiydi. Cumhuriyet tarihinde yapılmış olan kanalların yarısını biz beş yıl içinde yaptık.
300 kilometre üzerinde yağmur suyu kanalı yaptık.
Büyük Kanal Projesi ile büyük ölçüde Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’ne gidiyor İzmir’in pis suyu.
Buraya giderken yağmur suyu ile karıştığı için normalde arıtılacak suyun çok daha fazlası tesise basılarak kapasitenin zorlanmasına sebep oluyor. Ve böylece de su tam arıtılmadan deşarj edilmek zorunda kalıyordu.
Bu 5 yıl içinde bizim yaptığımız yağmur suyu kanalıyla o büyük ölçüde hafifletildi. Tamamı ayrıştırıldığında zaten sorunun büyük ölçüde giderildiğini görmüş olacağız. Ama iz yarısını bitirmiş olduk 5 yıl içinde. İkinci önemli işimiz; 23 yıl önce yapılmış olan birinci, ikinci, üçüncü fazla ilgiliydi, neredeyse hiç revizyon görmemişti.
Süreçler tamamlandı ve 13 senedir yapılıp bir türlü gerçekleşmeyen dördüncü fazın ihalesi de gerçekleşti.
600 milyon liralık bir bütçe.
179 milyon lirayla ilk üç fazın revizyonu tamamlandı, 600 milyonluk bir kaynakla da dördüncü fazın imalatı bitiyor, 2024 içinde o da bitmiş olacak.
Günde 604 bin metreküp su arındıran arıtma tesisinin kapasitesini 216 bin metreküp daha arttırıyoruz, 820 bin metreküpe çıkarıyoruz. Karabağlar’da yapacağımız yeraltı arıtma tesisiyle 100 bin metreküp daha ilave ediyoruz.
Güneybatı tesisinde 50 bin metreküp civarında arttırıyoruz.
Dolayısıyla İzmir’in 600 bin metreküp pis su arıtma kapasitesini yaklaşık 1 milyon metreküpe çıkartmış oluyoruz.
*- ÇAMUR SIKINTISI
Çamurla ilgili önemli bir sıkıntı var.
2 buçuk milyon metreküp çamur birikmişti.
Bunlarla ilgili rehabilitasyon çalışmalarına başlandı.
50 milyon dolarlık bir anlaşmayı yaptık.
Gelecek dönemde gelecek arkadaşlarımız ciddi bir kaynağı üstelik TL üzerinden geri dönecek şekilde temin ettik.
23 yıldır ömrünü tamamlamış çamur kurutma tesislerinin yenilenmesi için kullanılacak.
Benim çocukluğumdan beri koku meselesi vardır İzmir’in.
Bu çalışmaların devamı getirildiğinde İzmir’de koku problemi ilelebet bitmiş olacak.
Deşarj yatağını değiştirmek.
İç körfeze yapamayacağız.
Körfezin yaşayan bir körfez haline gelmesi için çok önemli adımlar atıldı. 20 milyar üzerinden kaynak ayırdık.
Kalıcı bir biçimde çözmek mümkün hale gelecek.”
*- BASMANE ÇUKURU VE OTOGAR AÇIKLAMASI
Basmane Çukuru ve Otogar’a ilişkin de bilgi veren Başkan Soyer, “Basmane Çukuru uyuyan bir meseleydi.
Bunu dirilttik ve çok yol aldık.
Çokça TMSF başkanıyla müzakere ettik, anlattık, her şeyi önerdik. Defalarca önerdik.
Maalesef rasyonel temellerde görüşülen bir mesele olmaktan çıktı ve tamamen siyasi bir angajmana dönüştü.
Çözmüyor, çözülmüyor.
Halbuki bütün meseleye çok hakimiz, nasıl çözülebileceği konusunda her türlü seçeneğe hazırız, tekrar kamuya kazandırılması için kararlı bir duruş ortaya koyduk.
Dilerim bizden sonra bu mesele de çözülebilir.
*- 7 YIL UZADI
İzmir Otogarı’yla ilgili bizim yapmadığımıza dair bir algı var.
Bu da doğru değil.
25 yıl için yapılan anlaşmanın sonuna geldiğimizde tahliye istedik. Bugüne kadar tahsil edilmeyen, ödenmeyen paylarla ilgili icra takibi yaptık, tahliye davası açtık.
Pandemi nedeniyle işletmeci şirket kira süresinin 7 yıl uzatılması için dava açtı ve kazandı.
İstinafta da bizim talebimiz reddedildi.
Biz de başka bir yol bularak kaymakamlık üzerinden tahliyesini talep ettik.
Henüz bir dönüş olmadı.
Otogar ile ilgili hazırladığımız olağanüstü güzel bir proje var. Hukuki süreçleri sonuna kadar takip ediyoruz” dedi.
*- “BELEDİYE ŞİRKETİNDE KAÇ KİŞİ ÇALIŞIYOR?”
Belediye bünyesindeki personel sayısına değinen Başkan Soyer, “Mart 2014’te 20 bin 142 çalışanı varmış İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin.
Mart 2019’da 27 bin 271, şu an itibariyle 34 bin 229.
Yani 7 bin 129 kişi artmış Mart 2019’a gelindiğinde, 7 bin 58 kişi artmış Mart 2024’e gelindiğinde.
Belediye çalışanlarının doğum yerleri var.
2019’da yüzde 54.67’si İzmirliymiş.
2024’te 53.72’si.
Bunun dışındakiler; Manisa, Erzurum, Ankara, Kars, Mardin, Tunceli, Tokat, İstanbul, Konya. Bunların tamamı yüzde 2.83 ile 0.89 arasında değişiyor.” açıklamasında bulundu.
*- “BUCA METROSU VADETTİĞİMİZ TARİHTEN ÖNCE BİTECEK”
Yatırım, ulaşım ve raylı sistem çalışmaları üzerinden rakamlar veren Başkan Soyer, “Yatırım harcamalarına 2023 sonu itibariyle ayırdığımız pay yüzde 35. Türkiye’deki bütün büyükşehir belediyelerinden yüksek. Yaklaşık 2,1 milyar Euro yatırım yapmış durumdayız.
Borç ne oldu?
Mart 2019’da 5 milyar lira, Şubat 2024 sonunda 25,7 milyar lira.
Bizim borcumuzun yüzde 82’si dış finansman kaynaklı borç…
Bu borcun 2019 Mart itibariyle değeri 790 milyon euro, Şubat 2024 itibariyle 763 milyon Euro.
Yüzde 3 buçukluk bir düşüş var.
Bu 5 yıl içinde 878 milyon Euro borçlanma yapmışız, 900 milyon Euro borç ödemişiz.
Euro’nun ne kadar arttığını söylememe gerek yok.
Bu finansal tablolarda önemli bir veri daha var.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borçlanma kapasitesi 92,3 milyar lira iken yüzde 27’sini kullanıyoruz.
*- HAYAT PAHALILIĞINDA
‘Her yeri sattı’ diyorlardı, bu da doğru bilinen yanlış.
1,2 milyar lira gayrimenkul satışı yapmışız, 1,6 milyar lira gayrimenkul kamulaştırması yapmışız.
Ulaşım sistemine sübvansiyonu ne olmuş?
İki misline çıkarmışız.
2019’da bütçe içindeki payı yüzde 12, şu an neredeyse iki katı, 6 milyar liraya çıkmış.
Bu hayat pahalılığında insanların mağduriyetini hafifletebilmek için yapabildiğimizin maksimumunu yapmaya gayret ettiğimizde geldiğimiz durum bu.
*- HÜKÜMETTEN 3 BİN LİRA
Raylı sistemlerde çok yol aldık.
3 raylı sistem inşaatını aynı anda yürüttük.
Narlıdere Metrosu 283 milyon euro ile bitti.
Çiğli Tramvayı 187 milyon euroyla bitti.
Buca Metrosu için 490 milyon euro kredi bulduk. 36 metrede fore kazıklar bitti, TBM başladı. Vadettiğimiz tarihten önce bitecek Buca Metrosu. Buca Metrosu sadece İzmir tarihi değil, Türkiye tarihi değil, dünya tarihinin en rantabl metro projelerinden biridir.
Bununla İzmirli olarak iftihar ediyoruz.
Biz 5 yıl içinde 952 milyon raylı sistem yatırımı yapmışız.
Bugünkü rayiçle 31 milyar lira yatırım yapmışız.
Büyükşehir belediyeleri arasında en yüksek payı ayıran Büyükşehir Belediyesi olmanın gururunu yaşıyoruz.
Hükümetin İzmir’e reva gördüğü rakam 3 bin TL oldu” dedi.
*- “POPÜLİST BİR YAKLAŞIMI TERCİH ETMEDİĞİMİZ İÇİN BU NOKTADAYIZ”
Yolların bozuk olması konusundaki eleştirilere de yanıt veren Başkan Soyer, “Bizim hem yağmur suyu pis su ayrıştırma hattı çalışmaları var. Hem gaz, elektrik kazıları var.
Daha önce ilçe belediyelerin sorumluluğunda olan yerlerin bizim sorumluluğumuza geçmesi var.
Sonuç itibariyle rekor asfalt serimi yaptık.
5 milyon ton sıcak asfalt çalışması yaptık.
Ama verdiğimiz kazılardaki tahribat o kadar büyük ki çokça şikayet duyduk.
Popülist bir yaklaşımı tercih etmediğimiz için bu noktadayız.
Makyajla iş yapmadık.
İzmir’in gelecek 50 yılını teminat altına almak için çalışma yaptık” ifadelerini kullandı.
*- “TÜP GEÇİDE GEREK KALMAYACAK”
Toplu ulaşımda deniz ulaşımı payının arttığını ifade eden Başkan Soyer, “Deniz ulaşımında göreve gelir gelmez feribot sayımızı 7’ye çıkardık. Biz göreve başladığımızda deniz ulaşımının trafik payını iki katına çıkardık. Tüp geçişi konuşuluyor.
Biz feribotların sefer sıklığını 15 dakikaya indirmiştik; bizden sonra göreve gelenler 5 dakikaya indirsin tüp geçişine gerek kalmayacaktır. Çok basit bir şey.
6 tane elektrikli geminin alımı için Cumhurbaşkanlığı’na başvuru yaptık. Her şey hazır durumda” şeklinde konuştu.
*- “İZMİR KÖY OLSAYDI BEYAZ YAKALAR GELMEZDİ”
Kentte yeşil alan miktarının önemli ölçüde arttığına değinen Başkan Soyer, “5 yılda 7 tane yaşayan park açılışı yaptık. Bunun dışında acil çözüm ekiplerinin çalışmalarıyla da İzmir’de kişi başına düşen yeşil alan miktarını yüzde 60 artırdık. İzmir köy olsaydı, İstanbul’un Ankara’nın beyaz yakalıları buraya gelmek için can atmazdı. İzmir’e yapılan bir haksızlık olur bu tespit” diye konuştu.
*- TÜRKİYE’NİN İLKLERİNE EV SAHİPLİĞİ YAPILDI
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 5 yılda hayata geçirdiği ilkleri sıralayan Başkan Soyer, “Türkiye’nin ilk sünger otoparkını Gaziemir’de açtık. Türkiye’nin ilk halk konut projesiyle kentsel dönüşüm uygulamasını başlattık. Türkiye’nin en büyük tıbbı atık bertaraf tesisini açtık. Barınaklarda ilk defa mama üretim tesisi kurduk.
Visitİzmir ile Türkiye’nin ilk dijital turizm ansiklopedisi açtık.
Mera İzmir ile Türkiye’nin ilk çoban haritasını çıkardık.
TerraMadre’ye ilk kez ev sahipliği yaptık.
İlk kez yeşil eylem planı oluşturduk.
UCLG’ye ev sahipliği yaptık.
İlk ve tek gençlik belediyesini kurduk.
Engelsiz İzmir kapsamında ilk hortikültürelterapi bahçesini kurduk.
İzmir dünyanın ilk Cittaslowmetropol oldu.
İlk Süngerkent projesi İzmir’de başladı.
İlk kez Acil Çözüm ekibi kuruldu.
Çocuk belediyesi İzmir’de kuruldu.
Eşrefpaşa Hastanesi’nde bir tıp devrimi yaşanıyor. Tek belediye hastanesi olmasının dışında hizmette kalite artıyor. Evde sağlık hizmeti başlattık ilk kez” dedi.
*- “HEM ÇOK İŞ YAPTIK HEM DE ÇOK İYİ ANLATTIK”
Başkan Soyer, “Yaptıklarını anlatamadı dediler. Bir taraf sadece reklam yaptı diyor bir taraf da çok şey yaptı ama anlatamadı diyor.
Ben ikisine de katılmıyorum.
Hem çok iş yaptık hem de çok iyi anlattık.
Arkadaşlarımız sosyal medyada ayda 130 paylaşım yapmış.
Ben çok şükür ‘yaptı ama anlatamadı’ kısmından razıyım.
Bu kısmı bizim eksikliğimize verin.
Anlatamamış olabiliriz.
Ama sosyal medyadaki acayip saldırılardan üzgünüm” ifadelerini kullandı.
*- “CHP’NİN BÜTÜN ADAYLARINA BAŞARILAR DİLİYORUM”
Yerel seçim süreci hakkında konuşan Başkan Soyer, “CHP, bu ülkede demokrasinin teminatıdır.
CHP’yi sevebilirsiniz sevmeyebilirsiniz ama CHP eğer iktidarı frenleyecek, dizginleyecek bir güç olmaktan çıkarsa yüzde 80’lerde 90’larda seçim kazanılan bir ülke olur.
Türkiye’de bu demokrasinin kaybolması demektir.
Bunu aklıselim herkes fark ediyor.
Asıl büyük güç, ana muhalefette olmak zorundadır.
O nedenle CHP’nin bütün büyükşehir, il ve ilçe adaylarına başarılar diliyorum.
Diliyorum ki CHP büyük kazanımlarla buradan çıkar. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” şeklinde konuştu.
*- “EN ÇOK ÜZÜLDÜKLERİM EN ÇOK SEVİNDİKLERİM”
Başkan Soyer, 5 yıl boyunca kendisini en çok üzen ve en çok sevindiren konuları da şöyle sıraladı:
“Beni 5 yıl boyunca beni en çok üzen Elektrik Fabrikası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilmemesi.
Beni inanılmaz üzdü.
Gençlik merkezi yapacağız diye çok heyecanlanmıştık.
35 milyon lira verdik ihaleyi iptal ettiler.
Bir belediye başkanına zarar vermek için bir şehre nasıl bu kadar zarar verebilirsiniz?
Bu inanılmaz geliyor.
Önünden her geçtiğimde oranın çürüdüğünü görüyorum.
5 yıl boyunca çürümeye devam ediyor.
Buna nasıl vicdanları el verdi çok üzgünüm.
İnsanların bu kadar kötü yazabilmesine şaşıyorum.
Buna çok üzülüyorum.
Benim hiç zarar vermediğim insanlar çok ağır şeyler yazıp çiziyorlar.
*- ALKIŞLARLA YÜRÜDÜ
En sevindiklerim ise, Kemeraltı’nda bir ziyaret yaptık.
Esnaf her sokakta alkışlayarak dükkanın önüne çıktı.
Yol boyunca alkışladılar.
Yine portatif havuzlar koymuştuk Altınordu’da bir çocuğun yüzü gözümden gitmiyor.
‘Başkan yüzmeyi öğrendim’ demişti.
Çok heyecanlanmıştım.
Avrupa Konseyi Bölgeler Meclisi başkanlığına seçildiğimde çok mutlu olmuştum.
9 Eylül konuşmasıyla çok gurur duymuştum.
Körfez çalışmalarından sonra kokuyu yenmek muazzam mutluluk verici oldu” diye konuştu.
*- “BENİM VİCDANIM ÇOK RAHAT”
Başkan Soyer, “Bu 5 yıl boyunca ne yaptığımız işin, ne bunun tanıtımının, ne de kamuoyundaki karşılığım nedeniyle başkan adayı yapılmadığımı düşünmüyorum. Bunların hiçbiri doğru değil. Dolayısıyla benim vicdanım çok rahat. Kafayı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım.
Bu 5 yıl ne kadar çok çalıştığımı ben ve arkadaşlarım çok iyi biliyor. Eksik yapmış olabiliriz, kusurumuz olabilir ama emin olun ki en iyisini en çoğunu yapmak için çok çalıştık.
Hepimiz çok çalıştık.
Benim vicdanım çok rahat.
Bundan sonra da memleket için çalışmaya devam edeceğim.
Ben hayatındaki tercihini bundan yana yapmış bir insanım.
Bu memleket aşkı koltuk, makam tanımıyor.
‘Genel başkanlığa aday mısın?’ diye soran olursa baştan söyleyeyim, bunların hepsi olabilir ama benim derdim bu değil.
Çok şükür evde ‘baba daha çok para getir’ diyen çocuklarım, eşim yok. Hiç kimsenin hayatta daha çok beklentisi yok.
Bu memleket için çalışmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
*- CİTTASLOW GÖREVİ DEVAM EDECEK
Uluslararası görevlerin devamıyla ilgili soru üzerine Başkan Soyer: “Avrupa’daki görevlerimin hepsi bitiyor.
Dün Brüksel’de Cittaslow icra komitesi toplantısı vardı iki ilçemizin Cittaslow üyesi olması için uğraşmıştık. O toplantıda görevi bırakmamamı istediler. Bir tür genel sekreterlik makamıyla devam edeceğim” dedi.
“Siyasi irademin ve tercihlerimin arkasındayım”
Siyasi kararları hakkında soru üzerine Başkan Soyer: “Ben bu siyasi irademin, tercihlerimin her birinin arkasındayım.
22 Haziran’da ‘İzmir duruşu’ diye bir metin yazmıştım.
Büyük bir değişime ihtiyaç var ama bu değişim 1 Nisan’dan sonra olmalı demiştim.
Burada yanıldığımı gördüm.
Kurultay süreci, partiyi barıştıran bir süreç oldu, bunu ben bu kadar öngörmemiştim.
Ama diğer kısım doğru çıktı.
Partide bir kaos, kaynama olur tam seçime giderken doğru olmaz.
Keşke 1 Nisan’dan sonra yapılsaymış.
Ama bütün bunlar geride kaldı.
Yaptığım bütün siyasi kararların arkasındayım.
Siyaset hayatı iyileştirme sanatıdır.
Ben hep resmin bütününü görerek siyaset yaptım.”
*- “DEĞİŞİM SADECE YAŞ VE CİNSİYET KOTASI OLMAMALI”
Değişim sorusu üzerine Başkan Soyer: “CHP’de büyük bir dönüşüme ihtiyaç var. Bu dönüşüm sadece yaş ve cinsiyet kotası değil, ideolojik bir dönüşüme ihtiyaç var.
İktidarın gücünü sınırlayacak bir güce ulaşabilmesi için CHP’nin gerçekten sokağın ne dediğini anlayan, ama popülizm yapmayan, gerçekten dönüştürmek için ve sonra da iktidara alternatif oluşturabilmek için ne tür fikirler ortaya koyması gerektiğini biliyor olması lazım.
Çok köklü bir değişim şart.
Benim de değiştirmek istediğim şey CHP’nin siyasi konumlanış olarak sosyal demokrat ve sol anlayış üzerinden değerler olur.”
*- “İNSANLARIN SİYASETTEN UMUDU KESİLDİĞİNİ İŞARET EDİYOR”
Seçim dönemindeki kampanyalara ilişkin soru üzerine Başkan Soyer: “Ben biraz şaşırıyorum.
Cemre buluşmalarında çok büyük mesaiyle projeler ortaya çıkmıştı.
Ben sadece İzmir’de değil Türkiye’nin hiçbir yerinde seçim heyecanı görmüyorum.
Bu kötü bir şey.
Bu insanların siyasetten umudu kesildiğini işaret ediyor olabilir. Projelerde çok gümbür gümbür şeyler görmüyorum.”
YORUMLAR