Av. Uğur Coşkun, Denizli Laiklik Platformu’nun ‘Laiklik ve Bilim Karşıtı Müfredatı Reddediyoruz’ yürüyüşü ve basın açıklamasını paylaşmış.
Şöyle diyor Av. Uğur Coşkun;
‘Laiklik karşıtı eylemlerin karşısında dimdik duracağız. Türkiye Cumhuriyeti müfredatında Atatürk olmazsa olmaz. Atatürk bu ülkenin kurucusu, kurucu iradeyi şekillendiren fikir babasıdır.’
Daha önce de ismen yazmıştım.
Nermin Ekinci’yi kutlamıştım.
Çeşme Kadın Dayanışma Derneği’nin iki dönemdir Başkanlığını sürdüren ve yönetimiyle özellikle ‘Laik Eğitim’ için sokaklara dökülen Nermin Ekinci ve ekibi genişletilmiş toplantılarında da halkı bilinçlendirme çalışmalarını sürdürüyorlar.
Ama şunu da bilmelerini istiyorum:
İnsan önce iyi niyetinden kaybeder, sonra da iyi niyetini kaybeder.
Yani durmak, durulmak, ‘Ben ne yapabilirim?’ gibi sığ laflarla sonucu gidilmez.
Aslında şimdi iş başta CHP’li olmak üzere tüm ‘demokrat belediyelere’ düşüyor.
Lafla peynir gemisi yürümeyeceğine göre;
Kaç kez ısrarla yazdığım gibi mutlaka ve mutlaka içinde kütüphane bulunun kreşler neredeyse her mahallede, her sokakta açılmalıdır.
Geleceğimizin teminatı çocuklar, uzman eğitmenler tarafından Atatürkçü olarak yetiştirilmelidir.
Hatta bazı bilim insanları, örneğin Prof. Dr. Selçuk Şirin işin önemini belirterek, daha derinlere iniyor ve ‘Bebek Kitaplığı’ gibi yeni bir kavramı dile getiriyor.
Sıralamada ilk sıranın ‘Bebek Kitaplığında’ olduğunu, çizgi roman ve filmlerle bebeklere ilk doğru bilginin verilmesinin şart olduğunu, biraz büyüme sonrasında kreşin önemini anlatıyor Prof. Dr. Selçuk Şirin…
Hatta bir kuruş danışmanlık ücreti almadan her belediye ve kuruluşa bilgisini aktarabileceğini belirtiyor.
Dikkatinizi çekerim, öyleleri var ki, akıllarından para çıkmıyor, bunu ‘Proje yaptım’ diyerek belediyelerin ve bazı kurumların kapılarını aşındıranlarda çok görüyoruz.
Üçüncü adım ise ‘Kent Enstitüleri’ olarak adlandırılıyor.
Buralarda; temel beceriler geliştirilecek. Bilim, tasarım laboratuvar destekli olarak okul çağındaki çocuklara öğretilecek.
Matematik derslerinin yanı sıra, mimarlar, ressamlar, grafikerler proje geliştirmelerine yardımcı olacaklar, kotlama öğretilecek.
Yaz tatillerinde bu çocukların sokaklarda değil Kent Enstitülerinde olmaları sağlanmalı.. Aynen Spor okulları gibi…
Bu büyük, önemli ve geleceğimizi ilgilendiren projenin dördüncü ayağı ise ‘Özgürlük’ ortamında, Genç Girişimcilik Merkezleri’ni oluşturacak.
Burada şirket kurmalarından tutun da, ithalat ve ihracata kadar her şey öğretilecek, burs imkânlarının yanı sıra, bazı üniversitelerde kulüpler adı altında ‘girişimcilik’ örnekleri veren gençlerimiz gibi, ulusal ve uluslararası karşılıksız girişim fonlarını bulup kullanmaları öğretilecek.
Yani ticaret bazılarının tekelinden alınmış, meydanın onların tekelinde olmasından kurtarılmış olacak.
Bu da ticarette doğruluk ve dürüstlüğü de ortaya çıkaracak.
Aslında konu çok güzel olduğu kadar çok da derin…
Yani benim burada anlattıklarım, özetin de özeti…
Cahillikle ve kara propaganda ile mücadele sadece öğrenci yurtları yapmakla yeterli değildir.
Eko sistemde, özgür sermaye ortamı var.
Ama torpil de var.
İşi İngilizce bilen, zengin diye tabir ettiğimiz varlıklı kişiler yürütüyor.
Ama gençlerimize bu belediye akademilerinde şirketlerin nasıl kurulacağı, adım adım anlatılır ve öğretilirse, ödülleri de havada kapacaklar ve önemli adımlar atacaklardır.
Şunu da ilave edeyim:
Birileri size ‘alın teriyle’ zengin olduğunu söylerse, onlara şu soruyu sorun:
‘Kimin alın teriyle?’
Nedense bizde, vatandaşın açlık sınırı hesaplanıyor da, siyasetçinin doyma sınırı hesaplanmıyor?
Neden?
*- SADECE KISIRLAŞTIRILMAYA EVET
Dernekler, kurumlar hep toplumsal olaylarda sessiz kalıyorlar.
Ama benim de üyesi olduğum TSYD yani Türkiye Spor Yazarları Derneği, aşılama kampanyalarından tutun da rant ve menfaat peşinde koşanlara kadar her türlü haksızlığı ve yanlışlara doğru yaklaşım sergiliyor.
Daha önce ‘Milli Eğitim’ konusunda da tarafımızı belli etmiştik.
Genel Bakanımız Oğuz Tongsir bugün özetle şu açıklamayı yaptı:
‘Sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına evet…
Ama uyutularak öldürülmesi ne demek?
İnsanlık bu mu?
HAYIR HAYIR HAYIR!’
TSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir’e, Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olan derneğin yurt genelindeki tüm şube ve üyelerinden de destek geldi.
Bakın Aycan Helvacıoğlu ne diyor?
‘Başkanım bende çok fena hayvan sevgisi var!
Ama bazen görürüm, bir araba çarpar ve acı acı bağırarak can verirler!
Ya da zehirlendiklerinde ağızlarından köpük gelerek ölürler!
O zaman yıkılırım!
Bu uyutmayı çok da kötü görmeyin, sırasında çaresiz olan insanları bile uyuturlar…’
Mehmet Değirmenci’nin yorumu da şöyle:
‘İktidardaki münafık çakallar;
Hayvan katliam görevlerini belediyelere vererek muhalif belediyeler ile hayvan severleri karşı karşıya getirecek…’
Mutlaka sizlerin de görüşü vardır.
Ama genelde vatandaş istemiyor…
Ben de Başkanımız Oğuz Tongsir gibi üç defa;
‘İSTEMİYORUZ… İSTEMİYORUZ… İSTEMİYORUZ!’ diyorum…
Sahipsiz sandığın canın öyle bir sahibi var ki; Asla yanına bırakmaz!
YORUMLAR