Avrupa ile ilgili ‘uyarı’ niteliğindeki haberleri genelde Viyana Muhabiri İsmail Gökmen’den alırım.
Bayram akşamı şu mesajı geçmişti:
‘Rodos gümrük kapılarını Türklere kapattı!’
Anlatayım:
Yunanlılarla ‘Sınır Kapısı’ anlaşmasına benzer bir anlaşma yaptık.
Türkler, en fazla bir haftalık olmak üzere özellikle adalarda ‘kapı vizesi’ sayesinde kalabiliyor, sonra da tekrar aynı yolla Türkiye’ye dönebiliyorlar.
Düşünün Bayram tatili 9 güne çıkınca binlerce Türk, ‘Bizim sahil kasabalarında kazık yiyeceğimize neredeyse ne kadar medya grubu varsa onların da büyük reklamlarının etkisi ile Yunan adalarını turistik istilaya gittiler…
Yunanlı gümrük memurları da yeterli olmayınca, tam anlamıyla ‘Pes’ ettiler ve çareyi ‘Gümrüğü kapatıyoruz!’ diyerek buldular.
Bu arada ‘Adalar’ deyince İstanbul’daki adalardan bir ‘Kazıklanma’ bilgisini paylaşayım:
Nadide Güzelçicek İstanbul’un yerlisi bir ermeni arkadaşım…
Bu ismi kendisine ben taktım, adından dolayı…
Gerçek adını dilim dönmediği için söyleyemiyorum.
Geçenlerde babadan kalma adadaki evlerine ‘yaz göçü’ yaptı,
‘Hadi ilk gece karnımızı dışarıda doyuralım!’ dedi.
Her zaman gittikleri işyeri, birçok tatil beldelerinde olduğu gibi sahip değiştirmiş.
Dört kişi idiler:
Boğazlarını ıslattılar, İstanbul’un ünlü küçük balığını söylediler, bir de ortaya salata…
Bunların yanında üç de küçük değişik meze…
Tadımlık gibi bir şey….
Komşuluktan, güzelliklerden söz ettiler, sezonun bereketli olmasını dilediler.
Hesap geldi:
Bahşiş hariç, kaç lira dersiniz?
‘Yaz bunları yaz!’ diyen Nadide Güzelçiçek ‘Yedi bin lira ödedik, haram olsun… Asıl yandığım bu kadar para ödemek değil, karnımızın doymaması!’ dedi…
Avrupa’dan ve dünyanın başka ülkelerinden akrabaları ile yakınlarının her yıl olduğu gibi misafirleri olacağını belirten Sevgili Nadide Hanım ‘Onları adalarda misafir edeceğim ama İstanbul’da değil Ege adalarında,,,’ diyor ve ekliyor:
‘Bizim de enayi paramız yok!’
Anlattıklarım tamamen gerçek…
Bu dolandırıcılık her yeri sarmış durumda…
Hani ‘Acıyoruz!’ diyenler var ya ben asıl bunlara acıyorum, doğruyu görmedikleri için…
*- PARA ‘AŞKIM’ DEDİRTİYOR
Bizi bozanlardan söz edeyim…
‘Eşini ve çocuklarını terk edip, kızı yaşındaki ile aşk yaşayan adam profilleri yazılıyor senaryolara ve ‘büyük beğeni topladı!’ diyorlar.
‘Bu tür dizileri izlemeyeceğiz!’ diyenler var ama, bir o kadar da beğeni topluyor öyle mi?
Sırf vakit geçirmek için yazılmış basit senaryolara ne zaman son vereceksiniz?
İnançlar alay konusu olmuş, en önemlisi de saygı yok olmuş!
Eski ‘Yeşilçam kıymetlilerinin’ böyle yapımlarda yer almaması gayet normal.
Eski filmler ‘aile olmayı!’ öğretirdi.
Şimdi ki filmler ve diziler;
‘Nasıl ayrı yaşanır?’, ‘Nasıl eş aldatılır, aile düzeni nasıl bozulur!’, ‘Kadına şiddet nasıl yapılır?’, ‘Küçük yaşta eline nasıl silah alınır?’, ‘Cinayetler nasıl işlenir?’ konularını işliyor…
Ne yazık ki artarak varlığını sürdürüyor.
Geldiğimiz nokta ürkütücü!
Bu nedenle, bizlere çok büyük görevler düşmektedir.
Toplumsal değerlerimizi hiçe sayan filmlerin ve dizilerin kaldırılması gerekiyor.
‘Ayıya dayı demek!’ bizde vardı da, utanmadan basamak ve para uğruna babası yaşında adamlara ‘aşkım!’ demeye ne çok heveslilermiş kızlarımız.
Hem de bunlar eğitimli düzgün dediklerimizden olunca vay cahillere…
Gün geçtikçe bataklığa batıyoruz!’
Bu konuları sık sık yazmaya anımsatmaya çalışıyorum…
Ama bu yazdıklarım, naklettiklerim benim sözlerim değil…
Perran Kutman ile yapılan bir söyleşiden aldım…
‘Haklı’ ya da ‘Haklısın’ diyenler çıkacaktır, ama biraz sonra de ev sakinlerine söyle seslenecektir:
‘Bu akşam hangi dizi var?’
Yok yok.. Çoğu yaz tatiline girdi…
Şimdi ‘eğlencelik!’ olsun diye, yenilerini ortaya sürerler…
Biz de yazdığımızla kalırız, o kadar…
*- ERMENİ AŞKI
Ege’de iki yaka arasında çok aşk hikayesi vardır.
Kimisi kitap haline getirilmiş, kimisi de halkın dilinde bugünlere gelmiştir.
Az önce ‘Nadide’ ismini koyduğum Ermeni arkadaşımdan söz ettim.
Şimdi de yeri gelmişken hüzünlü bir aşk hikayesini nakledeyim.
Söyleyeceğim:
Tüm şarkıların da bir hikayesi vardır.
Örneğin, ‘Gamzede’yim Deva Bulmam!’
Bu şarkı da, bu tür şarkılardan biridir…
Hemen belirtelim, ‘Gam-zede’, üzüntü sebebiyle kötü duruma düşmüş anlamındadır.
Hikayenin kahramanı Kemani Tatyos Efendi’nin kendi cemaatinden çocukluk aşkı bir sevdiği varmış.
Aile o tarihlerde Erivan’a göç ettiğinden evlenememişler.
Aradan uzun seneler geçmiş Tatyos Efendi evlenmiş çocukları olmuş. Ancak kadın hiç evlenmemiş ve bir gün İstanbul’a dönmüş.
Bunu öğrenen Tatyos Efendi sözlerini de yazarak bir eser bestelemiş…
*- SABREDEMEYİP SESLENDİRDİ
Kısa zaman sonra Beyoğlu’nda bir meyhanede gece nihayete ererken birkaç müşteri ve sandalyeleri toplayıp yerleri süpüren birkaç çocuktan başka kimse kalmamışken birlikte oturdukları Vasili ve Ahmet Rasim Bey de tam gitmeye hazırlanırken Tatyos Efendi kemana uzanmış sanki saatlerdir içen ve çalan o değilmiş gibi kemanı omuzuna yerleştirip, hafifçe başını kemana eğerek, dudaklarında acı bir tebessümle o ana kadar duyulmamış o uşşak şarkıyı ilk defa söylemiş;
‘Gamzede’yim deva bulmam,
Garibim bir yuva kurmam,
Kaderimdir hep çektiren,
İnlerim hiç reha bulmam.
Elem beni terk etmiyor,
Hiç de fasıla vermiyor,
Nihayetsiz bu takibe,
Doğrusu ta’kât yetmiyor.
Ehl-i dilin yoktur kadri,
Uğraşma gel Tatyos gayri,
Eserin çok kıymetin yok,
Git talihine küs bari…’
*- YÜREKTEN ETKİLENDİLER
Tatyos kemanı omuzundan indirdiğinde hiç kimsenin tek bir kelime edecek hali yoktur…
Vasili hıçkıra hıçkıra ağlıyor meyhane de kalanlar da gözyaşlarını birbirlerine sezdirmeden silmeye çalışıyorlar…
Birkaç hafta içinde İstanbul’da bu şarkıyı ezberlemeyen ne hânende ne sâzende kalıyor…
Şarkıyı besteledikten bir ay sonra Tatyos Efendi vefat ediyor naaşı kilisede iken otuz yıl önceki çocukluk aşkı olan kadın Ahmet Rasim’in yanına üzerinde ‘Tatyos ile birlikte defnedilecektir…’ yazılı bir zarf bırakıyor…
*- ‘KADERİMSİN İNAN BENİM!’
Yarım saat sonra Tatyos’un naaşı ile birlikte toprağa verilecek zarfın içinde şu dizeler yazılıdır;
‘Gamzede’sin devân benim,
Garip kuşsun yuvan benim,
Çektiğimiz yeter gayri,
Kaderimsin inan benim.
Ta’kât yetişmez eleme,
Bülbül imrenir çileme.
Bizim şu kara sevdamız,
Kalsın öteki aleme.
Elbet kadrini bilirim,
İste; canımı veririm.
Küsme talihine Tatyos
Çok durmam ben de gelirim…’
Acaba zamanımızda böyle aşklar var mı?
Perran Kutman anlattı, zamane aşklarını ve aşıklarını!…
*- İZDENİZ’İN YAZ SEFERLERİNE 3 KAT İLGİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi İZDENİZ Genel Müdürlüğü’nün yaz seferleri başladı. Günübirlik tatil imkânı sunan Foça, Urla ve Mordoğan’a düzenlenen ilk sefere ilgi geçtiğimiz yıllara oranla yaklaşık 3 kat arttı. Toplam 909 yolcu bayramda İZDENİZ’le yolculuk yapmayı tercih etti.
Seferler 18 Haziran ve 19 Haziran’da da devam edecek.
Bayram sonrası ise hafta sonları yapılacak.
Sabah saatlerinde ilçelerine gelen yolcuları iskelelerde karşılayan Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı ve Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, gemi kaptanlarına ve İzdeniz A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Işıkhan Güler’e çiçek takdim etti.
*- UKOME, İKİNCİ KEZ REDDETTİ
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hazırladığı toplu ulaşımda ilk binişten itibaren 90 dakika süresince ücretsiz aktarma yapılmasına olanak tanıyacak sisteme ilişkin teklif, Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nde (UKOME) ikinci kez reddedildi.
15 Mayıs’taki UKOME toplantısında alınan ret kararının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir kez daha gündeme taşıdığı teklife merkezi idare tarafından atanan temsilciler yine karşı çıktı.
*- ‘YUNANİSTAN’DAKİ TÜRKLERİN SORUNLARI
Yunanistan’da yaşayan Türklere karşı Yunanistan’ın uyguladığı olumsuz tavır ve davranışlar düzenlenen konferansta konuşuldu.
Rodos İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından üçüncü ayağının düzenlediği konferans Karşıyaka Belediyesi Çarşı Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Konferansa İzmir’deki Rumeli Balkan derneklerinin başkan ve temsilcileri katıldı.
Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı konuşmasında, ‘Rodos İstanköy’den Türkiye’ye taşınan Türklerin orada kalan malları için Yunanistan tarafından vatandaşlık talepleri olumsuz sonuçlanıyor.
Batı Trakya’da, Rodos, İstanköy ve diğer yerlerde Türklere Kültürel soykırım uygulanıyor oradaki kültürü yok ediliyor.
Okulları kapatıyorsunuz.
Müftülük yok, ortadan kaldırıldı, Yunan Müslümansınız diyorlar Türk olduğumuzu kabul etmiyorlar.
Kültürel miras şu açıdan önemli camiler var, çeşmeler var ve bunları ortadan kaldırdıkları zaman da sizin burada hiçbir şeyiniz yok burada siz de yoksunuz.
Bugün Rodos’ta bir camide ibadet yapılıyor İbrahim Paşa Camisi’nde. Diğer camiler ya yıkıldı ya da yıkılmaya terk edildi.
Yunanlar başka bir şey daha yapıyorlar bizlere ait olan binaların bakım onarımını yapmıyorlar yıkılmaya terk ediyorlar.
Bakın Süleymaniye Camisi’nde ki Osmanlı desenlerini değiştirdiler Bizans desenleri yaptılar.
İstanköy’de de böyle yapıyorlar.
Sivil toplum örgütleri olarak bizler dış işlerimizi zorlamalıyız istişafi görüşmeler de bizlerin sorunlarını Yunanistan’a anlatmalarını sağlamalıyız’ dedi.
YORUMLAR