‘Yüzsüz!’ diye adlandıracağımız kişiler yine başlarını kumdan çıkarmaya başladı.
Nedeni de yerel seçimlerin yaklaşması…
Bunlar ‘ne önde’ ne de ‘arkada’ olmazlar…
Hep orta sıralardadırlar…
Yani göze batmaktan çekinirler…
Ortaya ‘sözde gazeteci’ olarak çıkarlar…
Ağızları laf etmeyi bilir…
Elleri de kalem tutar…
Yağcılıkta da üstlerine yoktur…
Tek amaçları, belediye meclis üyesi olmak.
Böylece önemli komisyonların üyeleri olurlar, belediye şirketlerinin yönetimlerine girerler ve en azından beş altı yerden ‘Sallabaşını al maaşını’ sistemiyle geçimlerini sağlarlar…
Üstelik bir kuruş masraf yapmazlar, elde ettikleri sıfatı kullanarak yaşamları ‘bedava’ halkın değişiyle ‘avanta’ ile sürdürmeye çalışırlar.
Hemen her hafta bir yerlere sızıp köşe yazarı olurlar.
Bunlar hemen her kentte vardır.
En iyi dostları da, ‘Arkadaşım- Dostum’ dedikleri bazı ‘sarı basın’ olarak adlandırılan gazetelerin sözde yöneticileridir.
Bir gün bu dostlukları (!) daha doğrusu menfaat birlikteliklerini de anlatmaya çalışırım.
Bizlerin en büyük hatası da ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!’ diye düşünmemiz ve hareket etmemiz olmalı…
*- SESLENDİREN ÇIKTI
Sürekli okuyucularım biliyor.
Ayvalık’ta her yıl yapılan ‘Zeytin Hasat Festivali’nin ‘Körlerle sağırlar birbirini ağırlar’ şeklinde geçtiğini belki de sadece ben yazıyor, halktan ve üreticiden kopuk geçtiğini anlatmaya çalışıyordum.
İlk kez bu yıl bana hak veren birileri çıktı.
Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, bu yıl 18. si düzenlenen Uluslararası Zeytin Hasat Festivali’nin ardından basın toplantısı düzenleyen Ayvalık Ziraat Odası Başkanı Hasan Baysal, festival komitesini topa tuttu.
Her yıl katılıp paydaşı oldukları Zeytin Hasat Festivali’nde asıl olması gereken zeytin çiftçisi ve üreticisinin olması gerekirken, bu kesimin festival komitesinin kibirli tavırlarıyla yok sayılmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını anlattı.
Köy muhtarları da Ayvalık Ziraat Odası binasındaki basın açıklamasına, yönetim kurulu başkanı Hasan Baysal’ın açıklamasına ‘destek’ vermek için katıldılar.
Kente ve katılımcılara bir zarar vermemek için 13-19 Ekim 2023 tarihlerinde düzenlenen 18. Ayvalık Uluslararası Zeytin Hasat ve Turizm Festivalinin sonlanmasını beklediklerini açıklayan Ziraat Odası Başkanı Hasan Baysal, ‘Bu memleket için taş üstüne taş koyan herkese saygımız vardır. Ancak bu durum Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılında köylümüze, zeytin emekçisi çiftçilerimize, çiftçilerimizin temsilcisi ve ülkemizin en büyük sivil toplum kuruluşu olan Ziraat Odamıza yapılan saygısızlık karşısında suskun kalacağımız anlamına da gelmez” ifadelerini kullandı.
‘Türk çiftçisi ve onun temsilcisi Ziraat Odası konu mankeni ya da misafir sanatçı değildir’ diyen Baysal, ‘çiftçimizin, üreticimizin, köylümüzün bu festivalden nasıl dışlandığını örnekleriyle anlattı.
İşin garibi, festivalden ne köylünün, ne kentlinin haberi yoktu.
Zeytin tayfası ya da üreticisi emekçiler de festivalde yoktu.
Köylerde, yani üretim alanlarında hiçbir etkinlik yapılmadı.
İşin garibi, ‘Zeytine Minnet!’ yürüyüşüne de Bergama’dan kadın çiftçiler getirildi.
Düşünebiliyor musunuz?
Milletin parası ile ödemelerin ve tüm giderlerin, masrafların karşılandığı festivalde, bazılarının reklamları böylece bedavadan yapılırken, yürüyüş temsili, zeytin hasadı temsili, zeytinyağı üretimi temsili yapıldı.
Ben de, Ziraat Odası yönetiminin sorduğu soruyu gündeme getiriyorum:
‘Meydanda, festivalde olması gereken gerçek çiftçi neredeydi?
Çiftçi kadınlarımıza verilen değer sadece kortejin önünde yürümeleriyle mi sınırlı olmalı?’
*- KADIN ÇİFTÇİLER NEREDE?
Zeytin festivalinde, yöneticilerin, varlıklı iş insanlarının, Ayvalık’tan yararlanan İstanbullu varlıklı kişilerin reklamlarının yanı sıra, yoga, yürüyüş ve spor etkinlikleri, yelken yarışları, sergilen buna benzer festivale renk katan etkinlikler yapıldı.
Hepsi güzel de, ama, festivalin düzenlendiği tarihler içinde yer alan, ’15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’ nedeniyle çiftçi kadınlarımız için hiç bir şey yapmak kimsenin aklına gelmedi mi?
İşin özü şudur:
‘Zeytin, hiç bir kişi veya kurumun tekelinde değildir.’
Zeytin binlerce yıldır süregelen milli ve yöresel değerimizdir.
Alın teriyle üreten, koruyan ve kollayan çiftçilerimizin eseridir.
Hiç bir kişi veya kurumun tekelinde değildir. Uluslararası zeytin hasat festivalinin marka tescilini yaptırmakla da hiç kimsenin tekeline girmez.
Ziraat Odası Başkanının dediği gibi, biz de, yine de uyarımızı yapalım ve tekrar hatırlatalım.
Çiftçiyi yok sayamazsınız, egolarınızla da kimsenin karnını doyuramazsınız.
Kişilerin gelip geçici, kalıcı olanların ise kurumlar olduğu malumdur. Köylümüze ve çiftçimize hak ettiği değeri ve saygıyı her zaman olduğu gibi halkımız verir.
Bu başkalarının haddine değildir.
Özel davetlerle, zorlukla toplanan bütçenin bir şekilde çar-çur edilmesi, basiretli tüccar gibi hareket edilmemesi, ya da kişiler, kurumlar arasında ayrımcılık yapılması bizleri bir yere götürmez.
Rüzgar gibi gelip geçer, isabet kaydetmez.
YORUMLAR