İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin merkeze uzak köylerdeki yangınlara büyümeden, hızlı bir şekilde müdahale edilmesi için dağıttığı su tankerleri olası afetlerin önüne geçiyor.
Urla’nın Birgi Mahallesi’nde sabah saatlerinde çıkan yangın İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın bölge halkının kullanımı için tahsis ettiği tankerle yapılan müdahale sayesinde kısa sürede söndürüldü.
*- GELECEĞİ DÜŞÜNMELİYİZ
Meltem Reyhan açık ve net söylüyor:
‘Yanan ormanların imara açılması anayasa uyarınca mümkün değil!’
Anayasanın 169. maddesine göre, yanan ormanların, ormanlık alan olarak kalması anayasal zorunluluk.
Ancak buna rağmen, ‘turistik yerlerde yanan ormanların otel için imara açılmasından endişeliyiz’ diyen Meltem Reyhan, yetkililerden, bu alanların imara açılmayacağı konusunda kamuoyuna açıklama yapmasını talep ediyor.
Sıradan, bizim gibi bağrı yanık bir vatandaş bunu isteyemez mi?
Ünlü bir atasözümüz var;
‘İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara!’ diye…
Hatta kapkara!
Ormanlık alanların korunması için ülkeyi yönetenlere seslenen Meltem Hanıma aslında ‘Şövalye rozeti’ bile vermek lazım, cesurane çıkışından dolayı…
İşin özeti şu:
‘Yanan ormanların en az 50 yıl imara açılmayacağından emin olmak istiyoruz!’
‘Biz vatandaşlar olarak, turistik yerlerde yanan ormanların otel ya da farklı şekillerde imara açılmasından endişeliyiz’ diyen ve kendi çapında bir de kampanya başlatan Meltem Reyhan Hanım şöyle devam ediyor:
‘Türkiye’nin dört bir yanında orman yangınları sürerken orman alanlarındaki yapılaşma tasarrufu Orman Bakanlığından alınıp Turizm Bakanlığı’na verilmesi de bu endişelerimizi güçlendirdi. Bu alanların imara açılmayacağı konusunda yetkililerden kamuoyuna açık bir söz almak istiyoruz.’
Öte yandan sağlıklı ormanlar ‘kamu yararı’ adı altında başka bir proje, turizm teşvik ve madenler için yapılaşmaya açılabiliyor.
Bunların da önüne geçecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Ormanlar ve doğa hepimizin ortak malıdır.
Orman alanlarına sahip çıkmak bir vatandaşlık görevidir.
Tabii ki destek olup olmamak nasıl sizlerin elinde ise konuyu çözmek de Ankara’dakilerin elinde…
*- GEÇECEK DE NASIL GEÇECEK?
Felaketlerde ve felaket günlerinde siyaset yapılır mı?
Yapılmaz ama yapanları görüyoruz…
Artık bu birbirini suçlamalardan vaz geçmeli, ortak akılla hareket etmeliyiz.
Yaraları birlikte sarmalıyız.
Yıpranmış ya da yıpratılmış kurumların üzerine de gitmenin zamanı değil..
İnsanlarımızın hassasiyeti ortada…
Eleştiri yapılır ve şimdi değil daha sonra…
Özetle artık ‘kayıkçı kavgasını’ kaldıracak halde değiliz…
Tabii ki görevini yapmayan, yaptırmayan, engelleyen bana göre ‘bir numaralı hain’dir…
İçimizde de hain çok…
Bunu da biliyoruz…
Ama mutlaka ve mutlaka soğukkanlı hareket etmeliyiz…
Geçer geçer bunlar da geçer!
YORUMLAR