Bahri Vreskala ülkemizin ünlü spor insanı.
Daha önceleri kendisinden söz etmiştim.
Güzel haberi, ‘Türkiye Fair Play Ödülüne Doymuyor’ olarak değerlendirebilirim.
Konunun özeti şöyle:
‘Bahri Vreskala – Şeref Diploması ile ödüllendirildi…’
Yani:
Erdoğan Arıpınar Başkanlığında Türkiye’nin Avrupa’da ve Dünyada Fair Play ülkesi olarak anılmasını sağlayan TMOK eski Fair Komisyonu, dünyada ve Avrupa’da hizmetlerinin semeresini görmeye devam ediyor.
Avrupa Fair Play Hareketi (EFPM), 2025 yılı Avrupa Fair Play Ödüllerinin kazananlarını resmen açıklarken, bu yıl ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 19 Mayıs’ı Dünya Fair Play Günü ilan ederek Türkiye için çok anlamlı bu özel günü daha da özel kıldı.
EFPM, bu önemli gelişmenin paralelinde 2025 ödüllerini duyurdu.
EFPM Ödül Jürisi, Pierre de Coubertin’in unutulmaz sözü “Daha iyi bir dünya, yalnızca daha iyi insanlar tarafından inşa edilebilir” mottosuyla; sporun sadece rekabetten değil, etik, saygı, insanlık ve örnek davranışlardan da beslendiğini vurgulayan çok değerli adaylar arasından seçimini yaptı.
Jüri üyeleri Danira Bilic (Hırvatistan), Alena Kánová (Slovakya), Rinaldo Orlandi (İtalya) ve Jüri Başkanı Katarína Ráczová (Slovakya) tarafından değerlendirilen adaylar arasından ödül almaya hak kazananlar belirlendi.
*- TÜRKİYE’NİN GURURU 4 ÖDÜL
Ödül kazanan Türk spor insanları ve kurumlar:
Spor Kültürü ve Olimpik Eğitim Projesi (Türkiye): Seyit Bilal Porsun liderliğinde yürüttüğü çalışmalarla Avrupa Fair Play Diploması’na layık görüldü.
Bursaspor Taraftarları: Sahada ve tribünde sergiledikleri örnek davranışlarla 2025 Tanıma Diploması’nı kazandı.
100. Yıl Atatürk Stadı’nda oynanan maç öncesi taraftarların her biri, ellerinde katledilen kadınların isimlerinin yazılı olduğu pankartları tribünlere taşıyarak onları anarken, tüm ülkenin dikkatini konuya çekti.
Nizip Spor Kulübü: Spor sahasında Fair Play ruhunu yansıtan davranışları nedeniyle ödül aldı.
Nizip’te düzenlenen Süper Amatör Lig maçında, Nizip Spor’un 3-0 üstünlüğüyle sonuçlanan maçın ilk yarısında Şanlıder Spor’dan 2 oyuncu sakatlanmış, yedek oyuncusu olmadığı için ikinci yarıya 9 oyuncuyla çıkmak zorunda kalmıştı. Nizip Spor teknik ekibi bu durumu görünce Nizip Spor da 2 oyuncuyu sahadan çıkarmış, böylece iki takım da mücadelesine 9’ar oyuncuyla devam etmişti.
TÜRFAD İzmir Şubesi Başkanı Bahri Vreskala, ülkemizde ilk kez uygulanan ve her yıl aralıksız düzenlenen ve halen devam eden ‘İnsanlar Yaşarken Anılır’ anma törenini hayata geçirdi.
Buradaki amaç, Fair Play’in en önemli unsurlarından biri olan “SADAKAT” duygusunu canlı tutmak ve ülkeye, İzmir şehrine, spora ve futbola hizmet etmiş ve katkı sağlamış sporcuların, hayattayken yılda bir gün, sevdiklerinin, yakınlarının, dostlarının ve tanıdıklarının yanında anılmasını ve bu etkinliği birlikte paylaşmalarını sağlamaktır.
Ben de birkaç yıl önce bu önemli ödülü almıştım.
Kazananların ödülleri, EFPM’nin 16-19 Mayıs tarihlerinde Atina’da yapılacak Genel Kurulu’nda düzenlenecek muhteşem törenle takdim edilecek.
*- MANİSALI’DAN TEŞEKKÜR
Madem spor ödülü ile yazımıza başladık, bu kez bir spor adamımızın ‘teşekkürünü’ paylaşayım.
Türk sporuna: futbolcu, hakem ve yönetici olarak 1960 yılından bu yana, adalet, hakkaniyet ve dürüstlüğü ön planda tutarak hizmet eden Manisalı Necmi Temizel’in adı, Manisa Büyükşehir Belediye Meclisinin kararıyla Güzelyurt mahallesindeki spor tesisine verildi.
Tüm görevlerinde yalnız Manisalı hemşerilerinden değil, tüm spor kamuoyundan hep takdir ve teşvik gören Necmi Temizel, şahsını onurlandıran bu önemli ve anlamla olayda katkısı olanlara teşekkürlerini bizim vasıtamızla iletiyor.
*- YÜREKTEN KUTLUYORUM
Törenlerle kutlanan; emeğin, emekçinin ve dayanışmanın Bayramı 1 Mayıs’ı yürekten kutluyorum.
Sosyal adaletin sağlandığı, alın terinin değer bulduğu bir Türkiye’de, tüm emekçilere; özgür ve barış dolu bir yaşam diliyorum.
Unutmayalım:
Hak mücadelesinde, emek en yüce değerdir.
Bu arada Bahri Vreskala gibi ‘Hemşehrim’ dediğim Bornovalı Mustafa Foçalı’nın, Picasso’nun ‘Sanat ve Hayat’ kitabından paylaştığı bir noktayı nakledeyim:
Hayat boyu ders alınması gereken ‘harika cümle’ şöyle:
“Eğer başkaları için yutamayacakları kadar büyük bir lokma olursan, seni küçültmektan başka çareleri kalmaz ki kendi ölçülerine uydurabilsinler…
Bu yüzden kiminle oturup kalktığına dikkat et!”
*- ORADAYDIM!
Şimdi sözü İzmirli iş insanı Necmi Çalışkan’a vereceğim.
Necmi Çalışkan tarih içinde, olayların içinde iki anısını paylaştı.
Ben de kendisinden alıntı yaptım.
Önce, az önce belirttiğim bir bayramı, işçi ve emekçi bayramını ele alayım.
‘Oradaydım’ başlığı ile tarihi bir olayı naklediyor Necmi Çalışkan;
“1 Mayıs 1977 de Taksim meydanında müthiş bir miting yapılıyordu Meydandaki insanların üzerine, sular idaresi tarafından, yaylım ateşi açılmıştı.
Çıkan izdiham ve kurşunlarla 37 kişi ölmüş, 130 kişi yaralanmıştı.
Ülkemizi 12 eylül darbesine götüren en önemli provokasyonlardan biri yapılmıştı.
*- İZMİR’DEN 40 OTOBÜS
O dönemde devlet memuruydum, gece çalıştığım hastanede acil nöbeti tutuyor, gündüz üniversiteye devam ediyordum.
Ecevit döneminde memurlara sendikalı olma hakkı verilmişti. Hastanemizdeki çoğunluk DİSK’e bağlı sendikaya kayıtlıydı.
İzmir’den toplam 40 otobüs dolusu insan İstanbul mitingine katılacaktık. Hastanemizden 15 kadın 25 kişi katılmıştık.
*- İKİ HEMŞİRE
Sabah İstanbul’a indik, Beşiktaş Kazan birahanesinin önünde kortejde yerimizi aldık.
Yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle taksim alanına ulaştık alanda müthiş kalabalık ve coşku vardı.
Kemal Türkler’in konuşmasını bekliyorduk.
Yanıma gelen 2 hemşire, tuvalet ihtiyacı nedeniyle benden yardım istediler.
Kızlarla birlikte, İstiklal caddesinde tuvalet aramaya başladık ama hiçbir dükkan tuvaleti kullanma izni vermiyordu.
Sonunda bir mağaza izin verdi.
Tam mağaza içindeyken silah sesleri ve siren sesleri ile birlikte, mağaza sahibi kapıları kilitledi ve ne olduğunu anlamadan yaklaşık 4 saat orada kaldık.
Oradan çıkıp dönüş için otobüslerin beklediği yere geldik.
Bizden başka 15 kişi kadar dönebilmişti.
Uzun bir bekleyişten sonra, gece yarısı İzmir’e doğru yola çıktık.
*- ERTESİ GÜN ÖĞRENDİLER
Ertesi gün gazetelerden durumu öğrendik.
Ateş açılan bölge bizim meydanda bulunduğumuz bölgeye çok yakındı. İki hemşirenin çiş ihtiyacı nedeniyle yaralanmaktan ve ya tutuklanmaktan kurtulmuştum.
47 yıl önce ülkemizde 1 Mayıs coskuyla kutlanmıştı.
47 yıl sonra geldiğimiz durum böyle…
*- ÇOK SERT VURDU
Şimdi Necmi Çalışkan’ın son depremlerle ilgili güncel anısını paylaşayım:
“Şanssız bedevi misali depremde İstanbul’daydım.
Yılda bir kez İstanbul’a giderim.
Deprem sırasında Kapalıçarşı’ya bitişik oldukça eski bir binanın 3. katında olan, bir dostumun bürosundaydım.
Bina sadece 30 m2 ye oturmuş, bir merdivenle çıkılan 3 katlı sefertası gibi bir bina.
Deprem çok sert vurdu.
Hepimiz kendimizi sokağa attık.
Sokak yaklaşık 3 metre genişliğinde bir yer.
Aynı anda yüzlerce kişi doldurmuştu.
Binalara baktım, çökerse sokakta hepimiz moloz altında kalacaktık.
Bina, bana sokaktan daha güvenli geldi.
‘Hiç olmazsa; altına girebileceğim masa, kasa, bir şey bulurum!’ diye düşünerek binaya tekrar girdim.
Tabii herkes gibi bende oturduğum binanın sağlam olmasına dikkat ediyorum ama depreme nerede yakalanacağımız belli değil.
Yılda bir gün İstanbul’a gittim ve depreme yakalandım.
Depremden sonra Kapalıçarşı’yı dolaştım; dükkanlar kapatılmış, herkes arabasına atlamış ve trafik kilit olmuştu.
Merak ederim;
İnsanlar arabaya atlayıp nereye ve neden gider?
Açık bir cafe buldum, oturup kahvemi içerek ortalığın sakinleşmesini bekledim.
Allahtan etrafta kutup ayısı yoktu!!”
*- İNANMAYIN
1 Mayıs 2025 Perşembe günü, akşam saatlerinde, ‘İyi geceler, sevgiyle’ diyerek önemli bir paylaşım yapan Prof. Dr. Naci Görür, ‘Bakın duyurusunda ne yazmış?’
‘Sosyal medyada tarafıma aitmiş gibi paylaşılan resim gerçeği yansıtmamaktadır.
Görselde yer alan cümleler şahsım tarafından hiçbir mecrada söylenmemiştir ve bu tür içerikler, bilgi kirliliğine ve toplumda gereksiz paniğe yol açmaktadır.
Lütfen yalnızca resmî açıklamalarımı X (Twitter) ve Instagram hesaplarımdan takip ediniz.
Bilgiye dayanmayan bu tür paylaşımların yayılması, hem toplumsal güveni hem de bilimsel ciddiyeti zedelemektedir.
Gereği yapılacaktır. ‘
Ünlülere ait bu tür sayısız haberler yazıldığı gibi dolandırıcılar için de sıkça, akla hayale gelmedik şekilde kullanılmaktadır.
Sayısız anımsatmalar yapmamıza rağmen, okuma ve irdeleme noksanlığı bu tür kötü niyetli insanların bir noktada iştahını kabartıyor.
Benden bir kez daha anımsatmak…
Prof. Dr. Naci Hocamızın tepkisine neden olan paylaşımı almıyorum.
İlgili olan arar bulur ve öğrenir.
‘Armut piş ağzıma düşçülere’ duyuruyorum.
*- KAŞLARINI ÇATARAK
Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.
Profesör kaşlarını çatarak:
‘Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!’ demiş, imalı bir şekilde. Öğrenci biraz duraksadıktan sonra cevap vermiş;
‘O zaman ben uçuyorum…’
…
Profesör bu cevaba oldukça çok sinirlenmiş.
Simasını aklına kazıdığı öğrenciye, sınavda kafayı takmış ve sınavının başarısız geçmesi için elinden geleni yapmış.
Cevapları okurken, didik didik incelemiş, her ayrıntıdan puan kırmaya çabalamış.
Ancak sınavda öğrenci tüm soruları neredeyse mükemmel bir şekilde cevaplamış.
Öğrenciye bu şekilde haddini bildiremeyeceğini anlayan profesör ona bir ders vermek için sınav kağıdı gösterme bahanesiyle odasına çağırmış.
Profesör öğrenciye:
‘Sana son bir soru soracağım’, demiş.
*- DİĞERİNDEKİ
Yolda yürürken iki farklı torba bulduğunu hayal et, birinde ‘akıl’ var, Diğerinde ise ‘para’ var.
Sen olsan hangi torbayı alırsın?
Öğrenci:
‘Para olan torbayı almayı seçerdim.’
Profesör:
‘Ben akil olan torbayı seçerdim…’
Öğrenci:
‘Olabilir tabi. Derler ki, kişi kendinde eksik olanı tamamlamak istermiş…’
*- İMZAYI UNUTUNCA
Profesör bu cevaba çok sinirlenmiş, öğrencinin not defterini alıp sınav notu kısmına ‘öküz’ yazmış.
Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış.
Ancak bir dakika sonra öğrenci yine kapıyı aralamış:
‘Sayın profesör, imzanızı atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz.’ der.
YORUMLAR