İzinde olduğumuz, Başöğretmenimiz ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimlerinin ışığında, bireyler yetiştirmek için özveriyle görev yapan öğretmenlerimizin bu günlerini yürekten kutluyorum.
Atatürk’ümüzün ‘Öğretmenler, yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcilerini sizler yetiştireceksiniz ve yeni nesil sizin olacaktır… sözüyle Atatürk’ün yolunda ilerleyen, ondan aldıkları ışıkla yeni nesilleri aydınlatan, çağdaş ve bilimsel eğitimi ve öğrenimi savunan Cumhuriyet öğretmenlerimizin ellerinden ve gözlerinden öperim.
*- MERZİFON’UN EŞEĞİ NEDEN MEŞHUR?
Şimdi hepinizin yüzünde bir tebessüm oluştu, biliyorum.
Yıllardır ‘Merzifon Eşeği’ sözü alay konusu olmuş, Merzifonlu hemşehrilerimizi ‘bilmeden’ gücendirmişizdir.
Ama işin aslı alay konusu değil, bir mizah kaynaklı.
Anlatayım;
Meşrutiyet’in ilanıyla birlikte peş peşe gazete ve dergiler çıkmaya başlar. Bu günlerde sansür korkusu tüm aydınları sarmıştı.
İşte bu dönemde Baha Teyfik (1881-1916) tarafından ‘eşek’ isimli bir dergi çıkarır.(16.11.1910)
Gazetenin başındakiler, takma isimlerle yazı yazarlar.
Buna göre:
İmtiyaz Sahibi: Merzifonî (Merzifonlu demektir).
Mesul Müdürü: Halil…
Derginin yazarları:
Kıbrisî Don Kişot, Çimenderzade Faik, Topal Eşek, Tırnağı Karıncalı Eşek, Kaba Kulak gibi takma isimlerdi.
Bu yıllarda Merzifon’un eşeği, ‘Marsivan Eşeği’ diye ünlüdür.
Bunlar beyazdır.
Bu cinsler aynı zamanda Kıbrıs’ta da bulunur.
Ancak, ‘Merzifon Eşeği’ deyimi bu derginin ünlenmesiyle yaygınlaşır. Aynı günümüzün Gırgır, Fırt vb. mizah dergileri gibidir.
Bu yıllarda;
Dede Korkut, Nasrettin Hoca, İncili Çavuş, Bekri Mustafa, Tuzsuz Deli Bekir gibi nice mizah kültüründen gelmemize rağmen, bu tür dergiler sansürün hışmına uğramış.
Derginin mizah konusu, elbette iktidarda olanları hicvetmekti. Onları eşek şeklinde çizerlerdi.
Derginin imtiyaz sahibinin isminin ‘Merzifonî’ oluşu ve mizah yüklü oluşu, ‘Merzifon’un eşeği’ deyimini mizah konusu yapmaya yetmişti. Politikacılarla alay eden yazı ve resimler, günümüze kadar değişe değişe kültürümüze yerleşmiş.
İşte bu deyimin, bize tebessüm ettirişi bu yüzdendir.
*-ZEYNEP İLE KAMİL’İN AŞKI
Rotayı siz çizdikten sonra, kimsenin kaptanlığı işe yaramaz!
Bugün size ‘Zeynep Kamil Hastanesi’nin aşk dolu öyküsünü anlatacağım.
Yusuf Kamil Paşa ile eşi Zeynep Hanım tarafından özel mülklerinde hastalara ücretsiz hizmet vermek amacıyla yaptırılmış olan Zeynep Kamil Hastanesi, Üsküdar’ın sağlık hizmetini günümüze kadar sürdürebilmiş en eski sağlık kuruluşudur.
Bir diğer özelliği de, İstanbul’un ilk özel hayır kurumu olmasıdır.
Zeynep Hanım, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın kızıdır.
1862 tarihinde Nuh Kuyusu semtinde bostan tarlası olan arsa hastane yapılmak üzere alınmıştır.
Ambleminde Zeynep-Kamil hastanesinin kuruluş tarihi 1862 yazmaktadır.
Zeynep Hanım ile Yusuf Kamil Paşa’nın büyük aşkı, yıllar sonra bile yaşıyor!
Genelde masallarda olur böyle aşk öyküleri.
Ya da eski Türk filmlerinde…
Yoksul delikanlı, güzeller güzeli prensese aşık olur…
Bizimki de böyle bir öykü…
Ama gerçek!
Tarihin sevgi bahçesinde yeşeren bir izdivaç…
Sürgünlere, tehditlere direnen, acıyı bal eğleyen bir aşk…
Mısır’da doğan, İstanbul’da ölümsüzleşen bir yüce sevda…
Prensesimiz Züheyla Zeynep, yoksul delikanlımız ise Yusuf Kamil..
O zaman başlasın hikaye;
*- YOKSUL KAMİL
Yusuf Kamil yoksul bir ailenin çocuğuydu, Malatya’nın Arapgir’in de doğdu ve küçük yaşta yetim kaldı.
Amcası Osman Paşa onu yanına aldı, okuttu.
Zeki, becerikli, dürüst ve çalışkandı, bilgi ve yetenek olarak yaşıtlarından farklıydı.
21 yaşında Divan-ı Hümayun Kalemi’ne katip oldu, 4-5 yıl İstanbul’da çalıştıktan sonra Mısır’a Vali Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın sarayına atandı.
*- ÜÇ KIZDAN BİRİ
Züheyla Zeynep, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 3 kızından biriydi..
Hidiv Sarayının prensesiydi.
Duygusaldı, narindi. Yüreği insan sevgisiyle doluydu…
Kahire’nin yoksullarına yardım eder, Herkesin dertleriyle ilgilenirdi.
Büyüdükçe güzelleşti.
İsteyeni çoktu ama babası üstüne titriyor ve kızına layık ince ruhlu birini arıyordu.
*- KADER BİRLEŞTİRDİ
Kader, Yusuf Kamil ile Züheyla Zeynep’i Kahire’de buluşturdu.
Katip Kamil, Hidiv Sarayında işe başladıktan sonra Vali Mehmet Ali Paşa ile tanıştı.
Kısa sürede gözüne girdi, güvenini kazandı..
Konuşması ve yazılarıyla öylesine etkiledi ki, bir süre sonra Mısır Hazinesinin katibi oldu.
Yeni görevi nedeniyle sık sık valinin yanına çıkıyor ve kızı Züheyla Zeynep’i görüyordu.
İkisi de birbirinden etkilenmişti.
Yusuf Kamil ne zaman valinin yanına çıksa, Zeynep’in yüzü kızarıyor, kalbi sanki yerinde duramıyordu…
*- KIZINI NİKAHLADI
Gel zaman, git zaman Kamil, Mehmet Ali Paşa’nın evladı gibi oldu.
Sürekli rütbe atlıyordu, 30’lu yaşlara gelince artık albaydı.
Ve bir gün Paşa çağırdı Kamil’i yanına, ‘Zeynep ile birbirimize yakışıyorsunuz; Kızımı sana nikahlıyorum’ dedi.
Dillere destan bir düğün yapıldı ve prenses Zeynep, yoksul delikanlı Kamil’e nikahlandı…
Ancak, sarayda bu evliliğe karşı çıkan çoktu.
‘Kim oluyor?’ da, bu Kamil denen, ‘sıradan bir halk çocuğu!’, Kavalalı ailesinden kız alıyordu?
*- HUZUR KAÇIRDI
Nikah öylesine tepki almıştı ki, Sarayın huzuru kaçmıştı.
Mehmet Ali Paşa, ‘ortalık yatışsın’ diye, Kamil’i kısa süreliğine İstanbul’a gönderdi.
1845 yılıydı, Sultan Abdülmecid, kızı Adile Sultan’ı evlendiriyordu, Kamil sultana bizzat Mehmet Ali Paşa’nın tebriklerini ve hediyelerini sunacaktı.
Sultan ile aralarında sıcak bir dostluk oluştu.
Abdülmecid onu Mirimiranlık (beylerbeyi) rütbesine yükseltti.
Kamil Mısır’a geri döndüğünde bütün kayınbiraderleri ile Mısır’ın ileri gelen eşraf ve devletlularını kendisine cephe almıştı.
*- SÜRGÜNE GÖNDERİLDİ
Bir süre sonra Kamil ile Zeynep’in mutlu hayatı kâbusa dönüştü!
Önce Mehmet Ali Paşa, ardından yerine geçen oğlu İbrahim Paşa öldü.
Yeni vali Abbas Paşa, Kamil’e diş bileyenlerin başında geliyordu.
Koltuğa oturur oturmaz Kamil’e ‘boşanacaksın!’ dediler..
Direnince Asvan’a sürgüne gönderdiler.
Hastalandı, doktor istedi vermediler.
‘Ya boşanacaksın, ya zindanı boylayacaksın!’ dediler.
Tam zindanı boylayacakken, prenses Zeynep’in gönderdiği terliği aldı Kamil.
Ve terliğin astarındaki gizli aşk mektubunu okudu.
‘Hastasın, zindana girme; Seni ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim…’
Kamil bu satırları okuduktan sonra gönül rahatlığıyla ve hiç tereddüt etmeden kendisine zorla uzatılan boşanma belgesini imzaladı.
*- DURUMUNU BİLDİRDİ
Zaman su gibi aktı, Kamil’in sürgündeki üç ayı dolmuştu.
Bir yolunu buldu ve Sultan Abdülmecid’i durumundan haberdar etti.
Çok sinirlenen sultan Abdülmecid, Mısır Valisi Abbas Paşa’ya sert bir ferman gönderdi.
‘Bizzat kendin Asvan’a gidip, Yusuf Kamil’i sağ salim buraya göndereceksin…’
Ferman padişahındı.
Sürgün bitmiş, Kamil İstanbul’a dönmüş, sıra Prenses Zeynep’i getirmeye kalmıştı.
Yine bir yolunu buldu ve derdini sultana açtı.
Abdülmecid, Abbas Paşa’ya yine bir ferman yolladı;
‘Tez elden Züheyla Zeynep hanımı İstanbul’a gönder!’
*- NİHAYET KAVUŞTULAR
Abbas Paşa tez elden gönderdi Prenses Zeynep’i…
Yıllar sonra Kamil ile Zeynep nihayet birbirine kavuşmuştu.
Eski evlilere ikinci kez nikah kıyıldı.
Damadın şahidi Sadrazam Reşit Paşa, gelinin şahidi ise Şeyhülislam Arif Hikmet Bey oldu.
Üsküdar’da bir yalıya yerleştiler.
Zeynep, kocasına kavuşmasının mutluluğuna tutunmuş, iyiliklerini de artırmıştı. Nerede bir şeye ihtiyaç var, koşuyordu.
Tüm bu iyiliklerin ve aşklarının arasında yaş aldılar.
Ama bir çocukları olmadı işte.
Onlar da hayıflanmak yerine birçok yetime ana baba oldu.
*- HASTANE KURDULAR
Sonra Üsküdar Nuhkuyusu’nda bir arsa aldılar ve 100 yataklı bir hastane kurdular.
Hastalar burada ücretsiz bir şekilde şifalarını buldu.
Geri kalan her şey de en ufacık bir noktasına kadar düşünülmüştü.
Göz kamaştıran bahçesi, külliyesi…
Hatta külliyeyi bir de camii ile taçlandırdılar.
Hatta zamanı geldiğinde yan yana ölümsüz aşklarıyla yatacakları türbeyi bile unutmadılar.
Bugün, Hastanenin bahçesindeki türbede Prenses Zeynep ile yoksul delikanlı Kamil yan yana yatmaktadır.
*- TEK DEĞİL İKİ KİŞİ
Çok insan Zeynep Kamil’i tek bir kişi sanır.
Oysa bu hastane bize Zeynep hanım ile Kamil beyden kalan bir hatıradır..
1862’de kurulmuş bu hastane, bugün bulunduğu semte de adını veren, ‘Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ adıyla bildiğimiz o yer.
Mısır’da doğan, tarihin sevgi bahçesinde yeşeren ve İstanbul’da ölümsüzleşen bir aşktır, ‘Zeynep Kamil Aşkı!’
Onlar 18’nci yüzyılın “Ferhat İle Şirin’idir.
Bu aşk hikâyesi efsane değil, gerçektir.
*- MİLYONLARCA DOĞUM
1,5 milyona yakın doğumun gerçekleştiği Zeynep Kamil Çocuk Doğum Hastanesinde doğan, Barış Manço, Bülent Ersoy, Burcu Esmersoy, Zara, Nadide Sultan ve Murathan Mungan gibi, meşhur olmuş çok sayıda siyasetçi, sanatçı ve sporcu bulunuyor.
Üsküdar’ın Zeynep Kâmil semtine adını veren Zeynep Kâmil Çocuk Hastanesinde, yüzyılı aşkın bir süreden buyana dünyaya gelen tüm kız bebeklerin göbek bağları Zeynep, erkek bebeklerin göbek bağları ise Kâmil adıyla kesiliyor…
YORUMLAR