Sipsi diğer sazların orkestral zemininde solo yapıyor… 'Karabulut gibi göğe akarsın, sulu yağmur olur yere yağarsın, ben senin derdini çekemem gönül' diyor.
Hatırlar mısın Betül, türkü sevmeyen sen, ben bu türküyü avazemin çıktığı kadar söylerken sessizce dinler, şartlar uygunsa elimi tutardın.
Bugünlerde sabah geç, akşam erken olmaya başladı, batan güneşin kırmızı ışıkları altında Foça’dan dönüyor ve sana özlemle için için ağlarken, bir yandan da kafamda sana dünya ahvalinden dedikoduları vermeyi planlıyorum.
Çok dedikodu var, çok. İbadullah.
Ama bir tane var ki seni çok üzer; gene de söyleyeceğim. AKP'li önde bir yetkili, 'Atatürk’ün dil ve harf devrimi yasalarının toplumu yazamaz, düşünemez konuşamaz, bilgi üretemez hale getirdiğini' söyledi. Adını herkes biliyor, sen de bil, bilgisiz zat. Bilgisiz diyorum, çünkü gerçekten bilmeden işkembeyi – kübradan salllıyor. Oysa cumhuriyet ve Atatürk’ten asırlarca önce Dadaloğlu, Karacaoğlan, Köroğlu, hele hele Yunus Emre bu halkla saray dili ile değil Türk Halk dili ile anlaşıyorlardı. Bir bilebilse harf devrimi ise, yani latin harflere geçiş, Atatürk’ten önce Paris’te tahsilden sonra saraya damat olan pek sevdikleri Ferit Paşa tarafından dillendirilmiş. Jön Türklerce desteklenmişti, iki. Bütün bunlardan habersiz Mahir Ünal sallıyor da sallıyor. Ona inanacak ahmak çok mu, yok mu bilmem. Sosyologlar incelesin. Sana sevgi sevgi sevgi.
YORUMLAR