Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Av. Murat Fatih Ülkü

BUCA, AH BUCA…

Buca… İzmir'in farklı ilçelerinden biri. Geçmişi ile arasında büyük farklar barındıran; bugün, yoğun ve çarpık yapılaşması, bıktırıcı trafiği, çileden çıkaran altyapı sorunları ile biraz da göz ardı edilen ilçesi. Hem de, İzmir'in en büyük ilçesi olmasına rağmen. Bağbozumları, muhteşem eski evleri, bağları, bağ evleri, kozmopolit Ege kültürünü yansıtan mahalle dokusu çok büyük oranda anılarda ve en fazla 10 saniye bakıp hüzünlenip, sonra geçtiğimiz eski fotoğraflarda kalmış artık. Buca Heykel/Kasaplar Meydanı’ndan, Buca Lisesi'ne doğru ara sokaklardan yürüdüğünüzde, kısmen de olsa Ege kasabasından esintiler hissedebiliyorsunuz.

TALİHSİZ İLÇE

Buca göz ardı edildiği kadar talihsiz de bir ilçe. Yıllar içinde oluşturduğu ve İzmir için adeta simgesi haline geldiği yoğun ve çarpık yapılaşma; Dokuz Eylül Üniversitesi'nin bulunması nedeniyle iyice artan konut talebi, Buca ile inşaatı/betonu bir arada akla getiriyor.

Şimdi, içinde yine Buca’yı, yine yapılaşmayı bulduğumuz tartışma var önümüzde. Yıkılan Buca Cezaevi’nin bulunduğu yaklaşık 80 dönümlük alanın nasıl kullanılacağını tartışıyoruz, daha doğrusu biz tartışıyoruz ancak başkaları bize, İzmirliler’e, Bucalılar’a sormadan karar vermiş bile.

Biliyorsunuz, 30.10.2020 tarihinde İzmir’i derinden sarsan ve yıkıcı etkiler yaratan deprem sonrası, Buca Cezaevi’nin yıkımına karar verilmiş, bu yıkım o dönemde eleştirilere ve karşı çıkışlara rağmen, çevreye vereceği zararlar, insanların sağlık koşulları da tamamen göz ardı edilerek, asbest ve diğer tehlikeli maddelerin sökümü gerçekleştirilmeden acele bir şekilde gerçekleştirilmişti.

Bu dönemde Buca ve İzmir yerelinde, Buca Cezaevi’nin bulunduğu alanın tüm Bucalılar’ın, İzmirliler’in yararlanabileceği biçimde yeniden planlanarak, yeşil alan ve kamusal kullanım tercihi ile Buca’ya nefes alacak bir yer kazandırılacağı konusunda bir umut doğmuştu.

KİMSEYE SORMADAN YAPILAŞMA KARARI

Demiştik ya, bize akşamı-sabahı soran, umutlarımızı dikkate alan yok diye, meğer o sırada yapılaşmaya açma kararının taşları döşeniyormuş. Bakalım mı neler olduğuna;

04.03.2020 tarihinde, Buca Cezaevi’nin bulunduğu alandaki Adalet Bakanlığı-Hazine mülkiyeti hiçbir gereği/dayanağı yok iken, kamu yararı taşımadan İller Bankası Genel Müdürlüğü’ne devredilmiş. Hemen sonra da, 04.08.2020 tarihinde Buca cezaevinin bulunduğu alan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından rezerv yapı alanı olarak belirlenmiş.

Yaşanan bu sürecin (boş yere umut ettiğimiz) Buca Cezaevi alanını, temel gereksinim olan yeşil alan, park, deprem toplanma alanı, sosyal ve kültürel alan kullanım tercihine yönelik kullanmak olmadığı, -ne yazık ki ülkemizin artık kanıksanan bir klasiği olarak- aksine alanı yapılaşmaya açmak, yapılaşma yoğunluğunu arttırmak amacını taşıdığını da, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın imar planı değişiklikleri ile öğrendik. Daha önceden çok iyi bildiğimiz de, yapılaşma olgusunun ülkemizde yaşanan pratiği. Yani doğacak imar rantını devlet mülkiyeti ile yapılacak ihaleler yoluyla özel kişiler arasında paylaştırmak.

Oysa gerçek ortada. Buca ilçesinin ihtiyacı; yeşil alan, park sosyal ve kültürel kullanımlar, deprem toplanma alanları, meydanlar. Buca ilçesinin hem de göbeğinde yer alan böyle bir alanda yine yapılaşmaya, ticaret ve konut alanlarına, otopark ve trafik sorununa artık takati yok. Takati kalmayan Buca ilçesini halen 70 bin metrekareyi bulan yapılaşmalara zorlamak; Bucalılar’ı, İzmirliler’i mutsuz etmek; zaten son derece çarpık biçimde kentleşen İzmir ve Buca’da yaşayan yurttaşları, geleceklerini ve gelecek nesilleri, yeşilsiz, parksız, meydansız, nefessiz bir yaşama mahkum etmek demek.

Altını çizerek tek cümle ile yeniden söyleyelim. Buca Cezaevi'nin bulunduğu alan ile ilgili önceki imar planındaki yapılaşma yanlış iken, Bakanlık yaptığı yeni imar planı ile bu yapılaşmayı daha da arttırarak yanlışı büyüttü ve pekiştirdi, başka bir şey yapmadı.

İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NİN OLUMLU ADIMI

Son dönemde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin; Buca cezaevinin bulunduğu alanın kamusal alan olarak kullanılmasına yönelik imar planı değişikliği yapması olumlu bir gelişme, zaten İzmir-Buca’daki bu alanla öncelikli olarak imar planı yapma yetkisi İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne, Buca Belediyesi’ne ait.

İller Bankası Genel müdürlüğü ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın, İzmir-Buca’nın özelliklerini, gereksinimlerini bilmeden, bu konuda hiçbir çalışma yapmadan, esasen bir yetkileri de yok iken bir oldu-bitti ile adeta hariçten gazel okuyarak bir imar rantı yaratmaya çalışmaları İzmirliler, Bucalılar için kabul edilemez.

Buca Cezaevi’nin bulunduğu alandaki mülkiyetin çok büyük kısmı kamusal mülkiyet iken, yani kamuya, yani hepimize ait iken; burada halen rant, ihale, yapılaşma yaratacak bir yöne gidilmesi de ayrıca yadırganacak bir durum.

Neyse derdimizi kısaca anlatalım dedik, yine uzadı, biliyorsunuz konuyu yargıya taşıdık, davalar açıldı.

Son yıllardaki bir sorunumuz da, tepki çeken konuların, gündemin hızla değişmesi ile unutulup gitmesi, tepkinin sönümlenmesi. Bu tepkiyi canlı tutacak da bizleriz. Belki de, bu konuda açılan davalara katılmak, destek vermek bu tepkiyi kamuoyu nezdinde canlı tutmanın yollarından biridir.

Yanıkkahveler’de bir çay içip, unutulan bir geçmişe açılan önümdeki sokakta aklıma geldi bu söylediklerim. O sokaklarda dolaşmanızı öneririm, belki sizin de söylecekleriniz olur, bir çay içeriz birlikte.

Av. Murat Fatih Ülkü

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ten + two =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER