Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Yaşar AKSOY

EMPERYALİZM, EDEBİYAT, MİLLİYETÇİLİK VE DİN

Hemen ilk cümlemizi şöyle kuralım: Edebiyatta milli­yetçi­lik olur mu?..

Yani bir ülkenin milliyetçi bir yazarının yazdığı şiir, ro­man ve öykü, Eskimoları veya Angola halkını neden il­gilen­dirsin ki?..

Madem ki, edebiyat yerelden ulusala, ulusaldan evren­sele uzanırken tüm dünya insanlarına seslenmeyi ve onu et­kilemeyi amaçlıyor, öyle ise bu dünyada milliyetçi edebi­yata yer yoktur demek lazımdır ki bu sonuç mantıken doğ­rudur. Ama kazın ayağı da öyle değildir tam olarak.

Çünkü ülke işgal altında iken, direnişin dağlardan köy­lere yayılması gerekliyken, daha sonra devrim dalgası yükse­lirken, üstelik Emperyalizm orduları ile devrimi teh­dit eder­ken, hatta bağımsızlık sonrası devrim inşa edilir­ken, ulus-devlet ayağa dikilirken, “milliyetçi edebiyat” öy­lesine gerekli­dir ki, sanki başka bir silah görünmez orta­lıkta, dinin devrimci gücünden başka!

Milliyetçilik ve din!..

Faşizmin ordularına karşı vatan Rusya’yı savunmak için, kiliseleri açtırarak papazları vatan savunması ayinleri düzen­lemeye teşvik eden, şairlere vatan için destanlar yazmayı em­reden Stalin’e sorun bakalım, işgal altında iken bir halkı uyandırmak için milliyetçi edebiyat ile devrimci din, silah mı­dır, yoksa Marx’ın afyonları mı?..

Hemen Tolstoy’a geçelim.. Hümanizme bağlanmış bu eş­siz Rus yazarı, milliyetçiliği, halkları birbirine karşı kış­kırttığı ve savaşların sebebi olması yüzünden tek kelime ile red et­miştir. Ama romanlarında ve yazılarında anavatanı savun­mak için savaşmayı ve bu yönde edebiyat yapmayı ise red etme­miştir. Vatana bir saldırı olduğu zaman yurtse­verliği ve yurt sevgisini bütünüyle kucaklamıştır. Bu se­bepten anavatan sa­vaşını anlatan “Harp ve Sulh” romanını yazmıştır. Ataol Behramoğlu, bu konuda şu yorumu getirir: “Tolstoy’un boş inanç diye nitelediği yurtseverlik, romanla­rında çeşitli tiple­rini yaratarak eleştirdiği egemen sınıfların, aristokratların, kendi çıkarları yolunda halk kit­lelerini etkile­mek için kullan­dıkları sahte, şoven, ırkçı, sö­mürgeci slogan­lardır. Eleştiri ok­larının hedefi Rus Çar­lığı’nın emperyalist siyaseti, aristokrasi­nin ve Rus ordusu­nun yozlaşmış, kişiliksiz, kariyerist temsil­cileridir. Aynı toplumsal kesimlerin içinden çıkan gerçek kah­ramanlar ve özellikle de sıradan halk insanı­nın gösterişsiz ve doğal yurt sevgisi ise Tolstoy’un övgüsünün odağındadır.” (Tols­toy’da yurtseverlik fikri – Atatol Behramoğlu, Cumhuri­yet Pazar, 16 Ocak 2011)

Günümüzün siyasi ayrımlarının getirdiği kavram am­bar­gosuna veya kargaşasına girmeden, milliyetçi, ulusalcı, yurtse­ver veya vatansever, ne derseniz deyin bu tür edebiya­tın geçerli olduğu tarihi dönemler vardır. Bu dönemler Em­peryalizm’e (*) karşı direnişin yükseldiği tarihi zamanlardır.. Türk Kurtuluş Savaşı’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dev­rim yıllarında ol­duğu gibi. Mehmet Akif ‘in İstiklal Marşı ile Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı, böyle yüce amaç­lara dönük kaleme alınmış edebiyat yapıtlarıdır. (*) Em­peryalizm’i, burada Sö­mürgecilik sonrası yükselen Batı Av­rupa ve ABD’nin azgın, saldırgan ve savaşçı, Vahşi Kapita­lizm’i anlamında kullandım.

Mao, Ho Şi Mihn, Fidel Castro, Gandi, Chavez, Alman iş­gali altında iken De Gaulle, Nazizme karşı mücadele ederken Sir Winston Churchill, hepsi de böyle düşündüler ve yanılma­dılar. Milliyetçiliği ve dini, anti-emperyalist di­renişte ve sa­vunmada kullandılar; savaşçılıkta, milita­rizmde, emperyalist yayılmada ve komşuya saldırmada değil.. İşte o zaman Fa­şizm’in silahı olurdu çünkü bu kritik kavramlar..

İşgal veya tehdit altındaki her ulus veya her etnik yapı, Emperyalizm’e karşı, milliyetçi ve dindar edebiyattan umut kıvılcımları kazanabilir. Iraklı veya Filistinli direniş­çiye sora­lım bakalım, onun ruhunu neler ayakta tutuyor?.. Binlerce yıl göçmen olarak nice ülkede yaşamış Yahudiler’e soralım baka­lım, onları neler ayakta tuttu bunca yüzyıl?..

Oysa, sonsuz barış ve sükunet içinde, normal demok­ratik çağdaş bir toplumda milliyetçi edebiyata gerek yok­tur, örne­ğin İsviçre şairi karlı dağlarına şiir yazarken neden ulusunu göklere çıkarsın ki?.. Göklere uzanan sadece karlı Alp zirve­leridir..

Şimdi milliyetçilik konusuna noktayı koyalım ve de­vam edelim..

Yaşar AKSOY

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

eight + twelve =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER