DOLAR 32,2019 -0.01%
EURO 35,0227 0.02%
ALTIN 2.505,140,19
BITCOIN 21583920,26%
İzmir
30°

AZ BULUTLU

üst menü altı

EMPERYALİZM, EDEBİYAT, MİLLİYETÇİLİK VE DİN

ABONE OL
28 Nisan 2021 08:54
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Hemen ilk cümlemizi şöyle kuralım: Edebiyatta milli­yetçi­lik olur mu?..

Yani bir ülkenin milliyetçi bir yazarının yazdığı şiir, ro­man ve öykü, Eskimoları veya Angola halkını neden il­gilen­dirsin ki?..

Madem ki, edebiyat yerelden ulusala, ulusaldan evren­sele uzanırken tüm dünya insanlarına seslenmeyi ve onu et­kilemeyi amaçlıyor, öyle ise bu dünyada milliyetçi edebi­yata yer yoktur demek lazımdır ki bu sonuç mantıken doğ­rudur. Ama kazın ayağı da öyle değildir tam olarak.

Çünkü ülke işgal altında iken, direnişin dağlardan köy­lere yayılması gerekliyken, daha sonra devrim dalgası yükse­lirken, üstelik Emperyalizm orduları ile devrimi teh­dit eder­ken, hatta bağımsızlık sonrası devrim inşa edilir­ken, ulus-devlet ayağa dikilirken, “milliyetçi edebiyat” öy­lesine gerekli­dir ki, sanki başka bir silah görünmez orta­lıkta, dinin devrimci gücünden başka!

Milliyetçilik ve din!..

Faşizmin ordularına karşı vatan Rusya’yı savunmak için, kiliseleri açtırarak papazları vatan savunması ayinleri düzen­lemeye teşvik eden, şairlere vatan için destanlar yazmayı em­reden Stalin’e sorun bakalım, işgal altında iken bir halkı uyandırmak için milliyetçi edebiyat ile devrimci din, silah mı­dır, yoksa Marx’ın afyonları mı?..

Hemen Tolstoy’a geçelim.. Hümanizme bağlanmış bu eş­siz Rus yazarı, milliyetçiliği, halkları birbirine karşı kış­kırttığı ve savaşların sebebi olması yüzünden tek kelime ile red et­miştir. Ama romanlarında ve yazılarında anavatanı savun­mak için savaşmayı ve bu yönde edebiyat yapmayı ise red etme­miştir. Vatana bir saldırı olduğu zaman yurtse­verliği ve yurt sevgisini bütünüyle kucaklamıştır. Bu se­bepten anavatan sa­vaşını anlatan “Harp ve Sulh” romanını yazmıştır. Ataol Behramoğlu, bu konuda şu yorumu getirir: “Tolstoy’un boş inanç diye nitelediği yurtseverlik, romanla­rında çeşitli tiple­rini yaratarak eleştirdiği egemen sınıfların, aristokratların, kendi çıkarları yolunda halk kit­lelerini etkile­mek için kullan­dıkları sahte, şoven, ırkçı, sö­mürgeci slogan­lardır. Eleştiri ok­larının hedefi Rus Çar­lığı’nın emperyalist siyaseti, aristokrasi­nin ve Rus ordusu­nun yozlaşmış, kişiliksiz, kariyerist temsil­cileridir. Aynı toplumsal kesimlerin içinden çıkan gerçek kah­ramanlar ve özellikle de sıradan halk insanı­nın gösterişsiz ve doğal yurt sevgisi ise Tolstoy’un övgüsünün odağındadır.” (Tols­toy’da yurtseverlik fikri – Atatol Behramoğlu, Cumhuri­yet Pazar, 16 Ocak 2011)

Günümüzün siyasi ayrımlarının getirdiği kavram am­bar­gosuna veya kargaşasına girmeden, milliyetçi, ulusalcı, yurtse­ver veya vatansever, ne derseniz deyin bu tür edebiya­tın geçerli olduğu tarihi dönemler vardır. Bu dönemler Em­peryalizm’e (*) karşı direnişin yükseldiği tarihi zamanlardır.. Türk Kurtuluş Savaşı’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dev­rim yıllarında ol­duğu gibi. Mehmet Akif ‘in İstiklal Marşı ile Nazım Hikmet’in Kuvayı Milliye Destanı, böyle yüce amaç­lara dönük kaleme alınmış edebiyat yapıtlarıdır. (*) Em­peryalizm’i, burada Sö­mürgecilik sonrası yükselen Batı Av­rupa ve ABD’nin azgın, saldırgan ve savaşçı, Vahşi Kapita­lizm’i anlamında kullandım.

Mao, Ho Şi Mihn, Fidel Castro, Gandi, Chavez, Alman iş­gali altında iken De Gaulle, Nazizme karşı mücadele ederken Sir Winston Churchill, hepsi de böyle düşündüler ve yanılma­dılar. Milliyetçiliği ve dini, anti-emperyalist di­renişte ve sa­vunmada kullandılar; savaşçılıkta, milita­rizmde, emperyalist yayılmada ve komşuya saldırmada değil.. İşte o zaman Fa­şizm’in silahı olurdu çünkü bu kritik kavramlar..

İşgal veya tehdit altındaki her ulus veya her etnik yapı, Emperyalizm’e karşı, milliyetçi ve dindar edebiyattan umut kıvılcımları kazanabilir. Iraklı veya Filistinli direniş­çiye sora­lım bakalım, onun ruhunu neler ayakta tutuyor?.. Binlerce yıl göçmen olarak nice ülkede yaşamış Yahudiler’e soralım baka­lım, onları neler ayakta tuttu bunca yüzyıl?..

Oysa, sonsuz barış ve sükunet içinde, normal demok­ratik çağdaş bir toplumda milliyetçi edebiyata gerek yok­tur, örne­ğin İsviçre şairi karlı dağlarına şiir yazarken neden ulusunu göklere çıkarsın ki?.. Göklere uzanan sadece karlı Alp zirve­leridir..

Şimdi milliyetçilik konusuna noktayı koyalım ve de­vam edelim..

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP