Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. İrfan Palalı

OKUMAK VE YAZMAK ÜZERİNE

16'ıncı yüzyılın sonlarında doğup 17'inci yüzyılın başlarında ölen İngiliz düşünür ‘Bacon’ şöyle diyor; “Kitap vardır ancak tadımlık, kitap vardır yutulmak içindir; bazı kitap çiğnenmeli, özümsenmeli, bazılarına da sadece gözatılmalıdır. Diğer bir değişle, kimi kitapların insan ancak bir kaç bölümünü okumalı, kimini şöylece okumalı, kimini ise bayağı bayağı, adamakıllı okumalı. Fazla okumaktan çok, anlayarak okumak önemlidir. Çok okumanın ancak insanın yazmasını geliştirdiğini de unutmamalı.” 

Ben demiyorum Batı'nın aydınlanma çağının ilk kilometre taşlarından Bacon diyor. Ben ilaveten diyorum ki; okumak dikkat ve düşünce içinde yapılmalı. Bir okumalı, iki düşünmeli. İnsan sevdiği bir edebiyat parçasını noktası, virgülü, tüm imla kuralları ile okumalı. Okumalı ki, hem okuduğunu anlasın hem de yazma ihtiyacı hasıl olunca doğru yazabilsin. Meramını doğru yazamayan insansa yazmasın arkadaş. Yazmasın. 'Demek ki, ben henüz okuma fazını geçemedim' desin kendine ve yazmasın. 

Bu yazıyı neden yazdığımı söyleyeyim. Bir arkadaşım var. Hem bol öğretim görmüş hem de belli ki bayağı bilgi biriktirmiş, ama talihsizliği yazmaya da hevesli ve ne çare ki yazamıyor. Dün bir yazı kaleme almış, dört kere okudum, ama adamın meramını anlamak ne mümkün! Basılı yazısı tıpkı bir tıp doktoru reçetesi kıvamında. Zaten kendisi de tıp doktoru imiş. Her yazdığı reçete gibi okunur sanıyor herhal. Çiziktirip duruyor habire. Tamam, iddialı edebiyatçılar kendi dil bilgimi ben yarattım savında olsa da, onların bazıları bir dil bilim farkındalığı ile dolu doludur. Başta o arkadaşa en son da yazmak isteyen herkese önerim var. Hiç olmadı baş harfin büyük olduğunu, mi’yi ve de’yi ayırmayı, ki’yi yerine oturtmayı öğrenin yeter. Noktalı virgül, iki nokta üst üste sonra gelsin. Sakın küçümsemeyin yazmayı. Lütfen.

Bir kaç günden bu yana kah açılıp kah kapanan hava, Hıdırellezi'n habersiz gelip geçmesi, artık bize haksızlık boyutuna varan ev yasağının bunalttığı insanlar diz boyunu geçti. Ben de onlardan biriyim. Bugün eşim için aldığım Anneler Günü hediyesi iki gündür bana büyük dost oldu. Sohbet ediyoruz, birlikte yemek yiyip, kahve içiyoruz. Türü, unutulan türlerden ‘Şakayık’. Adını Betül koydum. Yasaklar kalkınca bahçeye ekeceğim. Doğa çiçeğidir.
Bütün kızların,  Anneler Günü'nü kutlar, herkese bol okuma, bol bol yazma dilerim.

Prof. İrfan Palalı

1950 yılında Şanlıurfa’da doğdum. Tıp eğitimimi tamamlayarak profesör unvanına ulaştım. Üniversite yıllarında başladığım edebiyat yolculuğum, özellikle toplumsal meseleleri ele alan romanlarla devam etti. 2002 yılında yayımlanan "Tehcir Çocukları" adlı ilk romanım, Türkiye’de tabu olan Ermeni sorununu gündeme taşıdı ve büyük yankı uyandırdı. Ardından "Taşların Ağıtı" (2005), "Sünnet Çocukları" (2008) ve "Özgürlük Düşleri" (2016) adlı romanlarımı yayımladım. Şu anda İzmir’in güvenilir gazetesi Demokrat Gündem bünyesinde yeni romanım "Testosteron" üzerinde çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

15 + 8 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

TÜMÜ