Değerli okurlar, sevgili dostlar,
Uygarlık tarihi, savaş, açlık, sürgün, vahşet gibi başat olayları içerir. Bunları ortalama 70 yıl yaşayan insanlık için unutmadan yaşamak mümkün değildir. Onun için anma törenleri, hatırlatma kutlamaları, hatta sanat eserleri, heykeller, resimler yapılır; romanlar, hikayeler yazılır, şiirler dökülür, ağıtlar yakılır ve unutmama çabaları gösterilir.
Avustralyalı, Yeni Zelandalı keyfinden her yıl Çanakkale’ye gelmez örneğin.
Sevgili dostlar, 1022 yıl önce İngiliz kralı Ethelred, 5 yıldan beri ülkesini talan eden Vikingler, yani Danimarkalılar yüzünden, kendi ülkesinde yaşayan Vikingler’in tamamını öldürdü. Daha eskilerde ise, İskender, askerleriyle evlenmek istemeyen her Persli kadına vahşet uyguladı. Şaaptı.
Uygarlık adını verdiğimiz bu süreç aslında zulüm, kan, vahşet doludur.
Vahşet sadece kılıç, kalkan, tüfek, bomba ile yapılmaz. Selçuk’ta olduğu gibi toplumsal umursamazlık, bencillik, ihmal ile de yapılır. Eğer yetkili devlet, umursamazlık ve ebeveynlerinin yaşam tarzlarına düşmanlık felsefesi ile yaklaşmasalardı, 348. maddeyi uygulayıp o dünya güzeli bebekleri koruma altına alsalardı, şimdi o bebekler yaşıyor olurdu.
Belki de birinden biri, bilinmez ki, ülkenin insan gibi insan bir başkanı olurdu.
Değerli okurlar, savunma bakanı, içinde yaşadığımız savaşı göremeden 3. Cihan Savaşı tehlikesinden bahsediyor. Sorsanız, Selçuk’ta ölen bebeklere ‘yaşam savaşının masum şehitleri’ demiştir, vesselam.
YORUMLAR