DOLAR 32,4504 -0.15%
EURO 34,8290 -0.66%
ALTIN 2.441,260,23
BITCOIN 2056482-0,85%
İzmir
22°

AÇIK

üst menü altı

SİYASİ POTPORİ!

ABONE OL
30 Nisan 2023 10:08
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu güzel tatil gününde, biraz ‘Potpori!’ yapmak istiyorum.

Ama ‘müzik’ üzerine değil, ‘siyaset’ üzerine, bilgiler, söylenenler ve anlatılanlar üzerinde potpori!

Son dönemlerde karşılaşılan ve aynı zamanda merak edilen kelimeler içerisinde potpori gelmektedir.

Özellikle internet üzerinden çok sık karşılaşılan sözcüklerden biri olduğunu ifade etmek mümkün.

Özellikle müzik üzerinden ele alınması ile beraber, belli bir tür kapsamında öne çıkar. Halk arasında her ne kadar potpori olarak bilinse bile, aslında ‘potpuri!’ şeklinde ifade edilir.

Bildiğimiz, şarkıları harmanlamak suretiyle söylemek potpori olarak ifade edilir.

Genel olarak türküler üzerinden ele alınır ve buna bağlı şekilde değerlendirilir.

Bu konuda sevilen müzik eserleri içerisinden seçilmiş olan bölümlerin sıralaması ile beraber potpori ortaya çıkarılır.

Böylece birçok farklı türkü peş peşe, hızlı bir şekilde ve arka arkaya söylenir.

Özellikle birçok türkücünün dile getirdiği ve değerlendirdiği bir durum olarak anlatmak mümkün.

Bu doğrultuda temel anlamı üzerinden ele alındığı vakit ise, ‘Karışım’ sözcüğü üzerinden ifade edilmektedir. Böylece Türkçe içerisinde yeni kelime anlamı ile beraber yerleşik olarak kullanılan sözcüklerden biri olarak öne çıkar.

Dikkat ederseniz siyasetçilerimiz meydanlarda değişik güncel konuları alarak ‘potpori’ yapıyorlar.

Bu da çoğu zaman aklımızı karıştırıyor.

 

*- ‘PİS İŞLER!’

13’üncü Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu,  ‘Son 10 günde girişilecek en pis işleri biliyorum. Ve onlara diyorum ki: Azıcık sağduyu!

Seçime darbe dediniz. 

Kendi halkınıza karşı Uhud Savaşı benzetmesi yaptınız. 

İşgalciye benzettiniz be halkımızı.

Nerede duracaksınız?

Ben üzerime düşen sorumluluğu yerine getirmeye ve sağduyu çağrısı yapmaya devam edeceğim.

Çünkü sağduyusunu kaybetmiş olanın yardımına ‘şeytan!’ koşarmış. İçinizdekini dizginleyin, yoksa bu nefret başta sizi sonra hepimizi yutacak.’ diyor.

Kılıçdaroğlu’na muhalefet daha doğrusu iktidarın bakışı ve görüşü ise ne?

Şimdi söz onlarda…

 

*- İKTİDARI SAVUNANLAR

Erdoğan Teknofest’e katıldı.

Bütün gündem Erdoğan oldu.

Tam ona sataşmaya hazırlanırlarken İzmir’den ‘Erdoğan’ sesleri yükseldi çünkü Bayraklı Şehir Hastanesi’ni İzmirlilerin hizmetine verecek.

Teknofesti bıraktılar Şehir Hastaneleri’ne sataşmaya hazırlanıyorlar.

Ama onlar ‘Şehir Hastanesi’ diyemeden Erdoğan başka bir gündem başlığı belirleyecek bu sefer onu bırakıp yeni başlığa yönelecekler.

Nefes nefese Erdoğan’ın arkasında sürüklenen muhalif partiler 20 yıldır bu döngünde savruluyorlar.

Şimdi bir da yine güncel sayılan bir olayı ‘potpori’ olarak yazıma alayım:

 

*- NE DÖNEMİ?

Fatih Bey yazmış;

‘Bugün Türkiye'de hepimizin evlerde kullandığı elektriğe ödediğimiz para belli.

Evlerde en düşük kademe 1.47 TL. İşyerlerinde 2.30 TL.

Peki Akkuyu Nükleer Enerji Santrali'nin ürettiği elektriği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne satış bedeli ne?

En düşük 12.35 cent, en yüksek 15.33 cent.

Yani en düşük fiyattan bu enerji Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne bugünkü kurdan 2.59 TL'ye, en yüksek fiyattan ise 3.21 TL'ye malolacak.

Yani santral çıkış maliyeti, bugün sizin evde dağıtım bedeli dahil kullandığınız enerjiden daha pahalı.’

Buna ne demeli?

Kimisi ‘Yükseliş’ dönemi derken, kimimiz de ‘çöküş’ dönemi diye adlandırıyor, gelişmeleri…

Şimdi yine günümüzün gerçeğinden laf edeyim:

Daha doğrusu bana göre günün sözü;

‘Üç oda bir salona sığmıyorduk, şimdi bir çadıra sığmaya çalışıyoruz!’

Yalan mı?

 

*- UNUTTUK DEĞİL Mİ?

İki gün önce!

Cuma günü birkaç makam şoförleri ile ‘emeklilik’ konusunu konuşuyorduk.

İçlerinden biri İskenderunlu imiş…

Bir kadın yaklaştı ve ‘Sen benim hemşehrimsin, değil mi?’ diye sordu…

Sonra deprem anında da Antakya’da olduğunu ve şimdi de yani Şubat ayından bu yana işleri dolayısıyla ayda dört beş kez deprem bölgesine gittiğini, yaşadıklarını ve gördüklerini anlattı.

Hepimiz ağlayacak hale geldik.

İçimizden AKP’li önemli isimlerden birinin şoförlüğünü yapan kişi de, kadını doğruladı…

‘Şu anda bile bazı yerlere yardım henüz ulaşamamış, Çünkü yollar geçilmez haldeymiş.’ diyerek milletçe duyduğumuz üzüntüyü ve gerçeği dile getirdi.

Tabi bunlar kulaktan kulağa yayılanlar.

Biri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ağzıyla konuştu:

‘Ah be çok üzülüyorum!

Kocaman kötü evlerde rahat rahat ölüme gitti birçok insan.

Bizim sonumuz da ne olur?’ dedi.

Hep ‘Sonumuz hayırlı olsun!’ demiyor muyuz?

İçimizden bir başkası;

‘Çok zor!

Allah yardımcıları olsun.

Kalbimiz onların yanında…

Unutmadık, unutmayacağız!’ diyerek düşüncesini dillendirdi.

Biliyorsunuz, ben de daha birkaç gün önce ‘Unutmadık, unutturmayacağız!’ dedim ama siyasiler unuttular bile…

Hani seçim çalışmalarında müzik yoktu!

Hani seçim çalışmalarında meydan mitingleri yoktu!

Hani seçim çalışmalarında çalgı ve suçlamalar yoktu!

Bunları kim söylemişti, kimler uygulayacaktı!

Geçin beyim geçin!…

 

*- YALNIZ ANAM DEĞİL, VATANDAŞ DA AĞLIYOR

Bir başka vatandaşımız ise şöyle konuşuyor:

‘Neyini dinleyeceğim kardeşim;

Ağlamaktan dinleyecek hal mi kaldı, sorsana!

Sudan’dan yurttaşlarımızı sağ salim getiren hükümetimiz üç günde deprem bölgesine ulaşamıyor.

Depremzedelere gönderilen koliler bakanın arabasında zikir ediliyor.

Eleştirenler terörist ilan ediliyor.’

Artık dilimize de dikkat etmemiz ve sahip olmamız gerekiyor.

Malatya’dan bir hanımın şu sözleri kulağımdan çıkmıyor:

Elif Ayas Hanım deprem bölgemizdeki halini şöyle özetlemiş:

‘Toplu iğneye muhtaç olduk!’

Bizler de sadece çadırları, konteynerleri, sağlıklı içme suyunu ve yemeği konuşuyoruz.

Dert ve sorun o kadar büyük ki, bunun bile farkında değiliz, takım tutar gibi bazı isimlerin arkasından at gözlüğü ile gidiyoruz.

Doğru yolda mıyız, uçuruma mı sürükleniyoruz, sağımızda solumuzda ya da kapalı kapılar arkasında neler oluyor, bizim hakkımızda neler konuşuluyor, ne pazarlıklar yapılıyor?

Hiç ama hiçbir şeyin farkında mıyız?

 

*- GÖRECEĞİZ

Bugün yani 30 Nisan Pazar günü saat 15.30’da bu kez AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir gün arkasından

Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘Millet İttifakı’ nın parti başkanları liderleri İzmir Gündoğdu meydanında olacaklar.

İzmir’e geldiler…

Yarınki gazeteler ve medyada şunu göreceğiz:

Erdoğan mı, yoksa Kılıçdaroğlu mu?

Daha doğrusu Cumhuriyet ittifakı mı, millet ittifakı mı daha fazla kalabalığı topladı…

Çeşitli görüntüler!

Tabi bazıları da foto montajlı…

İsterseniz boş meydanı yüzler değil, binlerce kişinin doldurduğu gibi gösterebilirsiniz!

Bu teknik hemen herkesin elinde ve bilgisinde bulunuyor…

 

*- DUYUNCA, ‘ALLAH GÜÇ VERSİN’ DEDİM…

Yeri gelmişken söyleyeyim:

Ben dün İstanbul’da Karanfil’de idim.

Gerçekten tam saatinde 12.00’de İstanbul büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat elele temel atma yerine geldiler.

Gecekonduları gönül rızası ve gönül rahatlığı ile yıkılan ve karşılığında para harcamadan modern çağdaş güvenli konutlara sahip olacak mahalle sakinleri birlikte yanyana töreni bizlerin önünde yaptılar.

Şunu da söylemeden edemeyeceğim:

İmamoğlu 29 Nisan Cumartesi günü önce, devletten bir kuruş destek almadan aldıkları son model birçok otobüsün hizmete alınması töreninde bulunmuştu. Bizden hemen sonra bu kez Beşiktaş Akatlardan Boğazın Anadolu yakasında Beykoz’daki onarılan Anadolu Hisarı’nın açılışını yapmaya gitti.

İktidarın siyasi rant sağlamaya çalıştığı atalarımızın eserlerine Millet ittifakı ve CHP olarak nasıl sahip çıktıklarının bir küçük örneği olan Anadolu Hisarının yeni ‘Millete hoş geldiniz’ diyerek sondukları güzellikleri görmelerini önerdi.

Gün bu kadarla bitmiyordu…

Oradan ve elini Akhisar, Akhisar’dan Manisa’nın diğer önemli, şehir olma yolunda yıllarca mücadele veren Turgutlu ve akşama doğru da Kula…

Kula’da 10 yıldır kendisini dualarıyla takip eden bir annenin, ablanın, ninenin misafiri olup akşam yemeğini yedikten sonra İzmir yolculuğu…

Bunları neden anlattım!

Hizmet aşkıyla dolu olanlara artık ‘Dur durak yok!’

Rotayı ve yapılanları, konuşmaları, görüşmeleri hayalinizden geçirin ve bazı konularda düşüncelerinizle hesaplaşmanız için…

Bir durduk yerde, bir iki hoşumuza gidecek laf edenler, diğer yanda hizmet aşkıyla koşanlar…

Doğruyu ve yanlışı ayırmak da artık bizlerin görevi olmalı…

Şimdi de bazı rakamlardan söz edeyim ve ‘günümüzün potporisini’ kapatayım:

 

*- RAKAMLAR ÖYLE DEMİYOR

‘2002'de nüfusun %75'i ev sahibiyken bugün bu oran %55'e düştü.

1984-1999 arasında 1.139.099 konut yapan TOKİ, son 20 yılda 506,861 konut yaptı.

Orta sınıfı ve yoksulları unuttular.

İster ayrımcı desinler, ırkçı desinler. Halkımızın barınma sorunu çözülmeden tek bir yabancı bile konut satın alamayacak bu ülkede.’

Bunları söyleyen de bugün İzmir’de halka hitap edecek olan Millet İttifakı ve muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu

 

*- TARİHTEN BİR YAPRAK

Mısır’ın en iyi edebiyat adamlarından Necip Mahfuz’u öldürmeye çalışıp başarısız olan sanığa hakim sorar:

‘Neden vurdun?’

Sanık;

– ‘Sokak çocuklarının Hayalleri’ adlı kitabı yazdığı için!…

Hakim;

‘Peki Sokak Çocuklarının Hayalleri’ adlı kitabı okudun mu?’

Sanık;

– Hayır!

 

*- ‘OKUMA YAZMA BİLMİYORUZ!’

Hakim, Yazar Faraç Foda’yı öldüren ‘üç teröriste’ sorar;

‘Neden Faraç Foda’ya suikast düzenleyip öldürdünüz!’

Suçlular;

– ‘Çünkü Kafir!’

Hakim, ‘O’nun kafir olduğunu nereden anladınız?’

Suçlular;

-‘O’nun kitabından!’

Hakim;

‘Hangi kitabından anladınız onun kafir olduğunu?’

Suçlular;

-‘Biz okuma yazma bilmiyoruz!’

Şunu unutmayalım; her zaman her dönemde, her kötülüğün anası ‘Cehalet’ olmuştur.

Bu da hep bazılarının işine gelmiştir.

Bir örnek daha vereyim:

 

*- İŞTE BÖYLE!

Eski Mısır devlet başkanı Enver Sedat’ı suikast sonucunda öldüren adama hâkim sorar:

‘Neden öldürdün?’

Katil:

‘Çünkü laikti!’

Hakim:

‘Laik ne demek?’

Katil:

‘Bilmiyorum!..’

İşte dünya böyle!..

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP