Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Av. Murat Fatih Ülkü

VALİ KONAĞI

Bilirsiniz, İzmir batı, kuzeybatı, kısmen de kuzey cepheli bir kenttir. Demek tarihte de sıcaktı diye düşünmüşümdür. İzmir’in aşırı sıcaklık ve neme karşı, egemen rüzgarın batı ve kuzeybatı yönlü olması avantajından yararlanmış anlaşılan İzmir’e ilk yerleşenler.

Ünlü öyküdür, Atatürk’ün kayınpederi, Latife Hanım’ın babası Muammer Bey, İzmir’in değişik yerlerine ciğerler astırmış, en geç kokan ciğerin bulunduğu yerin en havadar olduğu düşüncesiyle Uşakizade Köşkü’nü yaptırmış, yapıldığı dönemde İzmir’in zenginlerindeki adete uygun olarak. Sonra bilirsiniz, bu köşkü Atatürk İzmir’de karargah olarak kullanmış.

Bu bölgede dolaşırken, yakın tarihin fırtınalı dönemleri gelir aklıma, İzmir’in tarihini düşünmeye çalışırım, yaşam hem de daha çocukken İzmir’le tanışmamı sağladığı için bir gülümseme yapışır dudaklarıma. Bu tarihi sanki bir hınçla neden yok etmeye çalıştık, çalışıyoruz yıllar boyu anlam veremem, verilen anlamlar içime sinmez, gülümsemem buruklaşır. Mevsim yazsa ve Karayel esiyorsa; rüzgarı duyumsamak için yürürüm, yürürüm. Eskilerden kalan rüzgarı saklamak isterim içimde bir yerlerde, belki o da değişecek gelecekte küresel ısınmayla, iklim değişikliğiyle.

İşte Vali Konağı yapısı da tam bu bölgededir. Önünden geçerken, uzaktan izlerken hep Cumhuriyet’in ilk dönemini anımsatır insana, Atatürk kalmıştır içinde, Cumhuriyet’in valileri konut olarak kullanmışlardır. Hani İlhan Berk’in “Cumhuriyet’in ilk günleri gibiydi yüzün” dizesi vardır, Vali Konağı da Cumhuriyet’in ilk günlerinin yüzlerinden biridir sanki. Hem de Cumhuriyet’ten önce yapılmasına rağmen.

İzmir’in eski valilerinden Ahmet Kemal Hadımlı’nın oğlu rahmetli Mehmet Esat Hadımlı, önce müvekkilim, sonra ahbabım olmuştu, bana 1950’lerde çocukken Vali Konağı’nda kaldığını, Göztepe’den denize girdiğini, deniz ve yelken tutkusunun burada başladığını anlatırdı kendine has üslubuyla. Yine hem müvekkilim, hem dostum Mehmet Refik Soyer’den; büyükbabası Şefik Refik Soyer 1940’lı yıllarda İzmir valiliği yaparken, Vali Konağı’ndaki (Mehmet Refik Soyer’in) babası Dündar Soyer’den birikerek gelen anıları da dinledim.

Peki bugünlerde Vali Konağı’nda neler oluyor? Son 1-2 yıldır ara ara gündeme geliyor -mutlaka haberiniz olmuştur. Vali Konağı, tamamen kaderine terk edilmiş, korumasız, savunmasız, sahipsiz, bakımsız adeta virane durumda. Kötüniyetli hırsızlık, zarar verme gibi dış etkilere açık tamamen.

Bazı yapılar kentin bir yerinde keşfedilmeyi bekler, bazı yapılar kent ile bütünleşmez, bütünleşemez; ama bazı yapılar; tam da Vali Konağı gibi, kentin ve sosyal yapının ayrılmaz bir parçası olurlar, kentle, kentliyle bütünleşir, kent belleğine kazınırlar. Bu bütünlüğün devam etmesi, kent ve sosyal yapı açısından büyük önem taşır. Hatta Vali Konağı kent ile o kadar bütünleşmiş ki, bulunduğu semte adını vermiş.

Yani Vali Konağı İzmir’in ayrılmaz bir parçasıdır, taşıdığı anlam, biriktirdiği kent tarihi ve kültürü, tarihsel önemi, mimarlık bakımından özgün niteliği, İzmir’in kendi değerleri ile geleceğe taşınması bakımından, yapıldığı haliyle korunmalıdır. Şu anda olduğu gibi, Vali Konağı’nın adeta bir viraneye dönmesine izin vermek, İzmir’den, İzmir’in tarihinden, İzmirlilik’ten bir şeyleri koparmak demektir.

Gerekli önlemler hızla alınmazsa, Vali Konağı özgün niteliğini yitirecek, belki telaffuz etmek bile istemediğimiz çok kötü dış etkilere uğrayacak, kent ve kentli açısından da, mimari, estetik ve sanatsal açıdan da değeri yok olacaktır.

Bu doğrultuda meslektaşlarım Hilal Elbüken, Uluğ İlve Yücesoy ve Ahu Tahmilci ile birlikte; İzmir Valiliği, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Konak Belediyesi ve İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na görev ve yetkileri gereği; Katip Çelebi Üniversitesi’nin de kendisine tahsis edilmiş olması anlamında sorumlulukları bulunduğundan;  Vali Konağı”nın, geçen yıllar içinde gerekli önlemlerin alınmaması, korunmaması ve gerekli bakımların yapılmaması nedeniyle; düştüğü bakımsız, sahipsiz ve yıpratılmaya uygun, savunmasız halinden kurtarılarak; kendi tarihi, kültürel, sosyal konumuna uygun biçimde değerlendirilmesi ve yeniden İzmir’e kazandırılması için başvurduk. Daha önce de,Vali Konağı’na sahip çıkan duyarlı dostların ve tüm İzmirliler’in destek olacağına inandığımız bir hukuksal süreç başlatmak istedik.

İzmir Valiliği, Vali Konağı’nın yakında restore edileceğini açıklayarak, restore sonrası için ortaya çıkacak sonucun görsellerini yayınlamıştı biliyorsunuz. Güzel bir gelişmeydi tabi, ama yeterli değil bize göre. Restorasyonun ne zaman başlayacağı belirtilmemiş. Vali Konağı, şu anda tahribata uğrayabileceği dış etkilere açık. Hiç zaman yitirmeden bu tahribatın önlenmesi için önlem alınmalı öncelikle. Sonra, İzmir Valiliği’nin İzmir’deki tüm ilgili bileşenlerin görüşünü alarak, bir kullanım amacı belirlemesi gerek. Masa başında tek kurumun kararı olmamalı. Vali Konağı ne olarak kullanılacak, kim kullanacak? Ortak görüş olmalı tabi, örneğin artık kamu hizmet binası olarak kullanılmak konusunda bir gereksinim olmadığı görülüyor, Vali Konağı, İzmir’in tarihini ve kültürünü yansıtan bir müzeye dönüştürülebilir.

Başvurularımız mı? Konak Belediyesi’nin “bizim sorumluluğumuzda değil” yanıtı dışında yanıt gelmedi henüz, bekliyoruz. Yanıt geldiğinde sizlerle paylaşırım.

Av. Murat Fatih Ülkü

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ten − 3 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER