DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, 5. Baskı), Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayımlanan ve ruhsal hastalıkların sınıflandırılmasını sağlayan bir kılavuzdur. Ancak, DSM-5’in ilaç endüstrisiyle ilişkisi uzun süredir tartışmalı bir konu olmuştur.
DSM-5 ve İlaç Sektörü İlişkisi: Eleştiriler ve Gerçekler
- İlaç Şirketlerinin Etkisi İddiaları
DSM-5’in hazırlanmasında görev alan bazı uzmanların ilaç firmalarıyla finansal bağlantıları olduğu bilinmektedir. Eleştirmenler, bu durumun bazı tanıların genişletilmesine ve dolayısıyla daha fazla insanın ruhsal bozukluk tanısı almasına yol açabileceğini öne sürmektedir. Bu da antidepresanlar, antipsikotikler ve diğer psikiyatrik ilaçların kullanımının artmasına neden olabilir. - Tanıların Genişletilmesi ve Hastalıklaştırma
o DSM-5, bazı ruhsal durumların tanı kriterlerini genişletti. Örneğin, majör depresif bozukluk için yas sürecindeki üzüntünün artık depresyon olarak sınıflandırılabilmesi, ilaç kullanımını artırabilecek bir değişiklik olarak görüldü.
o Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanı kriterlerinin gevşetilmesi, daha fazla çocuğa ve yetişkine bu tanının konmasına ve dolayısıyla uyarıcı ilaçların reçetelendirilmesine neden olabilir.
- Farmakolojik Çözümlerin Öne Çıkarılması
DSM, temel olarak tanı koymaya odaklanan bir kılavuzdur ve tedavi önerileri içermez. Ancak klinik uygulamalarda, DSM ile konulan tanıların çoğu psikiyatrik ilaçlarla tedavi edilir. Bu da ilaç endüstrisinin DSM’deki değişikliklerden dolaylı olarak fayda sağlamasına yol açabilir. - Bağımsızlık Tartışmaları
DSM-5’in hazırlanmasında görev alan birçok psikiyatristin ilaç şirketlerinden danışmanlık ücretleri aldığı yönünde eleştiriler bulunmaktadır. APA, çıkar çatışmalarını minimize etmeye çalışsa da ilaç firmalarının psikiyatri alanındaki akademik araştırmaları fonlaması ve uzmanlarla finansal ilişkiler içinde olması, bağımsızlık konusunda soru işaretleri yaratmaktadır.
Savunmalar: DSM-5’in Bilimsel Temelleri
DSM-5’in savunucuları ise şu noktaları vurgular:
- DSM, kapsamlı bilimsel araştırmalara dayanarak hazırlanır ve her revizyon, güncel nörobilim ve klinik psikiyatri bulgularını dikkate alır.
- Ruh sağlığı tanılarının genişletilmesi, sadece ilaç satışlarını artırmak için değil, gerçek ihtiyaçları karşılamak için yapılır.
- İlaç şirketleri ile akademik çevrelerin bağlantıları, genel olarak tıbbi araştırmaların bir parçasıdır ve tümü etik olmayan amaçlarla gerçekleşmez.
Sonuç: İlaç Endüstrisinin Etkisi Var mı?
DSM-5 tamamen ilaç endüstrisi tarafından yönlendirilmiş bir belge değildir, ancak ilaç şirketlerinin dolaylı etkileri olduğu söylenebilir. Tanı kriterlerinin genişletilmesi, ilaç satışlarını artırabilir ve ilaç firmaları bu süreçten ekonomik fayda sağlayabilir. Ancak DSM- 5’in bilimsel gelişmelere dayandığını ve psikiyatrik bozuklukları daha iyi anlamayı amaçladığını da göz ardı etmemek gerekir.
Peki ne gibi yollar takip edilmeli ve doğru teşhis ve tedaviye ulaşıp, eğer ilaç kullanılacaksa doğru içerik ve doz hakkında nasıl yollar izlemeliyiz? Gerekli olmadığı halde ilaç kullanmanın önüne nasıl geçmeliyiz? Alternatif yollar neler olabilir ve aşırı ilaç tüketimi ile nasıl mücadele etmeliyiz soruları için de bir sonraki yazıda görüşmek üzere.
YORUMLAR