Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Av. Murat Fatih Ülkü

ZOZA'NIN SESİ DUYULDU-5… ÇEŞME PROJESİ İZMİR İÇİN ZARARLI

Hani “her şey para ile satın alınmaz” derler, kapitalizm kendini zirvede sandığı küreselleşme aşamasında bize “her şey olmasa da, hemen her şey parayla satın alınır” algısını benimsetmek istedi; başarılı oldu da sayılır. O yüzden bugün “para, kar, kazanmak” yaşamı değerlendirdiğimiz ölçütlerde açık ara birinci sıraya yerleşti, o yüzden doğayı da parayla değerlendirmeye, ölçmeye çalışıyoruz.

Bütün insanlık tarihi “insanın doğa ile mücadelesi” olarak özetlenebilir, ama özellikle sanayi devriminden sonra sanırım insanoğlu doğa ile mücadeleyi başka bir boyuta taşıdı ve yanlış anlamaya başladı. İnsanın doğa ile mücadelesi, aslında diğer canlılarda olduğu gibi, hayatta kalmak üstüne kuruluyken; -dini görüşlerin etkisi ne kadar bilemem- insanoğlu doğanın emrine verildiğini ve doğayı sonuna kadar tüketebileceğini sandı ve bugünlere geldik.

Düşünüyorum da, insanoğlu kendi yerleşimine yetecek doğal dengeyle uyumlu yerler dışında, her yere, her deniz kıyısına, her ormana, her ekosisteme sızmak zorunda mı? O yüzden Çeşme projesine karşı çıkışlarımızda çokça duyduğumuz “buralar nasılsa planlanacak, bugün olmazsa ileride daha yoğun yapılaşma gelir” cümlelerine karşı, “bölge zaten en mükemmel biçimde planlanmış, doğa planlamış” desek, derdimizi anlatabilir miyiz acaba?

Neyse, şu romantik lafları bırakalım da; bu son yazımızda bilirkişi raporunda belirtilen Çeşme projesinin sakıncalı yönlerine değinmeye devam edelim. Çeşme projesi sınırları içinde tespiti yapılmış, ancak tescillenmemiş çok sayıda arkeolojik alan yer alıyor. Doç.Dr. Elif Koparal’ın yürütücülüğünü yaptığı İzmir ili, Urla-Seferihisar-Çeşme’i kapsayan arkeolojik yüzey araştırmaları kapsamında kalan Çeşme projesinde 49 adet arkeolojik alan yer alıyor. Yüzey araştırması taramaları da, alanın ancak % 20’sinde tamamlanmış, dolayısıyla henüz araştırma yapılmamış olan kısımlarda –Çeşme projesi içinde de- yeni arkeolojik alanlar belirlenme olasılığı çok yüksek. Yani Çeşme projesi içinde, daha bulunacak çok tarih yatıyor. Yoksa bu proje ile bu tarihleri toprağın altında bırakıp, içinde bulunduğumuz son uygarlık yıkıldıktan sonra, bir gün yeniden başlayacak uygarlıkta bizim kalıntılarımız ile birlikte bulunmaya mı terk edelim?

Yazılar devam ederken konuştuğum Prof.Dr. Ümit Erdem; “İzmir'in önemli biyosfer rezerv alanı olan Yarımada’da böyle bir projenin kabul edilemeyeceğini, Yarımada’nın gerek planlanmasında gerek korunmasında Yarımada’nın bütünün değerlendirildiği bütüncül bir yaklaşımın zorunlu olduğunu, Çeşme projesi gibi, bölgenin tarım alanlarına, su kaynaklarına, flora ve faunaya, orman alanlarına zarar verebilecek projelerin ekolojik karakter bozulumuna neden olacağını” anlattı uzun uzun.

Para, kar, maliyet konularını bizden iyi birliği kesin olan, en az bizim kadar zeki, yok yok bizden çok daha zeki olan kapitalist yaklaşımı baltalayacak bazı tespitler de var bilirkişi raporunda. Raporda, ekosistemlerin insanlara sağladığı yararlar ekosistem hizmetleri olarak tanımlanıp ayrıntıları ile anlatılıyor. Sonrasında oldukça çarpıcı nitelikteki, “ekolojik hizmetlerin kıymetinin dünya toplam gayri safi milli hasılasının iki katından fazla olduğu” bilimsel dayanakları ile ortaya konuyor. Çeşme projesinin de benzer bir değer taşıdığı belirtilerek, aslında kapitalist yaklaşım açısından değerlendirildiğinde de dahi, Çeşme projesinin pek bir avantajı olmadığının altı çiziliyor.

Bilirkişi raporu, sonuç olarak da, Çeşeme projesi alanını üzerinde yaptığı bütünsel değerlendirme sonucunda, Çeşme projesi içinde bulunan alanların turizm kullanımlarına ve dolayısıyla yapılaşmaya açılmasına yol açacak projenin; tarım ve orman alanları, flora ve fauna, ekosistemler, su kaynakları ve kültürel miras üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını net biçimde tespit etmiş. Biz bu yazıyı kaleme aldığımız sırada, mahkeme yürütmeyi durdurma hakkında henüz karar vermemişti, hızlı bir şekilde yürütmeyi durdurma kararı vermesini bekliyoruz mahkemeden.

Tam yazıyı bitiriyorum, Urlalı dostum Hakan aradı; “Zeytineli’ne gidiyorduk bugün, nerelerdesin?” dedi. Havaya baktım, yağmur yağıyor; ama yağmurda Zeytineli, Urla, Çeşme daha da güzel olur, “tamam geliyorum, Urla’da buluşalım” dedim. Belki Zoza da uyanmıştır, başımızı kaldırıp yüzümüze inen yağmur tanelerini hissederken, sesi gelir kulağımıza…

Av. Murat Fatih Ülkü

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 + 8 =

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER