Bahçedeyim. Foça’da. Kuş cıvıltılarını dinleyip, ‘guguk kuşlarının baharı ve sevgiyi çağrısını sayıyorum.
Halk arasında Guguk kuşu ard arda yedi kez öterse bahar gelir denir.
Artık yedi kez ötüyorlar.
Bu gün ‘Hıdırellez’.
Toprağın kokusu ile dinlerseniz toprağın sesini de duymak mümkün. Dinleyene. Kendi kendime düşünürken, yine kendime ‘aktif’ altmış beş yıllık insan ömründe bu sesler dinlenmez mi, Bu kokular hiç duyulmaz mı diyorum.
Sevgili dostlar, kıymetli okurlar dinlenmiyor duyulmuyor.
‘Tırtırı gitmiş, pırpırı kalmış‘ dünyayı yönetenler egoları önde, bedenleri arkada hiç bir şey dinlemeden, ölen kalan, arpa çarpa, yıkıp yakıp, çırpınıyorlar.
Allahtan dünyada tek eşit şey ölüm de, ölünce herkes, dinleyen dinlemeyen, dinlemediği o kara toprağa girecek.
Değerli dostlar ‘Orta zamanlarda, orta Dünyada bir devlet varmış. Bu devleti yöneten bir de deccal misali bir sultan varmış. Bu kral öyle zalim, öyle cahilmiş ki. Her şeyi ben bilirim der, o cahil EGO’su ile yaşarmış. Kendi gibi, kendinden de cahil sadrazamı ile asttığı astık kestiği kestikmiş.
Devran dönmüş, olanlar olmuş, bir gün Azrail kapıya dayanmış. Bunlar aman- duman, feryad figan derken atta olmuşlar. Attaya giderken düşünmelerine fırsat kalmış mıdır bilinmez, Ama allahtan ki doğanın ölüm kanunu şimdilik eşit vesselam.
YORUMLAR